1/3

1.7K 59 127
                                    

Elimdeki kahve bardağını geri masaya bırakırken,  telefonumun belki de bininci kez ekran kilidini açtım ve zaten gelmediğinden emin olduğum mesajları tekrar kontrol ettim. Buluşma saatimizi neredeyse 1 saat geçmişti, ki nasıl hissetmeliyim bilmiyordum. 1 saattir onu göremediğim için üzülmeli miydim, yoksa 1 saat geç geldiği için belki 1 saat de geç gider deyip sevinmeli miydim? Bilmiyordum ama şuan kalbimdeki özlem kokusunun göğsümden fırlayıp tekrardan burnuma dolduğunu hissedebiliyordum.

Kahvemi yudumlamayı bitirip tekrardan masaya koyduğumda, daha fazla boşa beklememek için (merakımdan kesinlikle değildi) telefonumu elime aldım ve tuş kilidini hızlıca açıp mesaj bölümüne girdim.

Listeme Rap Monster olarak kaydettiğim numarayı buldum ve mesaj kutusunu harflerle doldurdum.

Namjoon, bugün işinin olduğunu biliyorum ama sanırım YoonGi'nin de işi var. O hala ortalarda gözükmüyor.

Mesajımdan bir iki dakika sonra anında görüldü olan mesajıma gülümsedim.

*Çevrimiçi* yazısı *yazıyor...*a döndüğünde bana yüzyıllar gibi gelen bir süre bekledim ve ekranda ona ait kısımda harfler belirdiğinde anlam kazanabilmeleri için hızlıca okudum.

Sahiden mi? Belki de uyuyakalmıştır Noona, kekeke. Bu çok olası. Eğer cidden uyuyakaldıysa onu gidip uyandırmalısın.

Rap Monster'ın gülüşü beynimin içinde yankılanırken istemsizce gülümsedim.
Kafamda Rap Monster'ın gülüşüyle remixlenmiş olan gizli "Bangtan yurduna git ve Yoongi'nin odasına gir." mesajının hayali bile kalbimin teklemesine yetmişken, beni dakikalar içerisinde Bangtan yurdunun kapısına sürükleyen ayaklarıma hayret ettim.

Ergen bir aşıkmış gibi davranıyordum ve bu benim fazlaca garip hissetmeme sebep oluyordu.

Gereğinden fazla olduğunu düşündüğüm merdivenleri hızla adımlarken nefes nefese kalmış olmam kötüydü, ben bir idoldüm, dans öğretmenim bunu görseydi beni hergün yurdumuzun olduğu tüm binayı defalarca inip çıkmaya  zorlardı. Ama şuan şikayet ettiğim bir durum yoktu. Bu merdivenler Min Yoongi'ye çıkıyordu, yani ne kadar fazla olursa olsun sonunda beni bekleyen o olacaksa tekrar tekrar çıkmaya hazırdım.

Sonunda Bangtan yurdunun bulunduğu kata ulaşınca önümde basmam gereken son basamağa oturdum ve sakinleşmeye çalıştım, nefes alışverişlerimi düzenlemeye gayret gösterirken gözlerimi kapadım ve bu ay içerisinde nefesimi tutmak zorunda kaldığım kaç güzel anı yaşadığımı hesaplamaya giriştim.

***

"Bence bu şarkı da bir şeyler eksik." dedim elimdeki defteri Bangtan'ın 95'lilerinin gözü önünde sallarken.

"Bir aşk şarkısı yazmayalı sahiden uzun zaman oldu. Ne eksik anlayamıyorum." diye ekledim.

Taehyung, oturduğu koltukta heyecanla debelendi.

"Şarkıda ben eksiğim, Noona! Bana da bir parça yazarsan eğer-"

Odaya ne zaman girdiğini ve ne zaman defter ve kalemiyle masaya kurulduğunu görmediğim Min Yoongi, tüm umursamazlığıyla Taehyung'u terslerken gözlerimi ona çevirdim ve bir daha da çekemedim.

"Unut bunu, Tae."

Şuanda bana bakmadığı ve defteriyle meşgul olduğu için mutluydum çünkü eğer ona nasıl baktığımı görseydi, neler hissettiğimi gözlerimden bile anlayabilirdi.

Kafamı zorla ondan çekip Taehyung'a döndürebildiğimde teselli etmek adına konuştum.

"Üzülme, Taehyungie. Sadece sıkı çalış. Ve sana yapamazsın diyenlere de kulak asma."

Söz | MYG✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin