Bilmediğim mısraların içindeki,
Sen..⚫
Selin'in Ağzından
Sıradan bir pazar günü odama hapsolmuşken uyumak en mantıklı şey olabilirdi.Pencerinin kenarına geçip dışarıya göz attım.Yine uzun bir gece olucak gibiydi.Şuan benim dışarıda olup beyaz,sıradan duvarlara çizmeliydim içimdekileri.Altına en anlamlısından bir söz veya şiir.
O ara baktığım yıldız dolu gökyüzü bana birkaç mısra emanet etti.Nerdeyse yüze aşkın şiir ve sözüm vardı,gökyüzüne.Onları asla dönüp okumamak konusunda kendimi tembihledim ben.Eğer okusaydım yine acı çekip eskisi gibi olurdum.Yalandan bir dünya ile acımı kapatmak istemezdim bende.Ben artık bu'ydum.Herşeyimi sildim de bir mısralarım benle kaldı.
Yatağımın kenarında duran,üstünde birkaç parfüm şişesi olan dolaba uzattım elimi.İlk rafını karıştırdığım halde takılarımdan başka kalemlerim ve diğer defterlerimden başka birşey bulamadım.Alt rafa elimi koyduğum zaman ise birçok makyaj malzemem ve okuma kitaplarım vardı.Bir dakikayı düşünmeye ayırmakla geçirdim.
Lanet !
Büyük hemde baya baya büyük bir ihtimalle arka bahçede unutmuştum.İçimden yüzbinlerce dua ederek hızlı adımlarla bahçeye ilerledim.Onun içindekileri ben bile okumayazken kimsenin okumasını istemiyordum.Okuyan biri olursa bana acıyacağı konusunda eminim.
Zaten o deftere saçma saçma dram sözleri yazmak belki de benim suçum.Dünyada tek acı çeken benmişim gibi bir kaç mısrayla iyileştirmeye çalıştım.Bu konuda bana yanlış yaptığıma söyleyen olsaydı yazmazdım fakat o da yoktu.
Uzun olan koridoru bitirip ayağıma bakımsız yeşil çimlere atmıştım.Hızlı adımlarla arka bahçeye gittim.Gördüğüm şey ile yıkılmam bir olmuştu.Birisi tam örtünün üzerinde oturuyordu.İlk olarak fazla çıkaramayıp daha sonra farkettiğim o kişiye baktım.Bu ismi Ali'ydi galiba,bugün odasına daldığım çocuktu.Şu an beni farketmeyip gökyüzüne bakıyordu.Nedense ağlamaklı olmuştu gözlerim.Çatallaşmış olan sesimle sahteden bir öksürük yapıp onun bakışlarını gökyüzünden çektim.Bana bakıp ayağa kalktı.Bu sefer gözlerinin mavi olduğunu yeni farketmiştim.Etkileyici bir tipe benziyordu,gözleri de buna bir etkendi.
Yerde duran defterimi alıp "okudun mu içindekileri ?"dedim titreşmiş sessimle.Bana soğuk ve umursamaz bakması moralimi bozmuştu.Sabahkine göre daha katı'ydı.
"Hayır"
"Gerçekten mi ?"dedim en masum ve sessiz tonda.Onun tepkisi bana göre daha sert oldu.
"İlgilenmiyorum"diyip uzaklaştı yanımdan
Sırf rahatını bozdum diye mi böyle yaptı bilmiyorum ama kalp kırıcı ve soğuktu bu yaptığı.Pek umursamadan ona inanmak istercesine açıp son yazdığım orda mı diye bakmak istedim.Ama sadece bakmak istedim.
Cesaret edemedim.Gökyüzüne bir bakış attım.Buradan daha güzeldi yıldızlar.Yeni bir söz daha geldi de aklıma yazsam bilemedim ki.
Yıllardır yazmama rağmen bir kere bile açıp okumadığım,bakmaktan korkutuğum sözlerdi bu defterin içinde yazanlar.Kim okur değil kimse okumamalı diye düşündüm hep.Birkaç söz kırıntısı vardı ama onlar benim duygularımdı.Şimdi de sonunu bile tahmin edemeyeceğim söz kırıntıları yaşatıyor beni.En azından eski Selin'den tek kalan buydu.
1 Gün Sonra
Okul kıyafetimi giyip iddasız sıradan bir makyaj yapıp odamdan çıktım.Telefonumun ekranına iyi göz atıp arayan numaralara baktım.Koray,Pelin ve Gökhan dün bensiz bizim mekana gittiler.Tabiki sosyal medyaya fotoğraf koydular ve ben küplere bindim.Umarım buranın müdürü geberir diye dua etmeye başlamam oldu ilk yapacağım.Bu lanet yere hayatımı cehenneme çeviren abim yüzünden geldim ama ona hala abi diyebilecek kadar da sevmiştim onu.
Küçükken masumduk ikimizde aynı melek gibiydik birbirimize karşı.O da benim kadar duygusal ve akıllı bir çocuktu.Tek kardeşimdi o benim,beraber oyun oynar şakalar yapardık.Bana doğum günlerimde kendi elleriyle pasta yapmaya çalışıp,yapamazdı da annem yardım ederdi ona.Gûya süpriz yapıcam diyerek dayanamayarak derdi herşeyi bana.Onunla 18 yaşımıza geldiğimizde neler yapacağımızı konuşurduk sürekli.Ben asla annem ve babam gibi kardeşleriyle konuşmayan bir tip olmayacağımı derdim.Biz ikimiz asla uzak olmayacaktık.
Seneler ayırdı bizi.
Telefonumu çantamın en öndeki gözüne koyup merdivenlerden indim.Karşıma bir anda Ozan dikiliverdi.Korksam bile bunu belli etmemeye çalıştım.
"Amacın ne Ozan ?"dedim öfkeli bir ses tonuyla.Surat ifadesini hiç bozmadan umursamaz bir tavırla "korkuttuysam pardon"bende onun gibi umursamadan yürümeye devam ettim.O yine aynı şekilde konuşmaya devam etti.Sanki beni satmamış gibi birde yolumu kesip yapamadığı masum kişi taklidini yapmaya çalışıyordu.
"Herhalde telefonuna bakmadın sen,sabahtan beri seni arıyorum"dedi.
Sert bir hamleyle ona dönüp "dün geceki fotoğrafları instagrama atmakla meşgulsün diye düşünüyordum"dedim imalı bir ses tonuyla.O zaten tam olarak ne dediğimi anlamış olmalıydı.
"Sen dün gecenin atarını yapıyorsun demek"
Gerçekten bazen çok can sıkıcı oluyor.Sanki bir atarlı benmişim gibi bencil tavırlar sergiliyor.Sonra gel de buna sinirlenme.
"Benim atar yaptığım falan yok."biraz sesli bir şekilde demem ile ciddiyeti sağladım.
"Umrumda değil nerede ne bok yaptığınız ama bana bir söz vermiştin sen,unuttun"ağlamaklı bir sesle "yine"dedim.Büyük bir hışım ile hızlıca adımlarımı ileriye aldım.Bu insanlar ne kadar da kötüler.Sizi asla anlayamacak kadar benciller.Zaten başka koşacağım biri olsaydı asla onu istemezdim.Tabiki o da beni anlasaydı verdiği sözü tutardı.
Gözümden akan tek bir yaşı da silip okulun bahçesine giriş yaptım.Beni görüp yapmacık hareketiyle üzerime doğru gelen Pelin'i itip sınıfa çıktım.Arkamdan ciyaklaya ciyaklaya "ne oluyor bu kıza be!"diyişini takmadım.Bu okula geldiğimden beri sevmediğim ancak arkadaş olduğum ilk kişiydi.Aşırı yapmacık harketleriyle insanları kendi etkisine almaya çalışırken anlamıyor bu yaptığı şeyin bir boka yaramadığını.
Cam kenarının en arkasında bulunan sırama oturdum.Bu sıraya şu ana kadar benden başka kimse oturmamıştı.Bazıları korkudan bazıları benim öfkeli hallerimden oturmazdı.Fakat bu beni ilgilendilmiyor,ben de kimseyi istemiyorum yanımda.
Dakikalar içinde zil çaldı ve bütün herkes yerine yerleşip dedikoduya başladı bile.Daha dün yurt'un ön bahçesinde iki grup başkanı kavga etmişti bu da baya dedikodu konusuna döndü tabi
Hoca sınıfa girer girmez herkes aynı kurt sınıfa girer gibi etrafa kuzu gibi yayıldı.Hocanın komutu ile herkes yerine oturmuştu bile.
Ders Kimya olduğundan sınıf şimdiden kopmuştu dersten.Elime alıp çiğnemeye başladım kalemimin silgi olan bölümünü.Bu ders devam ederse elimde kalem diye birşey kalmayacağı net.Dersin en sıkıcı yerinde kapıya vurulma sesi geldi.Hocanın 'gel'demesiyle içeriye daha dün gördüğüm kişi geldi.
"Girebilir miyim ?"diyip sınıfa giriş yaptı.Hoca "sen yenisin dimi ?"dediğinde o da "evet"dedi.Hoca bir yere oturabileceğini dedikten sonra neden bilmiyorum ama bir an sınıfımızın kendini bir bok sanan kızın yanına gideceğini zannettim.Nedense bütün erkeklerin bu kızın çekim kuvvetine uğradığı doğrudur.Bence güzel olmayan,güzelse de pazardan aldığı bir ton makyaj ile güzel olduğundan emindim bu kızın.
Fakat bu sefer öyle olmadı.
Ali gelip benim yanıma oturdu.Ne kadar şaşırmış olsam bile belli etmemeye çalıştım.İlk defa birisi yanıma izin bile almadan oturmuştu.Hele o kişinin bir erkek olması daha bir şaşırttı.Belli ki o beni tanımıyordu,ama ben ona tanıtırım kendimi.Sorun yok..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANLIŞ SULARDA ...⁉
FanfictionALİ GÜNGÖR ; Güyâ o saçma insanların durumunu anlamayan ben bencilmişim. Babam'ın saçma düşünceleri demek isterdim. Fakat bu saçmalık yüzünden. Yeni fakirhaneme geldim. Lanet ! SELİN SERTAN; Okulun efso kızı olarak en iyi yaptığım şey kız yolmak ols...