8 saat okuldan sonra o kadar yorulmuştum ki yürüyecek halim kalmamıştı ki bide okulun son günü olunca daha bir yorucu geçmişti. Eve gidip bir önce yatağa atmak istiyordum kendimi. Servisten indikten sonra soğuk hava beynime işlerken yavaş ve uyuşuk adımlarla apartmana yöneldim. Hava tam olarak kararmamasına rağmen ayı görebiliyordum. Merdivenleri çıkıp bizim dairenin önüne gelince zile defalarca bastım ama açan olmadı. Anahtarın içinde olmasını dileyerek çantamı karıştırmaya başladım. Elim metal bir şeye deydiğinde tutup çektim. Kapıyı açtığımda ışığın açık olduğunu gördüm, mutfaktaktaki pişen yemek kokusunu alabiliyordum. Anneme seslendim fakat ses gelmiyordu. Uyuya kalmış olduğunu düşündüm. Kardeşim henüz okuldan çıkmamıştı. Salona girdiğimde yerde kanlı bedeni görünce beynimden vurulmuşsa döndüm, elim ayağım titriyor ne yapacağımı bilemiyordum. O an tüm sesler kesilmiş, dünya durmuştu sanki. Bir anda kendime gelince çığlıklar içinde kanlı bedene yaklaştım. Bedeni kendime döndürdüğümde dünya başıma yıkıldı. Ağlayarak annemin kanlı bedenine sarıldım. Ayağa kalkıp nasıl kendimi apartmana attığımı bilemeden yardım isteyerek bağırmaya başladım. Apartmandan çıkan komşular önce yüzüme sonra anneme sarılırken kan bulaşan ellerime bakıyorlardı. Bir anda ev kalabalıklaştı. Ben ise annemin kanlı bedeninin yanında ağlıyordum. Bir yanda ağlama sesleri, korkuyla bakan gözler... O anda gözüm boynundaki iki deliğe kaydı. Derin ve sivri bişeyle oyulmuş gibiydi. Annemin yüzüne döndüğümde ise bembeyaz kaldığını gördüm.Hıçkırmalarımı tutamıyordum. Kafayı yemek üzereyim. Biri kolumdan çekip bana sarıldı, kafamı zar zor kaldırıp baktığımda komşumuz Nihal teyze olduğunu gördüm. Onun da gözleri kıpkırmızıydı diğerleri gibi. Gözümü çevirdiğimde simalarını bilemediğim insanlar gelmişti. Ağlamaktan tam farkına varamadım ama daha sonra ambulans görevlilerinin geldiğini anladım. Annemin beyaza dönmüş bedenini sedyeye koyarken okuldan yeni gelmiş kardeşimle göz göze geldim. Çantası sırtında ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Yanına gidip sarıldım, annemi böyle görmesini istemiyordum. Yüzünü göğsüme yasladım.Görevliler sedyeyi ambulansa indirirken bizde arkalarından indik. Ambulansa bindim ve kardeşimi Nihal teyzenin yanına bıraktım. Ambulansın siren sesi kulaklarımı doldururken görevliler annemin bedenin üstüne beyaz birşeyle örtüğünde, o zaman anladım artık bu koca dünyada tek başıma kaldığımı.Görevli bana dönüp yutkunduktan sonra "Başın sağolsun." dedi. O cümle beynimde yankılanıyordu. "Geldiğimizde çoktan ölmüştü."diye ekledi. Annemin soğuk bedenine sarılıp ağlamaya bağırmaya başladım. Acım içime sığmıyordu. Hastaneye geldiğimizde beni sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Eminim benim gibi bir sürü kişi görmüşlerdi. Defalarca birilerin o endişe, korku dolu gözlerine bakıp başın sağolsun demişlerdir. Ben annemin ölmesini idrak etmeye çalışırken omzumda bir el hissettim. Teyzem ve dayım gelmişti. Olduğum yere çöküp duvara yaslandım. Gözümde o an, annemin kanlı bedeni canlanıyordu. Ellerimi yumruk şeklinde duvara vuruyor ve bunun gerçek olmadığını kendime inandırmaya çalışıyordum. Dayım duvara vurmamı engellemeye çalışırken hemşire gelip sakinleştirici verdi. Başımı yere eğip yumruklarken kanayan elime baktım. Yavaş yavaş etraf kararırken kendimi boşluğa bıraktım. Çünkü en azından bilincim kapalıyken biraz olsun huzura erebilirdim.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HYBERMEÇKEY I- Dünya Bu Kadar Sıradan Değil
Fantasy"Daha 5-6 metre ilerlemişken boynumda bir acı hissettim. Saniyeler içinde acı tüm bedenime yayıldı. Dişler vücudumdan çekilince arkama döndüğümde diğerin olduğunu gördüm. O siyah gözleri boynumdaki kana odaklanmıştı. Tekrar saldırmak için harakete g...