Çılgın

#5 HS

-Harry Styles-

Kalktığımda kız yanımdaydı ve hala uyuyordu. Giysilerin yarısı yerde ve yarısı üzerimizdeydi. Gidip kendiminkileri giydim ve kızınkileri alıp üzerine doğru attım. Uyandı. “Napıyon amına koyim?” diye tısladı gözlerini ovuştururken. “Uyandırdın.”

“Çöplerin yanında yatıyorsun farkındaysan, iyilik yaptım.” dedim. “Ha, benimle düzgün konuş sikmiyim ebeni.”

“Kes.” Ayağa kalktı ve giysilerini giydi. Telefonunu aldı ve kurcalamaya başladı.

Gözlerimi devirdim. Şuan bana dün gece ne kadar iyi olduğumu söylemeli ve benimle ilgilenmeliydi, telefonla değil. “Ben gidiyorum.” dedim ve arkamı dönüp ilerledim.

“Dur.” dedi. İşte şimdi ne kadar güzel bir seks olduğu hakkında bir şeyler söyleyecekti. Ne kadar iyi olduğum falan. “Bu ne lan sokuk?” derken telefonu bana çevirip gösterdi. Bu muydu, bebeğim? Tekrar yapalım falan demeliydin. Görmek için telefona yaklaştım ve gördüm. Sonra içimden dedim ki, Sıçtık. “Bu benim götüm mü?” diye sordu.

Ellerimi suçsuzmuşum gibi yukarı kaldırdım. “Karanlıkta bir kere gördüm, sen daha iyi bilirsin.” Güldüm.

“Peki yanındaki sik senin mi, bir bak bakayım.” derken alnındaki damar attı.

Sadece baktım.

“Niye eski kız arkadaşına bu resmi gönderiyorsun, mal?”

“Kıskansın diye.” dedim başımı eğerek. Bunu anlamış olmalıydı.

“Ama Michael’a göstermiş.”

“Ee?”

Sinirle nefesini verdi. “Soyun.”

“Ne?”

“Soyun dedim.” dedi. İşte benim zamanımdı. Tekrar istiyordu.

“Bizim eve gidelim, bebeğim, sokak ortasında ayıp oluyor. Sevişen var, sevişemeyen var.” derken yamuk gülüşümü atmaya çalıştım.

“Soyunsana.”

Sırıttım ve üzerimdekileri onu tahrik etmek için yavaş yavaş çıkardım. En sonunda kıyafetsiz kalınca kollarımı iki yana açtım. “İşte.” dedim. “Gel bana.” derken ona yaklaştım.

“Anan gelsin sana.” derken elindeki telefonla fotoğrafımı çekti.

“Lan!” diye bağırdım. Bir kahkaha attı ve arkasını dönüp çıkmaz sokaktan çıktı. Biraz arkasından koştum ama insanlar görünmeye başladı ve birkaç kadın beni görüp çığlık attığı için kıyafetlerimin yanına koştum ve aceleyle giyindim. Yavaş yavaş yürümeye başladım. O kızı bulacaktım ve bunun hesabını soracaktım. Ama akşam. Şimdi dün gece barın önünden çekilen arabamı bulma vaktiydi.

Arabayı aldım, eve gittim ve sıcak bir duştan sonra üzerime bir gömlek ve pantolon geçirdim. Lanet olsun ki düzgün boxerım kalmadığı için bana Ashley’nin aldığı Mickey Mouse’lu boxerı giydim. Hiç de seksi değildi. Lanet Ashley.

Arabaya bindim ve bizim bara sürdüm. Cara denen sürtüğü bulma vaktiydi. Bu sefer yolun ortasına değil adam akıllı bir yere park ettim ki yine çekilmesin. Arabadan inip bara girdim. Bakınmaya başladım ve işte oradaydı. Onu burada bulabileceğimi düşünmesi gerekti, tam bir salaktı. Yanına yaklaştıkça konuştuğu ve biraz da elleştiği çocuğu görmeye başladım. Bu tip ne lan?

Hızla masaların arasından geçtim. “Selam, Cara.” dedim.

Bana döndü. “Ne istiyorsun?”