Epilogue

1.6K 89 49
                                    

3 AY SONRA, YIL SONU GÖSTERİSİ GÜNÜ

Aylar geçmiş ve yıl sonu gösterisi günü gelip çatmıştı. Sehun ve Jongin kulislerinde hazırlanmış, bekliyorlardı.

İkisinin de üstlerinde siyah omuz ve karın bölgesi kesik gömlek vardı. Altlarında da yanlarında beyaz şerit olan siyah deri pantolonları vardı. Jongin yeni boyattığı pembe saçlarıyla ve Sehun da kestirip, yeni boyattığı sarı saçlarıyla çok güzel ve uyumlu olmuştular. Birlikteyken kusursuz görünüyorlardı.

"Jongin, sanırım ben yapamayacağım." Dedi Sehun, heyecanla diğerine.

"Hey, sakin ol bebeğim. Heyecan yapmana gerek yok, ben yanındayım." Dedi Jongin, Sehun'a yaklaşarak. Kollarını diğerinin beline dolayıp kendi bedenine yasladı.

"Doğru söylüyorsun, heyecana gerek yok. Sen yanımdasın, sakin olmalıyım. Ah, kimi kandırıyorum ben? Yapamayacağım, Jongin. Sen tek çık sahneye, benim rahatsız olduğumu söyle." Dedi Sehun, heyecanla hızlı hızlı konuşarak.

"Hun! Beni yarı yolda mı bırakacaksın?" Dedi Jongin, üzgünce.

"Hey, o surat ifadeni değiştir hemen. Buna dayanamadığımı biliyorsun. Tamam yapacağım. HAYIR! Hayır, yapamayacağım. Jongin koreografiyi unuttum." Dedi Sehun, korkuyla.

"Sehun, sakin ol." Dedi Jongin, diğerini rahatlatmaya çalışarak.

"Nasıl sakin olayım? Ah, rezil olacağım. Sen dans ederken, ben robot gibi sahnede dikileceğim. Herkes beni-..." Sehun durmadan aklına ne geliyorsa söylüyordu.

Jongin daha fazla dayanamadı ve elini Sehun'un ensesine dolayıp kendine çekerek dudaklarına yapıştı. Sehun'u öpmek, onu susturmanın en etkili yoluydu ve Jongin, Sehun'u seve seve öperdi.

Yavaşça, aşkla, tutkuyla öpüyordu Sehun'u. Elleri diğerinin ensesindeki saçlarla oynuyordu. Sehun ise lafının kesilmesinden dolayı rahatsız olmuştu, ama Jongin'in onu öpüyor oluşundan dolayı bu histen hemen kurtuldu. Kollarını Jongin'in beline sardı ve kendine çekti.

İşte şimdi rahat hissediyordu Sehun. Jongin'in tek bir lafı, bakışı ve ufacık bir dokunuşuyla her şeyi unutuyordu.

Dudaklarını yavaşça ayırdı ve alnını diğerinin alnına yasladı Jongin.

"İyi ki varsın Jongin." Dedi Sehun, tebessüm ederek.

"Sende iyi ki varsın. Şimdi iyi hissediyor musun?" Sordu Jongin, nazikçe diğerinin yanaklarını okşayarak.

"Hiç olmadığım kadar. Sen nasıl bir şeysin böyle, Kim Jongin. Bana söyleyeceğin tek bir lafınla, bakışınla ve ufacık bir dokunuşun'la bana her şeyi unutturuyor'sun. Senin yanındayken her zaman huzurluyum." Dedi Sehun, diğerinin alnından öperek.

"Asıl sen nasıl bir şeysin böyle? Her saniye seni düşünüyorum, aklımdan hiç çıkmıyorsun. Bakışın, gülüşün, sesin, dokunuşun ve sen...sen beni deli ediyorsun, Oh Sehun. Sen olmasan ben ne yapardım?" Dedi Jongin, Sehun'un dudağına öpücük kondurarak.

Kapının tıklanmasıyla ikisi de o tarafa döndü. Kapı açıldı ve önce bir baş göründü, sonra da bir beden.

"Çocuklar sizin sıranız. Hazır mısınız?" Dedi Lay, gülerek.

"Hazırız!" Dedi ikisi de aynı anda.

"Tamam o zaman, şans dilerdim ama ihtiyacınız yok."

"Evet şansa ihtiyacım yok, hyung. Şansım yanımda, kollarımın arasında şu an." Dedi Jongin.

Sehun ise cevap vermeyip, utançla kafasını yere eğdi. Yanakları kıpkırmızı olmuştu ve şu an çok sevilesi görünüyordu. Eğer Lay hyung olmasa öperdi Jongin'i.

Dear My Jongin ▪ SeKaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin