2.Bölüm

92 15 6
                                    

(Multi Mert'in giydikleri)
"Yoo biz şu villaya geldik, annemler de arabada." Parmağı ile gösterdiği villaya baktım ve görmez olaydım. Bizim evi gösteriyordu.

"Nasıl yani bize mi geldiniz?"

"Kızım salak mısın sizin ev mi orası?"

"Evet mercimek beyinli!"  Şaşırdığını ağzının o şeklini almasından anladım.
Arabadan birileri seslendi.

"Hadi oğlum içeri geçelim Ali amcanlar beklemesin."  İnanmıyorum Ali benim babamdı.

"Anne Ali amcanın kızı mı vardı?"

"Evet oğlum adı Asya en son çok küçükken görmüştüm çok uslu bir bebekti sen de kolunu ısırmıştın hatta." Uyuz köpek beni ısırmış ufakken.

"Merhaba ben Asya efendim." Diyerek öptüm mercimek beyinlinin annesini.

"Aa Asyacım ne kadar büyümüşsün sen. Çok güzel bir genç kız olmuşsun."

"Güzel ve deli." Diye mırıldandı Mert.

"Pardon? Duyamadım."

"Hiç. Hadi içeri geçelim." Kapıya vurdum nazikçe ve 10 saniye geçince kapı açıldı, evet saydım.

"Hoşgeldin kuşum."  Dedi annem misafirleri görmeden.

"Annecim misafirlerimiz geldiler."

**
Tanışma Faslı bitmiş ve biz yemek masasına oturmuştuk. Beni şaşırtan şey Mert'in çok saygılı olmasıydı. Oha! Bugün fenerin maçı var.

"Baba bugün gidemedim?"

"Evet kızım biliyorum unutmuşum bende bir şey olmaz haftaya gidersin."
Herkes anlamaz gözler ile bize bakıyordu. Konuya bir açıklık getirmek için söze atladım.

"Şey ben her hafta maç izlemeye stada gidiyordum da kombinem var."

"Voleybol maçına filan mı gidiyorsun kızım?" Dedi Mert'in babası Nihat amca.

"Hayır Nihat amca futbol maçına gidiyorum. Bir kız olarak futbol maçlarını hiç kaçırmam ve anlarım futboldan."

"Aa öyle mi hangi takımlısın peki?"

"Soruyor musunuz? Fenerbahçe tabiki!"

"Ah ne kızım sen de Mert gibisin. Ben Galatasaraylı olsam da Mert'e lafımı geçiremedim. O da Fenerbahçeli."

"Doğru yolda Nihat amca." Diyince herkes güldü. Annemler sıkılmış gözlerle bize bakıyorlardı. Biz yemekleri bitirmiştik. Benim kız kardeşim Ada ve Mert'in kız kardeşi Melis iyice kaynaşmışlardı. Ben de odamda oturuyordum. Birden odanın kapısı çaldı. Yatağımda doğruldum.

"Girebilirsiniz."  İçeriye mercimek beyinlinin gireceğini tahmin etmedim.

"Formalarına bakmaya geldim?"

"A bak o olur eğlenceli iş."

"İlk defa itiraz etmedin çimen göz."

"Konuşmaya devam mı ediyorsun kafana terlik gelsin mi?" Ufak bir kahkaha attı. Formalarının ayrı tutulduğu bir dolap vardı. Dolabı açtım ve Mert'in ağzı 2 karış açık kaldı. Çünkü içinde gelmiş geçmiş Fenerbahçe'nin kullandığı tüm formalar vardı ve bu formaların hepsi o dönemin tüm futbolcularına imzalatılmıştı. Sadece futbol ile de kalmadı voleybol ve basketbol da dahil.

"Oha çok güzel bunlar."

"Tabi güzel çocuk!"

"Ne kadar egosuzsun."

"He he ondan."

"Şişe çevirmece oynayalım mı?"

"Ya çocuk muyuz Mert."

"18 yaşına kadar her birey çocuktur güzellik."

"Ve ben 18 yaşındayım."

"Yeme beni." Nüfus cüzdanımı çıkarıp gösterdim. Şaşırsa da belli etmedi.

"Aynı yaştayız."

"Hadi oynayalım ama Ada ve Melis'i de çağıralım." Ada ve Melis de geldi, evde bir de cam şişe bulduk benim odanın terasındaki minderlerde oturuyorduk."

"Çeviriyorum ben." Dedim.

"Tamam hadi bakalım." Şişeyi çevirdim ve benle Melis arasında durdu.

"Sormadan söyleyeyim cesaret." Dedim.

"Abime telefon numaranı ver."  What dedin Gülüm sen?

"Ponçik kalbim bu işkenceyi kaldırmaz." Mert sırıtıyordu.

"Ya tamam öf."  Numaramı telefonuna yazdım ve ona verdim. O da aradı beni. Çalmayınca yanlış numara verdiğimi anladı ve telefonu yeniden verdi. Mecburen yazdım telefon numaramı. Adımı çimen göz diye kaydetmesine de ayrı bir uyuz oldum. Tam sinir hastası eder bu adam insanı ya!.

"Asya hadi bize kahve yap!" Diye alt kattan seslendi annem. Ada kıkırdarken kafasına bir tane yapıştırıp aşağı indim.

"Tamam annecim. Kahvelerinizi nasıl alırsınız?" Herkes orta isteyince derin bir oh çektim. Mutfağa gidip malzemeleri çıkardım. Kahve makinesinin fişini taktım köpük bekliyordum. Köpük olunca makineyi kapattım tam kaşıkla köpüğü alıyordum açık olan mutfak kapısından bir köpek girdi. Anında çığlığı bastım.

"Yardım edin adam öldürüyorlar!" Mutfağa telaş içinde Mert girdi ve kıkırdamaya başladı.

"Ahahah sen bundan mı korkuyorsun?" Diyerek köpeği üstüme tuttu.

"Çek o lanet ellerini salak korkuyorum işte alerjim var al onu şuradan!" Mert köpeği kapıdan dışarı çıkardı. Birden bir fokurdama sesi duydum.

"Eyvah kahve taştı." Diyerek kahveye koştum.

"Ya bir işi de becer be kızım!"

"Ya sanane aptal kolaysa sen yap!"

"Tamam yapıcam kız!" Kahve yapmaya başladı. Ve bir kusur bulamıyordum. Gayet güzel gidiyordu ama önemli olan tadı dimi. Tepsiyi elime verdi.

"Al sen götür. Herhalde yeni gelin gibi kıvırta kıvırta götürmemi beklemiyordun?" İstemsizce güldüm.

"Tamam tamam götürüyorum." Diyip kahveleri salona götürdüm. Tek tek herkese ikram ettim. İlk yudumu annem aldı.

"Kızım bu senin elinden içtiğim en güzel kahveydi. Eline sağlık." Oha inanmıyorum ya şimdi bi havalanacak. "Kabul et biraz kapak oldun."  İç ses gider misin acaba? "Tamam kız tamam."

"Biz kalkalım artık Nurgülcüm."

"Otursaydınız canım ya?"

"Bir dahakine inşallah hadi görüşürüz bize de bekleriz."

"İnşallah canım görüşürüz iyi geceler."
Veda faslı sona erince yorgun olduğumu söyleyip odama çıktım. Üzerimi değişip yatağıma uzandım. Telefonumu elime aldığımda bir mesaj geldiğinin farkına vardım.

Gönderen:Bilinmeyen Numara
"Kahve için yok mu bir teşekkür çimen göz?"
Bunu tabikide Mert yollamıştı. Sinirle gözlerimi devirip uyumaya dalınca acaba yarın ne olacak diye düşünmeyi ihmal de etmedim.

Arkadaşlar bu bölüm biraz kısa oldu o yüzden kusura bakmayın. Sadece aceleyle yazdım o sebepten dolayı. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Sizleri çok ama çok seviyorum..


Aşk MolekülleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin