Bölüm 1

26 3 0
                                    

Uyandım ve soluma döndüm, gözlerimi açtım ve sol tarafımın sahibi solumda uyuyordu. Sessizce onu izledim bir süre; Her aldığı nefes küçük bir hırıltıydı ama bana en güzel melodi gibi geliyordu. Uyandı ve gözlerimin içine bakarak seni seviyorum dedi. İnsanın uyandığında duyacağı en güzel iki kelime buydu belki. Bende seni demeye fırsat kalmadan alarm çalmıştı. Yuttum ama sevgimi değil sadece o üç kelimeyi. Beraber kahvaltı hazırlamaya başladık. Hani filmlerde olur ya aynı öyle her yer darmadağın oldu. Masayı kurmak için küçük şirin bahçemize çıktım. Köpeğimiz Max kapının önünde durgun bir şekilde yatıyordu. Normalde beni gördüğünde oyuncak ördeğini alıp oyun oynamaya koşardı, ama bir garipti bugün. Birden bir gürültü koptu.
-Pat! (ardından)
- Off yaa!! (dedi sesinde kaybolduğum eşim Cansu.) Koşarak yanına gittim.
- Ne oldu?
- Tabak kırıldı (ağlamaklı bir sesle)
- Canın sağolsun bişey olmaz.
- Nasıl olmaz, yemek takımı çöp oldu.
Ah şu kadınlar. Sonunda yemeğe oturmuştuk. Güzel bir kahvaltının ardından. Odama çıktım ve kıyafet seçmek benim için oldukça zor yarım saat sonunda üzerimi giydim ve saçlarımı yapmaya başladım zamanın nasıl geçtiğini anlamadım işe geç kalmışım. Hızlıca atlkata indim, ayakkabılarımı giydim Cansu'ya sarıldım ve;
Ayrılık vakti gelmişti, haftanın her altı günü olduğu gibi işe gitme zamanı. kırmızı hafif basık olan Mini Cooper 'ıma bindim tam yola çıkacakken Cansu her zaman yaptığı gibi arkamdan su döktü. Sanki gidip geri gelemeyecekmişim gibi. Mahalleden çıktım ana yola girmek için beklerken arkamda frenleri patlayan tır önümdeki üç arabayla birlikte benim arabamıda kağıt gibi ezdi. Hatırladığım tek şey tırın korna ve ambulansın siren sesiydi. Beyin kanaması geçiriyorum omurilik soğanı paramparça. Hastaneye vardığımda buğulu gördüğüm bir yüz vardı karımın yüzü. Zeytin gözleri ağlamaktan şişmiş, rimeli akmış yüzü simsiyah, Harap olmuş. Doğrulmaya çalıştım ama boşa. Ameliyattan ameliyata girsemde kurtulamadım beyin ölümüm gerçekleşti. Cansu bekleme salonunda ortalığı birbirine katıyor son bir kez görebilmek için. İzin verdi doktor baş ucuma geldi. Ellerimi tuttu uyandığımda gözümün içine baktığı gibi gözümün içine baktı. Ve;
- Eğer ölümse bizi ayıran ve bensem kalan sen beni hep göreceksin, sevgimi ve beni bıraktığın için sana duyduğum nefretimi.
O anda doktor girdi içeri sordu;
- Organları bağışlamak istiyormusunuz?
O an bir sessizlik ben zaten ölüyüm ama herşeyi görüyor ve duyuyorum çok değişik bir duygu. Cansu derin bir soluk alarak;
- Tamam! Ama ben kim olduğunu bilmiyim sevdiğim adamın kalbinin kimde olduğunu bilmek istemiyorum.

Artık yanlızdı ve bütün zorluklar karşında dik duracak kadar gücü olduğunu düşünmüyordu Cansu. Başkasını sevemiyor ve ölen eşi burak aklından çıkmıyordu. Üniversite okumasının avantajı ile çok bilindik bir holding olan Yıldız Grup'ta genel müdür sekreteri olarak işe başladı. İlk iş gününde genel müdür olan kıvanç beyi görünce içinde bir kıpırtı oldu. Ölen eşi burak'tan sonra ilk defa bir erkek onu bu kadar heyecanlandırmıştı. Bir proje gereği Fransa'da bir müzaideye giden kıvanç bey ve cansu müzaide sonrası bir gece kulübüne eğlenmeye gittiler dans ederken bir anda kıvanç bey kalbini tutarak duraksadı. Cansu;
- Kıvanç bey iyimisiniz?
- Evet evet ameliyattan dolayı arada batma oluyor, normal yani.
- Ne ameliyatı?
- Bundan iki sene önce kalp nakli olmuştum.
- Hangi hastane?
- ***** ****** akademi hastanesi.
Cansu koşarak kulüpten çıktı taksiye bindi ve havalimanı'nın yolunu tuttu.
Kıvanç bey şaşkınlıkla arkasından sadece baktı.
Türkiye'ye ilk uçak sabah olduğu için geceyi havalimanında geçirdi. Türkiye'ye döner dönmez eşinden Organları alan doktorla görüşmeye gitti.
- Eşimin organlarını kime verdiniz?
- Eşiniz? İsterseniz hastane kayıtlarına bakalım?
- Olur.
- Benimle gelin.
- Eşinizin ismi ve soy ismi
- Burak ATALAY
- Burak ACAR , Burak AKMAN,  İşte buldum! Burak ATALAY.
- Tamam kime bağışlanmış bakın hemen.
- Hangi organı?
- Kalbi(kısık bir sesle)
- bakıyorum... Kıvanç YILDIZ! İyimisiniz?
- Evet sadece başım dönüyor biraz. Neyse size kolay gelsin.
Hastaneden çıktı kaldırımda yürürken dengesini kaybetti ve bir anda yola düştü o sırada gelen araba Cansu'ya çarptı. Şöför indi ve;
- Cansu iyimisin diyerek yanına koştu.
- Kıvanç bey
- Evet Cansu benim iyi olacaksın. Herşey geçecek.
- İyi olmak istemiyorum sonunda kocama kavuşacağım ama sizde onun kalbine sahip çıkın ölürsem benim organlarımıda bağı... (dedi son nefesini verirken)

--------------------------------------------------------
Acaba 2. Bölümde Ne Olacak. Cansu Ölecek mi ? Ölürse Kıvanç Organları Bağışlayacak mı ? Beğenilerinizi bekliyorum. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Beş dakikanızı ayırıp iyi ya da kötü Düşüncelerinizi yazarsanız memnun olurum.
--------------------------------------------------------

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 28, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanlık Parıltı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin