Çocuk

47 2 6
                                    

Yine lanet olası okula bir başlangıçtı. Okulun ilk günü falan değil. Okulun bir günüydü. Yine sınıfıma girip lanet olası Teksaslı arkadaşlarımın yanına gittim. Aralarında biri benim için çok özeldi. Berkant. Neden mi? Çünkü çıkıyoruz ama daha bir hafta oldu. Çok olmasada daha iyi oldu. Bu gün okuldan kaçacağını söyledi. Ve ben... evet ben onun ne yapacağını biliyordum. Sigara içecekti. Çok sinirlenmiştim çünkü gözlerimin önünde kendine zarar vermesi beni üzüyordu."çıkmayacaksın" dedim ancak bilin bakalım ne yaptı? Yüzüme güldü tabikide. Aklımdan milyonlarca kez ona saydırmıştım . " bende gelicem" dedim bir an düşünmeden. Ortama bir sessizlik çöktü cümlemi bitirişimle;
- Nasıl yani sen de mi benimle kaçacaksın?
- Evet.
- Sen?
- Evet. Ben.
Dedim atarlı bir şekilde. Düşünmüştü bu konuyu. Her halinden belliydi. "tamam" dedi ve kendi sırasına geçti. Bir iki dakika sonra da hoca sınıfa girdi. Derste her zaman onun gözlerini kendi bedenimde his ederim. Şu an da aynen öyle his ediyorum. Saate baktım. Ders dokuzda başlamıştı. Şimdi dokuzu çeyrek geçiyordu. Üç ders sonrada ben okuldan kaçacaktım. Bir dakika uzun teneffüs çıkıp yine okula girecek miyiz yoksa uzun teneffüs çıkıp bir daha geri gelmeyecek miyiz? Bir sürü soru kafamın içinde dönüp duruyordu ve sonunda zil çaldı. Hızlı adımlarımla beraber Berkant'ın sırasının köşesine oturdum ve sorumu sordum. O da biraz düşündükten sonra " senin için okula döneriz" dedi. İçim rahatlamıştı. Sonuçta teneffüste çıkacaktık ve yok yazılmayacaktık. Hayatımda ilk defa böyle birşey yapacağım için şimdiden heyecanlanmıştım." şimdiki ders ne?" Diye sordum.
Sinem:
- İngilizce.
(Iyyy . En sevmediğim ders. Aslında hocayı severim ama dersi sevmem. )"tamam" dedim cümleyi daha fazla uzatmadan ve derste uyumaya karar verdim. Uyudumda. Uyandığımda hoca arkamda kitapla başıma vurmuştu. Hocaya güldüm ve;
- Hocam burda daha iyi ders dinleniliyor.
Dedim. Bütün sınıf kahkahalar içindeydi ancak benim Gözlerim Berkant'ın abartısız tatlı ve şeker gülüşündeydi. " sen en iyisi burda ders dinle" dedi hoca ve konuyu anlatmaya devam etti. Hocanın dediklerine aldırış etmeden uykuma devam ettim.
(Dirdirdirdirdirdirdirdirdir dirdirdir dir dirdirdir dir)
-Ahh! Bu lanet olası teneffüs zilini değiştirmeyecekler mi?
Diye kendi kendime mırıldanırken hocanın sınıfta olduğunu fark edememiştim.
- Ne dedin Yağmurcum?
- Hiçbir şey hocam.
Dedikten sonra yerimden doğruldum ve Berraların (Zeynep,Berra,Nazlı, Ela ve Güneş) yanında gittim. Onlar çoktan hocanın oturduğu sırayı kapmış ve gıybete başlamışlardı.
- Kızlar ben bu gün uzun teneffüste kaçıcam. Sizde gelicek misiniz?
Berra:
- Duyduk. Vallaha ben gelmeyeceğim. Biz Nazlı ile kantinden yemek alıp sınıfta oturacağız falan.
Güneş:
- Kanka çıkacağına emin misin? Biz (Zeynep ve Güneş) hep sana çıkalım dediğimizde oyalıyorsun falan. Çıkacağına eminsin değil mi?
- Evet eminim kanka.
- o zaman geliyorum.
Zeynep:
- Ben de geliyorum o zaman.
Ela:
- Ben de geliyorum.
- Tamam.
Diyip sırama geçtim. Şimdi daha iyi his ediyordum. Sonuçta tek kız ben olmayacaktım ve arkadaşlarım da yanımda olacaktı. İçimden dilediğim tek şeyin güvenliği sorunsuz bir şekilde atlatmak olması aklımdan bile geçmezdi. Ve yine ders zili çaldı ve ben ne yaptım biliyor musunuz? Tabikide uyku pozisyonuma geri döndüm ve 2. İngilizce dersine 2. Kere uykuyla girdim. Uyandığımda arkamda hoca yoktu ancak karşımda inkılapçı duruyordu. Yok artık. Ben iki ders mi uyumuştum? Aslında gece 04:30 da uyuduğum için normal karşılanabilirdi ama bu biraz fazla değil miydi? Herkes uyandığımı görünce küçük kâğıtlara birşeyler yazıp bana gönderdi. Genellikle içlerinde; tebrikler, dünya derste uyuma rekorunu kırdın, tarih 2431, kanka çok az uyudun ya, hiç uyanmayacaksın sandım gibisinden şeyler yazıyordu. Arkadaşlarımın beni düşünmesi çok hoşuma gidiyordu. İşte bu yüzden sınıfımı ve arkadaşlarımı seviyordum . 20 dakika dersi dinledikten sonra sevmediğim zil çalmıştı. Ama bir dakika saat kaç? Yok artık. Öğlen teneffüsü zili çalmıştı. Güneş ve Zeynep kolumdan tutup beni kaldırmaya çalışırken ise Berkant bana "hadi" diyordu. Berkant'ın demesiyle hemen doğruldum ve kızların koluna girerek sınıftan çıktım. Koşarak okulun çıkışına geldik . Genellikle bütün okul bu saaten kaçar ve bir hayvan sürüsü meydana gelir. Asıl kural şu ki asla gurubundan geri kalmamalısın. Eğer kalırsan kaçamazsın! İşte bu yüzden ben en öndeydim. Herkes güvenliği sıkıştırdığı için güvenlik birşey yapamaz ve biz de kaçmış oluruz. Döngü de böyle ilerler.
Zeynep:
- Berkant o dün gittiğimiz yere mi gidicez?
Berkant:
- Evet.
Şimdi ise bilmediğim sokaklara girmiş ve bahsettikleri yere doğru gidiyorduk. Bir evin sağından girdik ve karşımıza iki tane duvar çıktı. İkisi de bir köşeyi oluşturuyordu. Anlatmak zor ama durduğumuz yerden karşı tarafa tırmanmamız gerekiyordu aksi taktirde tahminen 5 metrelik bir yerden düşerdik. İlk erkekler tırmanıp rahatlıkla geçti sonradında ise Zeynep derken ZEYNEP! Yere kapaklanmıştı.
Ela ve ben gülme krizine girerken Güneş "gülmeyin" diyip Zeynep e bakıyordu ve ona " Zeynep iyi misin?" Diye bağırıyordu. Her ne kadar gülmeyin dese de o da gülüyor ve kendini gülmemek için zorluyordu. Birkaç dakika sonra erkekler de Zeynep'in düştüğünü görüp gülmeye başladılar aralarından Baran başka yollardan Zeynep'in yanına gitti ve onu kaldırıp Berkantların yanına götürdü. Ben ise geçebileceğimden emin değildim. 2. Dileğim ise Zeynep gibi yere kapaklanmamaktı. İlk Güneş korka korka oradan geçti. Sonra ise Ben. En son ise Ela geçti.
Berkant:
- Bera sigaraları aldın mı?
Bera:
- Evet.
Baran:
- Versene.
Bera:
- Tamam al.
Dedikten sonra her erkeğin elinde bir sigara vardı ve hepsi içiyorlardı. Sonrasında sigaraları bittikçe kutusundan yenilerini alıyorlar ve baştan içiyorlardı. Berkant ise ortalıkta yoktu.
- Berkant nerdesin?
Diye bağırdım ve Berkant bir köşeye oturmuş 3. Ya da 4. Sigarasını içiyordu. Sırf ben kızmayayım diye saklanmış ve sigarasını içerken şimdi ise bana yakalanmış ve korkuyla yerine sinmişti. Ona gıcıklık birşey yapmam lazımdı. Birkaç dakika sonra Baran bana " bir dal ister misin?" diye sormuştu. Genelde hayır derim ama bu sefer evet dedim çünkü Berkan benim de onun gibi bağımlı olacağımı düşünür ve kızar. Bir fırt çektikten sonra bunu Berkant gördü ve Baran'a birden;
- Sen ne yapıyorsun? Niye ona da verdin? Bir daha verirsen seni öldürürüm . Gibi şeyler söylemeye başladı. Bundan hem Baran hem de Güneş korkmuştu . Güneş' in bu korkusu nedendi onu bilemem. Belki de Berkant'ı hiç böyle görmemişti. Orası beni ilgilendirmez. Neyse.
Bera:
- Güneş
Güneş:
- Efendim?
-şundan bir fırt al sana şeyimi açarım.
Güneş:
- Tamam.
Dedi ve Bera'nın sigarasını elinden alıp bir fırt çekti. Sanırsam ben içtiğim için Güneş'inde güveni yerine gelmişti. Berkant Güneş' e de kızmıştı. Demek ki Güneş'i de önemsiyordu ancak Güneş onu takmadı ve sigarayı Bera ya geri verdi. Bera şimdi ne yapacağını bilmez bir vaziyette saydırıyordu ve en sonunda şeyini açtı. Şeyini açmadan tam önce ise bütün kızlar yüzünü görmemek için başka bir yöne çevirdi o yüzden gözlerimiz kanamadı. Zeynep ise bize hayretle sigara içtiğimiz için bakıyordu. Ela da içmek istemişti ama birinden istemediği için içemedi. Sonradında Güneş orada gezerken yangın merdivenin altında bir kutu buldu. Kutunun içinde nerden bakılsa 4,5 tane yavru kedi duruyordu yanlarında ise annesi. Bizi gördüğü için ise annesi kaçmıştı. Şimdi yavrular yıpranmış kedi kulübesinin içinde tektiler. Biri dışarı kaçtığı için Güneş alıp kardeşlerinin yanına koydu. Bizde onları fazla rahatsız etmemek için oradan gittik. Atlayıp zıpladıktan sonra ise oradan çıktık ve okulun yolunu tuttuk. Yolda ayrılıp gittik yani Bera , Cihan ve Baran sağdan, ben Güneş, zeynep, Ela ve Berkant ise soldan okula doğru gidiyorduk.
Güneş:
- kanka Bera'nın şeyini gördün mü?
Berkant:
- Evet, taşları sallandı böyle.
Güneş:
- Iyyy. Tamam sus . Zeynep sen bize düşüşünü anlatır mısın?
Zeynep:
- kanka çok ani oldu. Yani ben düştüğüme inanamadım. Birkaç dakika kendimi toparlamaya çalıştım zaten toparlamasam kalkamazdım.
- Aynen. Zaten orda birkaç dakika hareketsiz kaldın.
Diyip yanıma geldi ve koluma girdi. Sonrasında ise sakince okula girdik . Sınıfta birkaç ezik , Nazlı ve Berra duruyordu. Ben,Zeynep ve Güneş ise sınıftan kantine indik ve yemek alıp yukarıya, sınıfımıza çıktık. Yemekleri de yedikten sonra zil çaldı ve fizik dersine girdik. Sonraki üç ders ise bu maceramızı düşündüm ve günüm böyle geçti. Yarın ise tekrar yapmak dileği ile uykuya daldım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 07, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PİSİKOPATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin