8. BÖLÜM

1.3K 113 0
                                    

Yanındayım 8. Bölüm

"Benimle yemeğe çıkar mısın Kyungsoo?"

Kyungsoo bu beklenmedik soru karşısında hala Baekhyun'a boş boş bakıyordu. Az önce hayatını kurtarmıştı ve şimdiyse ona yemeğe çıkma teklifi ediyordu. Bakehyun elini umutla ona uzatmışken yavaşça elini indirdi ve hayal kırıklığı ile arkasını dönüp yürümeye başladı. Hayal kırıklığıydı şuan hissettiği. Oysa ki teklifini kabul edeceğini düşünmüştü. Yavaş yavaş yürüyerek köşeyi dönmek üzereyken omzundan biri tutarak onu durdurdu.

"Yemek teklifin hala geçerli mi?"

Baekhyun yüzündeki kızarıklığı belli etmemek için başını aşağı indirerek kafasını salladı. Kyungsoo arkadaşının bu kadar utangaç olmasını fazlasıyla komik bulmuştu. Homurtular çıkararak gülmeye başladı. Kyungsoo Baekhyun'un onun güldüğünü duymadığına sonsuz kez şükretti Ve ona el sallayarak yoluna devam etti.

Akşamın gelmesine daha birkaç saat vardı ve ikiside telaş içinde hazırlanmakla meşguldüler. Nedendir bilmiyorlardı fakat içlerindeki o sır gibi sakladıkları hisleri bu yemeğin onlar için özel olmasını gerektiriyordu. Beraberce geçecek güzel saatlere son 2 saat 40 dakika kalmıştı.

Kyungsoo eve adımı attığında onu ellerini bağdaştırmış ve sinsice sırıtan iki kişi bekliyordu. Kyungsoo onlara akşam Baekhyun ile buluşacağını haber verdiği için kendine lanet okudu.

"Ne var ne gördünüz de böyle bakıyorsunuz?" 

"Biz değil ama sen birşey göreceksin bu akşam belli ki"

"Espri anlayışın en az erkek arkadaş zevkin kadar berbat Suho"

"Yerinde olsam beni severdim. Sonuçta seni
oraya gönderen benim" Chen o meldik sesiyle Kyungsoo'u sürükleyerek odasına götürdü ve yatağa oturttu. Dolabın kapağını açarak içini kontrol etmeye başladı. 

"Tck.tck. Senin gibi yakışıklı biri neden hediye paketi gibi giyinir ki?"

Chen dolabı bir yandan karıştıyor bir yandan da söylenip duruyordu. Kyungsoo'nun kıyafetlerini inceledi ve ona en uygun olabilecekleri seçip yatağın üzerine koydu. Chen bu işlerle ilgilenirken Suho Kyungsoo'u banyoya sürüklüyordu.

"Kendimi tacize uğruyormuş gibi hissediyorum Hyung. Yapma kes şunu."

"Seni maynum hemen duşa gir."

Suho Kyungsoo'yu banyoya sürükleyip kapıyı kapattı ve Chen'in yanına döndü. Chen yerde kıyafetlerin arasında yatıyordu. Suho da kendini tutamayıp kendini Chen'in yanın yerlestirdi ve ikisi yalnız kalmamın verdiği sevinçle küçük bir kaçamak yapmaya karar verdiler.

Baekhyun sessiz evine vardığında onu biricik dostu Coco karşıladı. Baekhyun anahtarlarını masaya bırakıp kendini koltuğuna attı ve Coco'nun kucağına yayılmasına izin verdi. Coco onun gerçeklerini bilen tek canlıydı. Insan değildi çünkü Baek'in güveneceği bir insan asla olmamıştı. Kütüphanedeki arkadaşları ve ordaki çocuklar olmasa kesinlikle yalnız ölürdü buna emindi. Bunlara rağmen asla ama asla geçmişini kimseye açmadı. Duvar saatinin gittikçe ilerlediğini farkettiğinde Coco'nun kabına biraz mama bırakıp hazırlanmaya koyuldu. Gizemli Kyungsoo ile buluşmaya son 1 saat. 

Kyungsoo banyodan çıktığında odasına girmesi ve yerinde zıplaması bir olmuştu. Dikkatlerini çekebilmek için yumruklarını kapıya vurdu ve yerde yatan iki "terbiyesiz" hemen kendilerine gelerek Kyungsoo'ya baktılar.

"Siz iğrençler bu işi benim kıyafetlerimin içinde yapmak zorunda mısınız. Ahh... tanrım gidin odanıza"

Kyungsoo sinirli bir şekilde kıyafetlerini kenara çekti ve dolabın içinde son kalan temiz kıyafetleri üzerine geçirdi.

'Kesin berbat görüneceğim'

Baekhyun ve Kyungsoo son hazırlıklarını yapıp evden çıktılar. Baekhyun oldukça gergindi. 2 yıl sonra ilk defa gerçek bir randevuya çıkacaktı ve gerçekten hiçbirseyi berbat etmek istemiyordu. Takside etrafı izlerken derin derin nefes aldı. Sakin olmaya çalıştıkça daha kötü oluyordu.

Kyungsoo evi yakın olduğu için yürümeyi tercih etmişti ve bu kesinlikle günün en iyi kararıydı. Gecenin soğuğu yüzüne çarptıkça daha da sakinleşiyordu. Yarım saat kadar yürüdükten sonra restoranın kapısını açtı. Yoktu. Erken gelmişti. Duvar kenarında sakin bir yer bulup oturdu ve Baekhyun'u beklemeye başladı.

Baekhyun içeri girdiğinde Kyungsoo ona arkası dönük oturuyordu. Sağındaki camdan saçlarını ve kıyafetini düzeltti ardından derin bir nefes alarak karşısına geçti.

"Merhaba, hoşgeldin" hafif ve utangaç bir gülümseme ile selamladı onu.

"Merhaba, üşümüş görünüyorsun" kyungsoo bu sorunun çok saçma olduğunu farkedince alttan yumruklarını sıktı.

'Saçmalamayı kes Kyungsoo'

Baekhyun sıcak bir gülümsemeyle iyi olduğunu söyleyip pizza siparişini vermişti. Pizza ikisi için samimi bir yemekti ve vakit geçirmek için samimi bir ortamdı. Herşey böylece daha kolay olacaktı.

"Yemek için teşekkür ederim. Bir arkadaşımla yemek yemeyeli uzun zaman oldu."

"Baekhyun. Hiç arkadaşın yokmuş gibi davranıyorsun. Ben varım artık"


Baekhyun utangaçça suyunu içerken gülümsedi. Ilk defa bir "arkadası" ona içtenlikle cevap vermişti.

"Arkadaş edinmeyi sevmiyorum. Belki birgün giderler ve beni sonsuza dek bırakırlar diye."

"Kaybetmekten korkuyorsun. Aynı benim gibi." 

Kyungsoo kafasını tabağından kaldırıp hala cevap vermeyen Baekhyun'a baktı. Gözlerinden okunamayan bir duygusu vardı. Ağzındaki lokmasını yuttu.

"Annem ile babamı hiç tanımadım. Hiç arkadaşım hatta sevgilim bile olmadi benim. Kaybetmek ne demek bilmiyorum."

"Hayatta birşeye sahip değilken bile kaybetme duygusu nedir bilirsin. Ailem ölmeden önce de bunu düşünürdüm Baek."

Baekhyun gözleri dolmuş bir biçimde ona baktı. Boğa.zı düğümlenmişti. Geçmişteki anılar kalbine bir bıçak misali saplanıyordu. Bitsin istiyordu ama daha fazlası beynine ve kalbine dolmaya başlamıştı.

"2 yıl önce sevdiğim insan beni sağırım diye istemediğinde kaybetmenin ne demek olduğunu sorguladım. Fakat zaten senin olamayan birşeyi kaybedemezsin, değil mi?"

Kyungsoo bir elini Baekhyun'un masadaki elinin üzerine koydu. Baekhyun gittikçe daha da kötü oluyordu kafasını aşağı eğdi bir süre. Istemiyrodu eski günleri hatırlamak ama 22 yıl boyunca hiç sevilmemişti. İçindeki tek korku buydu zaten. Sevilemeden ölmek.

Kafasını kaldırıp elini Kyungsoo'nun elinden çekmeden önce onu elini sıkıp konuşmaya çalıştı.

"Ben, sadece sevilmek istemiştim Soo. Sevdiğim kadar sevilmek. Zor mu? İmkansız mı? Soo ben, bunu hiç haketmiyor muyum?"


-Juni

YANINDAYIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin