ANEMON Bölüm 1

7 1 0
                                    


10.05.2017

Denizin ferah kokusu, rengi kafamdaki derin düşünceleri alıp götürdü. Artık huzura kavuşmuş gibi hissediyorum. Hafif bir rüzgar esiyor, saçlarım yüzüme savruluyor ki buda hoşuma gitmiyor değil. Ufak bir ürperti geliyor ama aldırmıyorum. Denizin kokusunu içimde hissediyorum. Gözlerimi kapatıp çevreden gelen seslere odakladım. Martılar, sanki sadece benim için ötermişçesine bir ahenk içerisinde.. kahkaha atan çocuk sesleri, çimlerde birbirini kovalayan köpekler, çocuklarını gezdiren çiftler, herşey sanki o kadar güzel, insanlar bir o kadar mutlu, sesler bir o kadar kusursuz ki.

Hayatın bu kadar kusursuz ve güzel olmasını kim istemez ki. Hayatımda bir o kadar uzun mutlu anılarım bir o kadar da acı hatıralarım var ki bu güzel atmosferde bile insanın iç çekmesine sebep oluyor. Gözlerimi hafifçe araladığımda hayatın gerçek yüzüyle karşılaşıyorum. Aslında sesi bir o kadar güzel gelen martıların bir o kadar acı içerisinde olduğunu. Kahkaha atan çocukların bir dakika sonra birbirlerini itip, vurmaların şahit oluyorum. Köpekler tek bir parça ekmek için birbirine saldırması, çocuklarını gezdiren çiftlerin kavga etmesi gibi. Bunca güzel şeyin arkasında yatan gerçeklik bi hayli hayrete düşürüyor beni.

Serap zihninde dolaşan bunca karmaşadan sonra vapur sesiyle kendisine geldi. Eyvah ! saat kaç oldu ! derken saate bakmak için hızla kaldırdığı sol kolunun dirseğini bankın demirine vurdu. Acı içinde mırıldanarak saate baktı. Saat çoktan iki olmuştu. Buçuk'ta emlakçıyla ev bakmaya gidecekti ama o düşüncelere dalıp saatin bu kadar çabuk geçmiş olduğuna inanamadı. Hemen banktan kalkarak acele bir şekilde yola koyuldu. Durağa doğru koşarken birden yağmurun çiselediğini fark etti. Yağmur daha fazla yağmadan emlakçıyla buluşması gerekiyordu. Her zaman işlerinin ters gitmesine alışmış olsa da lanet okumaktan alamıyordu kendisini. Önüne çıkan her kanalizasyon kapağından zıplayarak durağa girmeyi başardı. Kendisini bildi bileli, kanalizasyon kapaklarından korkmuştur. Sanki birden içine düşecekmiş gibi, hissediyor o yüzden beraber yürüdüğü kişileri bile olabildiğince uzak tutuyor. Serap dolmuşun geldiğini görür görmez durağın içerisinde bir iki adım dışarı doğru attı. Yerde cam parçalarını far ketti. Demek mahallenin gençleri geceleri yine dayanamayıp durağın camlarını yerle bir etmişler. Belediye her ay yenisin getirse de gençlik hiç boş durmuyor.

Rüzgar esiyor serap giymiş olduğu parlement mavisi pileli elbisesinin uçmasını engellemek için bir eliyle tutuyor diğer eliyle dolmuşa durması için işaret ediyor. Dolmuşun hiç hızını kesmemesi serabı telaşlandırıyor eğer bu dolmuşa binemezse gerçekten görüşmeye geç kalacaktı. Bir iki adım daha dışarıya doğru atıyor ve üzerine sıçrayan suyla telaşın yerini sinir alıyor. Sırılsıklam olmuş, parlement mavisi elbisesi yerini çamur mavisine bırakarak yok olup gitmişti. Uzun sırma gibi sarı saçları koyu kahveye dönüşmüştü. Serap kızgınlıkla ileride durmuş sürekli kornaya basan dolmuşa doğru yürürken aynı anda bir şeyler mırıldanıyordu.

"zaten bir aksilik olmasa şaşardım. Allahtan hayatımı düzene sokacaktım bu şanssızlık peşimi bırakmadığı sürece ben bir haltı beceremem. Geç kalmama mı üzüleyim yoksa şu geldiğim hale mi. Hem gel ıslat beni bi maymuna çevir hem de utanmadan bu kadar yürüt. Benim gibi salaklar da böyle tıpış tıpış yürür." Derken aynı anda dolmuşa adımını atmak üzereyken dolmuş hareket eder. Ani bir refleksle kendisini içeri atar ve sarsılır.

"ne yaptığınızı zannediyorsunuz! Islattığınız yetmedi birde düşüreyim dediniz sanırım. "diye bağırırken önden gelen ani sesle irkilir.

"sende çabuk binecektin kardeşim burada özel şoförlük yapmıyoruz işinize gelirse" diye bağıran şoför aniden hızlanarak vites arttırır. Neye uğradığını şaşıran serap diyecek bir şey bulamaz. Önünde duran uzun boylu, omzu hafif geniş pek te kalıplı biri olmayan sırtından kendisinden yaşça küçük olduğu anlaşılan çocuğa elindeki parayı uzatmasını istedi. Allahtan yolu çok uzun değildi de bu iğrenç dolmuştan biran önce inecek olmanın verdiği umutla kendisini sıkıyordu.

Serap dolmuştan inmiş neredeyse emlakçıya varmak üzereydi. Dolmuşta emlakçıyı arayıp geç kalacağını söylemiş olmanın verdiği rahatlığıyla biraz yavaşladı, derin bir nefes alarak yoluna devam etti. Emlakçı dükkanı tamda karşısında duruyordu. İçeriye girdi.

"kolay gelsin ben serap biraz önce aramıştım sizi kusura bakmayın biraz geç kaldım " diyerek mahcup bir ifade ile başını hafif öne doğru eğip kaldırarak özür diledi. Emlakçının yüzünde sıcak bir gülümseme görmesi birazda olsa rahatlatmıştı.

"önemli değil isterseniz hemen bakalım istediğiniz eve zaten çok yakın hemen iki arka sokak" diyerek serap hanıma kapıyı gösterdi. Serap adamla sohbet etmeye dalmış olmalı ki kapısının önünde durduğu evi fark etmemişti bile. Emlakçının kapıyı açmasıyla şaşkına dönen serap hafif bir gülümsemeyle içeri girdi. Bahçe'nin etrafı çitlerle kaplı, yemyeşil çimenleri olan, muhtemelen uzun yıllarıdır buraya ait olan anemon çiçekleriyle resmen büyülendi. "Bu evin eski sahibi gerçekten ince ruhlu birisiymiş. Neden taşındılar bir bilginiz var mı ?" diye emlakçıya sordu . "Söylentiye göre tek başına yaşlı bir teyze bu evde oturuyormuş. Ne eşi ne de çocukları hiç kimsesi yokmuş." Diye cevap verem emlakçı aynı zamanda evin kapısına doğru yönelir. Onca yıl burada nasıl tek başına yaşamış ? ne kadar da yazık. Diyerek düşüncelere dalan serap emlakçının sesiyle kendisine gelir.

"serap hanım bahçe bittiyse içeriye geçelim " diyerek gülmeye başlar. Serap hızlı adımlarla içeri girer ver gördüğü manzara karşısında ağzından şu iki kelime istemsiz bir şekilde çıkıverir.

" Bu ev o ev "

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 11, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ANEMONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin