🌿Aşeka 1~Esaretin;Özgür Sarılınışı

219 16 8
                                    

   Ruhu siyaha bulanmış herkese ithafen...❤

"Tutsağız;yüreğimizde türeyip,dilimizin ucunda özgürce birikenleri,sert yutkunuşlarla yüreğimize tekrar savurduğumuz için..."
                                      ~İlknur Parlak

   Güneşin kızıllığı yavaş yavaş gecenin siyahına emanet ediyordu gökyüzünü.Naif ağaç dallarının, rüzgarda hırçınca savruluşuna şahitti gözlerim.Yaklaştığım orman masallardakinden farksızdı.Karası bulaşmıştı gecenin orman yeşiline.Bulutlar buğulu damlalarla süslenmiş,sis bulutları sarmalamıştı ormanın dört yanını.

Toprağın sertliğine eşlik ederek ilerliyordum sık ağaçların arasından.Hızlı olmam gerekiyordu.Fakat kum taneleri aktıkça akıyordu kum saatinden.Hava daha fazla kararmadan unuttuğum telefonumu alıp arkadaşlarımın yanına gitmeliydim piknik yaptığımız alana geldiğimde telefonumu koyduğum yere baktım.Ağacın dibinde yeni yeşermeye başlamış yosunlar vardı.Ağacın kahverengi kısmı sertken;Yosunu bi o kadar yumuşaktı.Siyahlaşmış yüreğimizin beyaz kalmış tek noktası gibiydiler...

Telefonumu görünce gözbebeklerimde sakladığım yıldızlar parlamaya başladı.Telefonumu almak için kolumu ağaç dibine uzattım.Eğildiğim esnada hiç bilmediğim bir el kolumu esir aldı.Her bir tırnağı kan damarlarımı yırtmak istercesine koluma işlemişti.Onun beni ani bir hareketle çekmesiyle eğildiğim yerde doğruldum.Uğultulu rüzgarda savrurdu beni acı geleceğe.

Gecenin karanlığında yüzünü seçmek imkansızdı.Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken tırnaklarının verdiği acıya korku da eşlik etmişti artık.Kurumuş ağaç yaprakları gibi titriyordu iliklerim korkudan.Gökyüzünün görünmez kasvetini yırtmak istercesine bir çığlık koptu çelimsiz dudaklarımdan"İmdaaaatttt..."

Kolumu hızlı bi refleksle çektim.Vücudumu geriye atıp kendimi gecenin karanlığına emanet etmek istediğimde kolumdan daha acımasız bi şekilde tuttu.Bağrışlarımı umursamadan beni ağacın sert gövdesine ittirdi.Ben çırpındıkça sırtımı ağaca defalarca çarptırdı.Her çarptırışınca dökülüyordu gözyaşlarım parmak uçlarıma.Küçük bedenim o ve ağaç gövdesi arasında hızla eziliyordu.Çatırdayan şeyin kemiklerim olduğunu düşünürken ses tam da ayağımın altından gelmişti.Ben olan arbede de telefonumu çoktan unutmuştum.Ağaca ittirdiği esnada telefonum kendi ayaklarım altında paramparça olmuştu.Ve ikinci ses...Son ümit kırıntısı da kalbimdeki sızının çatırtısıyla paramparçaydı artık...

Gözyaşlarım ay ışığında süzülürken çığlıklarım göğü delmişçesine yağmur çiselemeye başladı.Utanç kalbime öyle büyük bi ağırlık yapıyordu ki kafamı kaldıramıyordum."Yapma...Nolur"derken yağmur taneleri gözyaşımdaki katranı temizleyemiyordu.Simsiyahtım...

Sırtımı sertçe çarptırdığı ağaç içimdeki öfkeyi simgelercesine yapraklarını hunharca savurmaya devam ediyordu.Ağaçlar dallarından köprü yapmak istercesine sık ve kalabalıktı.İçimdeki korku karanlığın en dipsiz tonundayken gökyüzü korkumla yarışıyormuşçasına gittikçe koyulaşıyordu.

Karanlık bi gecede,ıssız bir ormanda savunmasız bir genç kız...İşte bu bendim. Çığlıklarını duyuramayan,gözyaşlarını yağmurla gizleyen...Soğuk yağmur damlalarında titreyerek eriyen...Ezel Karayel

Bana bir adım daha yaklaştı.Nefesini hissedebiliyordum artık.Arzu kokan nefesine içki kokusu eşlik ediyordu.Yaklaştıkça çığlıklarım arttı.Sırtımı dayadığım ağaca gömülmek istedim o an.Gömülmek...Kaybolmak istedim.Görünmez olmak istedim.Görmesin...Görmeyeyim istedim...

ÂŞEKA SERİSİ 1:GELECEKTEN GEÇMİŞEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin