SON

16 4 0
                                    

5 mayıs günü. Saat yaklaşık 12.30 ve hava güneşli. Buluşmamıza 2 saat kalmış. Rüzgar şimdiden kokunu getirmeye başladı. Güneş şimdiden senin için gülümsemeye başladı. 1 yıllık uzaktan sevgimizi,sevgi sözcüklerimizi bu gün için toplamışız. Buraya, bu şehre gelmene tam 2 saat. Otobüs firmasıyla bizzat görüştüm. Bir sorun yaşanmazsa en geç 2.30 saat sonra buradaymışsın. Hissediyorum, her saniye dahada yakınsın bana. Görmeden nefesini,kokunu,ses tonunu hissediyorum. Rüzgar bedenin gibi sarıp sarmalıyor tenimi. Tam 2 saat önceden otogarda bekliyorum. Heyecanlıyım, seni göreceğim. Heyecanlıyım, sana kocaman sarılıp kemiklerini kıracağım. Zaman geçmiyor. Bekliyorum. Bir masada portakal suyunu içiyorum, kitap okuyorum, şarkı dinliyorum. Gelmene yarım saat kalıyor, aramıyorsun. Uyuyorsun biliyorum, çabuk yorulursun sen. Portakal suyum bitiyor, kitabım bitiyor, şarkı listem bitiyor;çoğu kişi kavuşuyor. Gelmiyorsun. Beklemeye devam ediyorum. Kitaba tekrar başlıyorum, 2. portakal suyunu içiyor ve şarkı listemi tekrarlıyorum. Gelmiyorsun. 3 saat geçiyor. Seni uyandırmak istemiyorum bu yüzden otobüs firmalarına soruyorum. Trafik var, yol kalabalık diye geçiştiriyorlar beni. Bekliyorum. Vedaları,kavuşmaları izliyorum. Sıkıntıdan pipete işkence ediyorum ama yılmıyorum. Sonunda seni görmek var çünkü. 4 saat geçiyor. Yoksun. Endişelenmeye başlıyorum. Sonunda arıyorum dayanamayıp. 2 çalıyor 3 çalıyor açmıyorsun. İyice endişeleniyorum. Bilirsin sen benim evhamlı yapımı. 5 dakika boyunca arıyorum seni. En sonunda yabancı bir ses otobüsün kaza yaptığını, öldüğünü söylüyor. İnanmıyorum, şaka yapıyorsun biliyorum ama komik değil. Söylüyorum şaka dimi diyorum adam bana sakin olun demeye devam ediyor. İnanmıyorum, şaka olduğu gerçeğini savunuyorum. Verin diyorum telefonu ona verin biliyorum şaka. Telefonu kapatıyorum. Hâlâ inanmıyorum, şakalarınla meşursun sen. Koşuyorum bindiğin firmanın görevlisinin yanına. Bana aynı şeyi söylüyor. Kaza diyor kaza. İnanmıyorum, sinir krizi geçiriyorum. Gözlerimi hastanede açıyorum. Burada kokun var ama yanı başımda yoksun. Serumu çekip koşarak morga gidiyorum. Biliyorum orada elinde güllerle bekliyorsun beni. Giriyorum morga söylüyorum görevliye ismini. Neyim olduğunu soruyor. Bana dediğin gibi herşeyiyim diyorum herşeyiyim. Beni ara yerlerden geçiriyor. Noluyoruz diyorum. Gerçek olmasına ihtimal vermiyorum hâlâ. Beni bir yerin önünde durduruyor. Önümde bir beden var. Beyaz örtüyü kaldırıyor. O hiç dokunamadığım yüzünü görüyorum. Dudağının yanında kurumuş bir kan var. Elimi dudaklarında gezdiriyorum. Ben geldim diyorum ben geldim. İşte tam o sırada anlıyorum kavuşamadığımızı. İşte tam o anda anlıyorum bittiğimi. Tekrar sinir krizi geçiriyorum. Yine beyaz bir odada uyanıyorum. Başımda birisi var. Bana senin artık olmadığını,bunun acı verici olduğunu fakat yaşamıma devam etmem gerektiğini söylüyor. Ayağa kalkıyorum usulca. Pencereye yaklaşıyorum. Herkes derin bir nefes alacağımı düşünüyor. Evet, kokundan derin bir nefes almaya geliyorum sevgilim, bana kollarını aç.

Ruha SarılıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin