Kolundaki saate baktı son defa. Yelkovanın akrebe yetişmiş olduğunu görünce gülümsedi. Ardından Asım'ın fotoğrafını aldı eline ve tüm gücüyle sarıldı.
"Asım," diye mırıldandı yanaklarına düşen yaşları silerken. "Nihayet vakit geldi sevgilim."
Asım'ın hediye ettiği yün hırkasını geçirdi üzerine. Fotoğrafı da mektupların arasına yerleştirdikten sonra koşar adımlarla evden ayrıldı.
Karşısına çıkan taksiye bindi umarsız bir neşeyle. Dudaklarından dökülen kelimeler taksicinin kafa sallamasıyla hayat buldu. "Mezarlığa lütfen." dedi gülerek.
Birkaç dakika sonra taksicinin uyarısıyla gözlerini pencereden çekti. Parayı uzattı sonra teşekkür ederek.
Her bir karışını ezberlediği yolu koştu ayağına batan dikenleri umursamadan. Mermere kazınmış Asım Karasu yazısını gördüğünde gözlerinden birkaç damla yaş aktı toprağa.
"Asım," dedi ve burukça devam etti: "Bu kadar geç kaldığım için beni affet.
Koynunda sakladığı küçük kutunun kapağını açıp toprağa koydu. Özenle yerleştirdiği mektupları çıkardı birer birer. Yazdığı hiçbir kelimeyi atlamadan okudu sevdiğine. Güldü, papatyaların arasındaki boş alanı eşip mektupları gömdü.
Çantasından tabancayı çıkardı ve birkaç saniye boyunca seyretti. Baş hizasına yükseldi elleri ve namluyu kendine çevirdi. O anda mezarlığın sükunetini ezip geçti kurşun sesi.
Kadın öldü. Silah sesiyle ürküp kaçan kuşlar her şeyin normale dönmesiyle yeniden eski yerlerine döndüler. Üç saat sonra mezarlık görevlisi cesedi fark edip polisi aradı. Yarım saat içinde polisler geldi, otopsi için genç kadının bedenini alıp götürdüler mezarlıktan.
Olaydan sekiz saat sonra annesine haber gönderdiler. Biçare anne kızının öldüğüne inanmadı. Altı gün sonra delirdi.
Ve genç kadının cenazesine serçeler dışında kimse gelmedi.
🍂
Leyan'ın kısa hikayesi buraya kadardı. Satırlarımı okumaya değer gördüğünüz için teşekkür ederim güzel insanlar. Sevgiyle kalın, başka öykülerde buluşmak üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Mektuplar
Short StoryYine geldi sonbahar, üstelik eylülün on yedinci gününde, bir akşamüstü yakaladı bizi.