1.Bölüm çakma kaçırılma

86 11 0
                                    

Dolabımdan çıkardığım giysilerimi üzerime geçirip annemin benim için masaya bıraktığı ilaçtarımı çantama yerleştirdim. Çantamı da alıp solona indiğimde annem ve babam kahvaltı yapıyorlardı.Sessizce masaya oturduğumda annem ekmek sepetinden aldığı ekmeyi bana uzattı. Ama babam hiç oralı olmuyordu. Kafasını bile kaldırıp bana bakmamıştı. Umursamamaya çalışarak kahvaltımı ettim.

Evet ne annemin ne de babamın umrundaydım. Yine annem ayda yılda bir kerede olsa benimle ilgileniyordu babamsa sadece beni parasıyla mutlu etmeye çalışıyordu, tabi başaramıyordu.Birde astım hastası olduğum için kendimden nefret ediyordum.

Masadan kalkıp evden ayrıldığımda bile babamın bu günkü halleri beni rahatsız ediyordu.En azından 'Günaydın,nasılsın, hoşca kal.'demesi gerekiyordu. Ben onlara ne yapmıştım ki sadece değer vermiştim. Tek suçum buydu.

Kendimi düşüncelerime öyle kaptırmıştım ki, telefonumun sesini zar zor duyabilmiştim. Arayan Derindi.

"Neredesin ırmak!"

"Okula gelmek üzereyim."
"Kızım çabuk gel! Hatta koşarak gel! Vaz geçtim gelme sakın gelme! Sakın gelme!"

"Ne oluyor?" dediğimde derin bir nefes aldığını duyabilmiştim.

"Sarp burda!"

Gözlerim kocaman açılmış, ne yapacağımı bilemez bir şekilde yürürken dengemi kaybederek yere yapıştım. Derin "iyi misin? " diye sorduğunda sanki görebilecekmiş gibi kafa salladım.

"Sarp burda öyle mi?" diye zorla soluduğumda "evet" diye cevap verdi. Sanra ekleyerek" Irmak sen okula gelme... Irmak kapatmalıyım." diyerek kapattığında, nefes alış verişim artmıştı, nefesimi düzene sokmaya çalışırken ayağa kalkmaya çalıştım fakat yapamadım. Hemen çantamdan çıkardığım fısfısımı kullanmaya çalışırken fısfısım yere düştü. Bende dayanamayarak yere düştüğümde gözlerim benden izinsiz kapanmaya başlamıştı. O sırada yavaş adımlarla bana yaklaşan biri gözüme ilişti. Yanıma gelip başımı dizlerine yerleştirdiğinde gözlerimi kapadım.

Kahve rengi gözlerini gözlerime dikmiş, bir yandan da telefonuyla konuşuyordu. Beni fark ettiğinde telefonundan bir an uzaklaştırdığı bakışlarını bana çevirdi.

"Uyandın ha!"

"Neredeyim ben?" diye sorduğumda tekrar bakışlarını telefonuyla buluşturdu.

"Odamdasın !"

Yattığım koltuktan doğrulup oturur pozisyona geldiğimde ,yüzüne daha net baktım.

"Ne oldu bana?"

"Seni kaçırdım!" diyerek pis pis sırıttı. Korkuyla koltukta ayağa kalkıp çığlık attım.

"İmdaaaat!!!"

"Aptal ne bağırıyorsun!" diyerek bağırmaya başladı.Şimdi bu adam beni kaçırmış mıydı? Evet.Ben kaçırılmıştım,ne aksiyon ama. Hey sakin ol aptal kaçırıldım ben.

"Gidebilir miyim?" diye küçük bir kız edasıyla sorduğumda beni bırakır sandım.

"Aptal mısın sen!" haklıydı tabi ne kadar şirin bir şekildede sorarsam sorayım beni bırakmazdı. Ama tekrar denemekle birşey kaybetmezdim en fazla kaybedeceğim şey canımdı.

"Gidemez miyim?"

"Git bana ne!" dediğinde şaşırmıştım.

"Ama sen beni kaçırmamış mıydın?"

"Hayır!"

"Bak gidiyorum?" derken şaşkınlıkla o'na bakıyordum.

"Kızım bela mısın sen!" derken "yooo?" dedim.

Koltuğa tekrar oturup etrafıma baktım.Burası gelçektende cok sade ve bir o kadarda güzeldi. Ve çokta huzur verici ... Bu güzel manzarayı yani karşımdaki çocuğu izlerken telefonumun melodisini duydum. Telefonu cebimden çıkarıp ekrana baktığımda arayanın Sarp olduğunu fark ettim.

"Lanet olsun!"

"Ne oluyor bir sessiz kalamadın!"

"Sustum. "diyerek elimi ağzıma fermuar yapıyor işaretiyle konuşmayı kestim. Ama cevaplamam gereken bir telefon vardı. Açmalı mıydım? Açmamalı mı?..Eğer açmassam beni buna pişman ederdi. Telefonu açıp kulağıma yerleştirdim.

"Sarp."

"Nerdesin sen!"

"Sana ne?"

"Irmak boğarım seni! Birkere yaptım tekrar yapabilirim." Evet Sarp beni boğmaya çalışmıştı hatta boğmak bir şey değil öldürmeyi bile denedi pislik!

"Pisliksin sen!" Hemde ne pislik.

"Kapıdayım çık dışarı!" Ne kapıda mı? İnanmıyorum.

Koşarak kapıya doğru gittim.Benim ardımdan da o çocuk geliyordu. Hiç düşünmeden kapıyı açtığımda boğazıma yapışması bir oldu.

"Ne işin var Koray'ın evinde!" Ne yani bu çocuğun adı Koray mıydı? Allah'ım ne düşünüyorum ben az sonra öleceğim ama bu koray'ın adını düşünüyorum.

Boğazımı daha çok sıktığında dizimi bacağına geçirdim. Yere düşüp inledikten sonra tekrar üstüme yürüdü ama Koray kılını bile kıpırdatmıyordu.
Elini yumruk yaparak görüş hizama getirdi. Bende olacakları kabullenip gözlerimi kapadım...

Hadi vur artık yoksa sen vurmadan ben astım kırizi geçirip öleceğim. Nerde kaldı bu derken gözlerimi açtım. Sarp yerde kanlar içinde yatıyordu tamam abarttım sadece yerde yatıyordu.Koraysa yatağına oturmuş telefonuyla ilgileniyordu.

"Sen mi yaptın?" diye dayanamayarak sorduğumda tepkisiz kaldı ama uzun sürmedi "Artık git yoksa gelçekten kaçırırım seni." diye tısladı.

"uçtum ben." diyerek kapıya doğru yöneldim.kendimi tutamayarak son kez koray'a doğru yöneldiğimde "Hoşca kal" dedim ama o beni duymazdan gelerek telefonuyla ilgilenmeye devam etti.

# # #
Onca yaşanandan sonra okulun havasını kaldıramazdım. Kendimi mavi kafeye atıp bir kahve söyledim.Tam o sırada gülümseyerek yanıma Kıvanç geldi.

"Naber Irmak." dedi ve kahveme uzandı.Ondan önce davranarak kahvemi aldım.
" kendimi çok garip hissediyorum."

"Ne oldu okula neden gelmedin."

"Kaçırıldım dövülmeyi bekledim ve..."

"Ve?" Onca seyin arasından tek kafasına takılan bu muydu?

"Ve onun umrunda olmadım" diye devam ettim. Tekrar kimin diye sorduğunda "unut gitsin " dedim. Oda tekrar sorarak beni uğraştırmadı. Kıvançla oturup kahvelerimizi içtikten sonra Derin ve Ada yanımıza geldi.

Benim bütün gerginliğimi almışlardı taki Almila ve Koray'ı kol kola görene kadar. Bu Almila kollarını koray'a dolamış,Koraysa hiç oralı olmayarak yürüyordu. Anlaşılan kimseyi umursamıyordu.

"Kimi kesiyorsun sen?" Ada'nın sorduğu soruyu duymamıştım ve koray'ı kesmeye devam ettim. Tam o sırada kıvanç koluma cimcik attı. Çığlığım mavi kafede yankılanırken, ellerimi Kıvanç'ın şekillendirilmiş saçlarına geçirip darma dağın ettim.

"Haketmiştin sen bunu !" dedim ve koltuğuma yaslandım.

"Ne yaptın ya katır tepmişe döndüm!" diyerek saçlarını düzetti.

"Başında hortum çıkmiş direrek kahkaha attı Derin.

"Gülün ya espiri boşa gitmesin." dedi Ada. Hepimiz adaya gülerken Derin'in o irkitici sorusuyla karşılaştım.

"Sarp'ı gördün mü?" Evet gördüm en son Koraydan dayak yiyordu.

"Hayır?" dediğimde tanıdık sesi duydum.

"Ben gördüm en son dayak yiyordu!"

"Evet biraz öyle oldu." dedim.

" Siz ne saklıyorsunuz."

"Hiç?" dedim soru sorarcasına.

Ama Kıvanç Ada ve Derin bana tip tip bakmaya başlamıştı bile...

Hayeller Mavi Gelçekler Siyah Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin