Senin hayalin benim

248 26 5
                                    

İçeriye girdiğimde kim wo bin kulaklığı kulağından çıkardı ve bana doğru yakaşıp.
-"Geri mi döndün."dedi.
Kafamı salladım ve başka bir yere bakarak gözlerimi wo bin'den uzaklaştırdım.Merdivenden koşar adımlar ile ilen lee shin ,endişeli gözlerini benim üzerimde gezdirdi.
-"Geri gelmene sevindim."dedi lee shin.
Arkamdan valizim ile gelen kim hyun joong,durdu ve ortama bir gerginlik getirdi.Bu hissi sırtımda bir yük olarak hissetmiştim.Onun yanında kalmak bana hem acı hemde heyecan veriyordu.Hem yaşıyor hemde bir yandan ölüm ile savaşıyordum.Zordu bu,uzaktan sevmek daha kolaydı.Ona benim varlığım acı verecekti.Başına bir şey gelmesinden korkuyorken ,bir de bu başına gelen şey benim yüzümden geliyorsa daha ne kadar yaşıya bilirdim.
-"Eliz sen odana çık ve dinlen."dedi kim hyun joong.
-"Ben sana yardım edim."dedi lee shin.
-"Bu herifin üstüne neden bu kadar düşüyorsunuz."dedi kim wo bin.
-"Size yük olduysam özür dilerim."dedim.
Lee shin ,kim hyun joongun elindeki valizi aldı ve benim koluma girip odama doğru yürümeye başladı.Durdum ve arkama baktım ,kim hyun joongun gözlerine tekrar baktım.
-"Hadi gidelim."dedi lee shin.
Tekrar dönüp yürümeye devam ettim .Biraz sonra odadaydım ve arkamda lee shin ile boşluğa dalmıştım.Konuşmak zor geliyordu.Dilimden anlasa dediğimde ,anlamıştı.Keşke birde gözlerime bakarak herşeyi anlaya bilseydi.Gözlerimden akan yaşlar çoktan yüzümü sırılsıklam yapmıştı.Neden ağladığımı bildikçe kendimi delirmiş hissediyordum.Bir medyumun dediğine inanıp ,neredeyse ona inanmaktan ölecektim.Dinimizce bu yaptığım o kadar yanlıştı ki ne yapacağımı bilmiyordum.
-"Eliz iyi misin?"dedi lee shin.
Bir an tereddüt ettikten sonra arkama döndüm ve lee shine dolmuş ve taşan gözlerim ile baktım.
-"Bilmiyorum."dedim.
-"Bir şey mi oldu."dedi.
-"Medyumlara inanırmısın?"dedim.
-"Neden."dedi.
-"Peki kadere?"dedim.
-"Inanırım."dedi.
-"Ya o kader senin daha önce yazdığın gibi ilerliyorsa."dedim.
-"Anlamadım."dedi.
-"Kim olduğumu bilmiyorum."dedim.
-"Sen sensin."dedi.
-"Ya sevdiğin kişi ölecekse ne yapardın."dedim.
-"Iyi misin sen?"dedi.
-"Ben iyi değilim."dedim.
-"Iyi olacaksın."dedi.
-"Korkuyorum."dedim.
-"Kim hyun joong degil mi?"dedi.
-"Efendim."dedim
-"O türkiyedeki ile aynı olmayan güneş.Sırf o güneşi görmek için gelmedin mi?"dedi.
-"Nerden anladın."dedim.
-"Uçakta arkanızda oturuyordum ve ister istemez ona söylediğin herşeyi duydum."dedi.
-"Sizi kandırdığım için özür dilerim ."dedim.
-"Sen sadece kendini kandırıyordun.Şimdide öncede,o yüzden en büyük özürü kendine borçlusun."dedi.
-"Ben."dedim ve sözümü kestim.
-"Sen sadece kendini üzüyorsun."dedi.
-"Ben özür dilerim."dedim.
Bir yandan ağlıyor bir yandanda onun söylediği mantıklı sözlere kılıf uydurmaya çalışıyordum fakat bu işte pek iyi değildim.Daha kendime söz geçiremezken ,nasıl bir kaç dil bilen zeki biri ile tartışabilirdim ki.
-"Benden özür dilemene gerek yok.Sadece kendin ol .Kendin gibi davran."dedi ve odadan çıkıp gitti.
Daha burada bir gün kalmıştım ama beni benden daha çok tanıyordu.Aklıma ilk gelen şey eğer bu benim hikayemse lee shin de alp miydi?
Hayır !Hayır!
O kendini tanrı zanneden medyuma inanıpta çevremde bana iyi davranan insanları kendimden uzaklaştıramazdım.Özelliklede kim hyun joongu .Eğer öleceksem bile onun ile bir kaç saat kaldıktan sonra ölebilirdim.O benim son sözüm,sol yanım.Gemiye yön veren rüzgarım ve dalgam.Yaşamama yardım eden oksijenim ve ihtiyacım.Kısacası o benim yaşamak için tek sebebim.Onsuz bir geleceği hiç hayal etmedim.Yatağa oturdum ve valizime baktım.Neden burada olduğumu neden erkek kılığına girdiğimi unutmamalıydım.
************************************
Gözümü hafif araladım ve sabahın güneşine göz kırptım.Dün akşam fazla düşünmeden uyuya kalmıştım.Uçak felan işin görünen kısmı beni erkek olmak yormuştu.Dışarıya çıkmak istemiyordum.Neyle karşılaşacağımı bilmediğim için.Yarı kapalı olan gözlerim ile yataktan kalktım ve odadaki lağoboda elimi yüzümü yıkıyıp dişlerimi fırçaladım.Aynadaki yansımama "güçlü ol"dedikten sonra odadan çıkıp mutfağa indim.
-"Günaydın eliz.Gel bak senin için türk kahvaltısı hazırladım.dün çok yorulmuştun dedi."lee shin.
-"Gerek yoktu bir ramyon ilede idare edebilirdi."dedi kim hyun joong.
-"Bu yüzden mi bizim ile alışverişe gelip bu malzemeleri bize aldırdın."dedi kim woo bin.
-"Teşekkür ederim ."dedim ve yemek masasına oturdum.
-"Bugün bana lazımsın."dedi kim woo bin.
-"Neden."dedim.
-"Şöyle bakınca kızların zevkinden anlıyormuşsun gibi duruyor.Hayatımın anlamıyla buluşucam ve sen bana yardım edeceksin."dedi.
-"Onu çok yorma."dedi lee shin.
-"Bu duruma bağlı."dedi.
-"Sen neden koreye gelmiştin.İş için değil sanırım.O yüzden gidip işlerini halledebilirsin."dedi.
-"Yok çok önemli değil."dedi.
-"Değil mi?Bende güneşleri pek önemsemem."dedi lee shin.
Tabağımdan iki lokma aldıktan sonra çatalımı masaya bıraktım.
-"Ben doydum.Gidip hazırlana bilirmiyim?"dedim.
-"Elbette."dedi lee shin.
-"Güzel giyin."dedi kim woo bin.
-"Tamam ."dedim ve ayağa kaltım.
Tabağımı alıp tezgaha bırakıcaktımki bu bol erkek eşorfmanından dolayı ayağım kumaşa takıldı ve daha tek adım atamadan elimdeki tabak ile yere kapaklandım.Kırılan cam kırıklarının üzerinde ki kesik kesik kanayan elimi gördüğümde aklıma ilk gelen şey her şeyin kendisini tekrarlaması idi.Acısını daha önce çekmişim gibi bu sefer o kadar acıtmamıştı.Kafamda koştur koştur koşturan iyimisin diyen arabanın anahtarını arayan ,bu üç şapşal yüzünden pekte acımı yaşayamıyordum.En yakın zamanda o medyumun yanına uğramalıydım.Birşey bildiği belliydi.

KORELİ SEVGİLİM 2 #wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin