Kulağıma dolan lanet melodiyle gözlerimi açmaya çalıştım. Üçüncü de kapatmayı başardığım telefonumla gerçekten bu işkence sona ermişti yada ben öyle zannediyordum. Her sabah olduğu gibi susmak bilmeyen alarmın verdiği çınlamanın gözümü kapatarak geçmesini bekledim. Bu melodiden gerçekten nefret ediyordum ama bundan başkasında uyanamıyordum.
Kulağımda ki çınlama azalırken yavaş yavaş gözlerimi açmaya çalıştım fakat perdeden sızan güneşle nerdeyse imkansızdı.
Sıradan bir gündü. Her gün bi önceki günün tekrarıydı. Her sabah aynı saatte kalmak, aynu şeyleri yapmak, kurulmuş bi robot gibi. Tek farkı hislerimizin olması. Varsa tabi. Uzun zamandır hissizliğin doruklarını yaşarken, içimde o hissizlikle büyüyen koca karanlığın içinde çırpınmaya çalışırken, robottan hiç bi farkım yoktu. Şimdi farklı mıyım?
Belki. Farklı olmasam bile yanlız değilim artık. Karanlığımda tek başıma çırpınırken varlığıyla güç veren biri var. Bütün umutlarımı kaybetmişken, yaşam kavramının artık benim için anlamını yitirdiği anda karşıma çıkan biri. Tanırının onu karşıma çıkardığı günden beri her düştüğümde ona tutunşum. Her çırpınışımda varlığına sığınışım. Yıllardır beklediğim mucizem olabilir miydi?
Sabah sabah daha gözümü açmamışken bu kadar düşünmek beynimi fazlaca yormuştu. Çarşafı büzüşmüş yatağımın içinde esnerken bi anda ortadan ikiye ayrılabilirdim. Derin bi nefes verip ayaklarımı yataktan sarkıttım ve boş boş etrafa bakmaya başladım. Çekecemin üstündeki telefona ulaşırken bile yorulduğumu hissetmiştim. Saate bakmak için aldığım telefonumun ekranını açtığımda ekrandaki yazıyı görmemle gözlerimin büyümesi, kalbimin yerinden çıkma isteği, vücdumu saran tarifsiz karmakarışık hisler, daha anlatamadığım onca şey bi anda benliğimi sarıvermişti. Yarın büyük gündü...
17 yıllık sıradan hayatımda belkide yaşıyacağım tek farklı hisler yada geçireceğim en mükemmel gün olacaktı. Kalbim buna dayanır mı kaldırabilir miyim bilmiyordum. Aslında kaldırabiliceğim fazla oluşu mı yoksa varlığının bile beni hayata bağladığı insanı görebilicek olmam mı bilemiyordum.
Hemen yataktan fırlayıp elimi yüzümü yıkamak için lavaboya girdim. O sırada aşağıdan annemin kahvaltı için bağırdığını duymuştum ama kahvaltıdan önce giyinmem gerekiyordu. Yoksa yine geç kalıcaktım. Hızlıca lavabodan çıkıp her gün aynı nefretle giydiğim okul formamı tekrar üstüme geçirdim. Siyah düz saçlarımı tararken omzundan akışını karşısında durduğum aynadan izlemeye başladım. Gözlerim saçlarımdan yüzüme kayarken ilk defa kendimi bu kadar detaylı inceledim. Makyajsız güzel olan tenim, düzenle yerleştirilmiş yüz hatlarım, korelilerde az bulunan hafif sivri burun , normale göre biraz daha iri olan koyu kahve gözlerim ve hafif dolgun dudaklarımla gerçekten güzel görünüyordum. Güzel yüzüm dışında orantılı vücudum da daha bi çekici yapıyordu.
Evet güzel yaratılmıştım ama sadece dışım güzeldi. Hayatımın bütün güzellikleri alınmış, hepsi bedenimde toplanmış gibiydi.
Tam dalmışken annemin tekrar bağırmasıyla sıçramıştım. Apar topar çantama bi kaç defter kitap artarak odamdan çıktım. Ne oldukları hakkında hiç bir fikrim yoktu. Yaşamayı zar zor becerirken bide okulla uğraşamazdım. Bitsin yeterdi. Merdivenlerden aşağı inerken masaya göz gezdirdim. Her zamanki gibi annem babam ve kardeşim aynı yerlerine oturmuşlardı. Masadaki şeyler senelerdir olduğı gibi yine aynı yerlerindeydiler. Hayatım daha ne kadar monoton olabilir diye bir kez daha iç geçirdim. Aynı şeyleri yemekten midem bulanmaya başlamıştı artık. Gerçi geç bile kalmıştı.
Hafif bi günaydın diyip masaya bile oturmadan bi kaç bişey atıştırdım. Ağzımdakini yutmadan anneme akşama eve gelmiceğimi söyledim. Annem bildiği için hiç sorgulamadan tamam dedi. Babamın umrunda olmamak umrumda bile değidi. Bugün hiç bişey moralimi bozamazdı. Küçük kardeşime ufacık bi öpücük kondurarak kapıya yöneldim. Ayakkabılarımı bağlarken akşama kadar hiç bi sorun çıkmaması için tekrar dua ettim. Tam kapıdan çıkıcakken annemin Seslenmesiyle tekrar ona döndüm. "Dikkat et." Hafif gülümseyip başımı onaylar anlamında salladım, beni nelerin beklediğinden habersiz şekilde....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RiVa♣
FanfictionBir mucize gerekiyordu~ imkansızı istemek en zoruydu ama bilmiyordu ki imkansız diye birşey yoktu...