Gözlerimi zar zor açtığımda ayak bileğimde hissettiğim sızı kalbimi acıtmştı. Etrafıma baktığımda ne ara buraya geldiğimi bilmediğim arka bahçedeydim. Başım çatlıcak gibi ağrıdığından refleks olarak elime kaşıma götürdüğümde acıyla inledim ve elime bulaşan kırmızı sıvı gözlerimin yuvalarından çıkmasına neden oldu.
Duyduğum başka bi inltiden dolayı sağıma döndüğümde bende daha beter durumda olan hyun jae yi görmeyi beklemiyordum. Onu görmemle kendimi tamamen unutmuş yanına gitmeye çalışmıştım. Ama bileğimdeki lanet olası acı buna izin vermedi. O anda duyduğum melodiyle daha fazla çabalamayı bıraktım.
Cebimden telefonumı çıkarırken bi yandan da etrafıma bakıyordum sanırım okıl bitmiş herkes dağılmıştı. Tanrım kaç saatir böyle yatıyorduk ?? O sürtükler bizi nasıl bu hale getirebilmişlerdi??
Evet arayan annemdi. Hah ne kadar da güzel. Daha fazla beklemden telefonumu açtım ve durumu anlattığım da annem 5 dkk burda olacağını söyleyip telefonu yüzüme kapattı.
Bu sefer ciddi anlamda boku yemiştirk. Sürtüklerin yarım bıraktığı işi onun tamamlıyacağına emindim.
Korkuyla hyun jae ye baktım tekrar. Hayal meyal birşeyler hatırlamaya çalıştım ama beynim daha fazla buna dayanamadı. Derin bir nefes almamla bütün kemiklerimin kırılıcağınu hissettim. Ah bunun intikamını çok kötü alıcaktım.
Bi yanda gözyaşlarımı silerken bi yanda da hyun jae ye sesleniyordum ama beni duymuyordu bu daha çok korkmama sebep olmuştu. Ayağa kalkıp onu kendine getirmeye çalışıcaktım ki duran arabayı görmemle bundan vazgeçtim.Koşar adımlarla yanımza gelen annem bizi gördüğü anda yerinde kalakalmıştı. Annemi bağırarak kendine getirdiğmde ilk önce hyun jae yi almasını söyledim o da dediğim gibi yapıp onu arabaya bindirdikten sonra beni aldı.
Yol boyunca ikimizden de tek kelime çıkmamıştı. Ne dicektim sanki. Bi avuç sürtük bizi bi güzel benzetmişlerdi işte. Ama ben bunu onların yanına bırakmazdım. Şimdi den intikam planları düşünmeye başlamıştım.
Bir kaç saat sonra gözlerimi açtığımda yanımda yatanın hyun jae olduğunu görünce rahatladım. Ama gerçekten berbat görünüyordu. Kafasını komple saran sargı bezi, sol kolunda çok uzun olmayan alçı, yüzünde de bi kaç küçük yarabandı vardı. Kendime baktğımda ise ondan çok farklı olmadığımı anladım. Kaşımda ve dudağımda yarabantları ve sol ayak bileğimde sargı vardı sanırım incinmişti.
Ahhh akıl alır gibi değil. Bunları kesinlikle onlar yapmış olamazdı. Burnuma pis kokular geliyordu ama ilk olarak neler olduğunu hatırlamam gerekti.
Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Lanet olsun ki bugünün sorunsuz geçmesi akşam hyun jayle kalıp sabahta heyecanla oraya gidip hayatımızın en güzel gününü yaşamalıydık. Ama bunlar bizim için çok büyük hayallerdi. Biz mutlu olmayı hak etmiyorduk...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RiVa♣
FanfictionBir mucize gerekiyordu~ imkansızı istemek en zoruydu ama bilmiyordu ki imkansız diye birşey yoktu...