Amca, Dete yanından gidince kanepeye oturdu, hiç kımıldamadan gözlerini yere dikmişti ve aklına geldikçe çenesini kaşıyordu. Bu arada Heidi çevreyi inceliyordu ve burayı beğendiği anlaşılıyordu. Harika görünen doğal güzellikler onu büyülemişti , neşe ve sevinç içinde oradan oraya koşuyordu. Bu sırada keçilerin ahırı gözüne ilişti , merakla yanına yaklaştı ve içeri baktı , boştu. Sonra araştırmaya başladı ve kulubenin; arkasındaki köknar ağacının yanına geldi. Rüzgar esiyordu , bir süre dinlendi ve sonra yeniden büyükbabasının yanına döndü. O hala aynı yerde oturuyordu. Heidi ' nin geldiğini görünce hafif bir şekilde ona seslendi : - Ne yapmak istiyorsun bakayım ? - Kulubenin içini görmek istiyorum dedeciğim. - Gel bakalım! Elbiselerini de getir. - Onları istemiyorum!!! Büyükbaba çocuğa sertçe baktı , ve şöyle dedi : - Zeki bir çocuğa benziyorsun ama aklını kullanmıyorsun. Neden onlara ihtiyacın olmayacak? - Dedeciğim , bende keçiler gibi koşup zıplamak istiyorum. - Ama yine de onlar sana gerekecek , getir de dolaba koyalım. Heidi, torbayı hemen aldı ve ihtiyarı takip etti. Içeri girdiler , burası güzel , geniş bir odaydı ve ve kulubenin tamamı bundan ibaretti. Ortada bir iskemle , köşede büyükbabanın yatağı , diğer köşede üzerine büyük bir çaydanlık asılmış ocak vardı. Büyük bir dolap vardı ve herşey bir ardaydı. En altında gömlekler , çoraplar ve çamaşırlar , ortada tabaklar , fincanlar bardaklar üst üste dizilmişti . Mutfak olaraj kullanılan yerde yarım ekmek , bir parça pişmiş et ve biraz da peynir vardı. Büyükbaba Heidi ' nin eşyalarını dolabın bir köşesine koydu. Bu arada küçük kız birşey arıyormuşcasına etrafına bakındı , sonra merakla sordu : - Ben nerede yatacağım dedeciğim? - Nerede istersen orada yatabilirsin!
Küçük kızın çok hoşuna gitti bu . Uyumak için uygun bir yer aramaya koyuldu. Bu sırada gözüne bir merdiven çarptı , bu büyükbabanın yattığı yerin yanındaydı ve samanlığa çıkıyordu. Heidi koşarak merdivene tırmandı , yerde sapsarı samanlar vardı , yuvarlak bir pencereden aşağıdaki vadi tamamen görünüyordu. Sevinçle aşağı seslendi : - Ben burada yatacağım dedeciğim ! Ne güzel burası böyle... Büyükbabacığım , gelde baksana ! - Ben orasını zaten biliyorum! - Büyükbabacığım! Ben burada yatacağım , bana bir çarşaf verebilirmisiniz?
Ihtiyar sesini çıkarmadı , dolaba gitti ve çamaşırlarını karıştırmaya başladı. Biraz sonra elinde beyaz bir örtü ile geldi, merdivenleri tırmandı ve samanları yatak haline getirmişti. Büyükbabassı konuşmayi sevmezdi , sadece şöyle dedi : - Güzel olmuş ama biraz daha saman koymalısın, altı tahta olduğu için rahat edemezsin!
Örtüyü samanların üzerine serip yanlarını içeri dogru katladilar ve baş tarafını yastık olarak ayarladılar. Heidi sevincinden ne yapacağını bilmiyor ve gözlerinin içi gülüyordu. Büyükbaba da Heidi ' nin sevincini paylaşmaya çalışıyordu. Küçük kızın aklına bir şey gelmis olacak ki , ihtiyara doğru döndü ve yavaşça seslendi : - Peki ben burada yorgansız mı yatacağım?
- Doğru! Ben bunu hiç düşünmemiştim ama ya benim öyle birşeyim yoksa ne olacak?
- Ne yapalim o zaman , bende o zaman üstüme elbiselerimi örterim. - Dur , dur bir dakika! Aklıma geldi.
Sonra aşağı indi ve kendi yatağının üstünde bulunan örtüyü getirdi. Heidi büyükbabasına yardım etti ve onu da yatağın üzerine serdikten sonra hayranlıkla seyretmeye başladı: - Şimdi çok güzel oldu, biran önce gece olsada yatsam keşke!
- Önce yemek yesek nasil olur, ne dersin? Küçük kız acıktığını hissetmeye başlamıştı. BÜtün gün , yola çıkarken yediği bir parça ekmekle duruyurdu. Hemde yorulmuştu. Heidi başını sallayarak acıktığını söyledi. Sonra da hep beraber bu küçük kulubede ne varsa birlikte yemeye karar verdiler. Kız sofranın kurulmasına yardım etmişti. Şöyle, masanın üstünü gözden geçirdi , dolabı açarak iki bardak ve bir kâse aldı , sofraya getirip koydu. Ihtiyar herşeyin tamamlanmış olduğunu gördü : - Şimdi yemek yemeye başlayabiliriz ! ( Elim yoruldu ve daha iki buÇuk sayfam var . O yuzden noktalama isaretlerine dikkat etmeden yazacağım. ))) Masaya oturdular. Ama heidi nin oturdugu uc ayakli iskemle kucuk olduğu için boyu sofraya yetismiyordu. Buna da bir cozum buldular ve diğer iskemleyi getirdiler. Heidi çok hararetleri olduğu için sütü bir dikişte içti. Büyükbaba sordu: - Nasil, sütü beğendin mi? - Harika bir süt! Şimdiye kadar böyle harika bir süt içmemiştim!
Yemek bittiğinde ikiside doymuşlardı , birer bardak çay içtiler sonra küçük kız sofrayı toplarken büyükbaba da sigarasını içiyordu. Bir süre öylece kaldılar. Sonra ihtiyar yerinden kalktı, dışarı çıktı ve keçilerin yanına gitti. Heidi de onu takip etti. Isler bittikten sonra tekrar birlikte oradan çıktılar. Akşam oluyordu, güneş kayalıkların arkasından çekiliyor ve yerini tatlı bir kırmızılığa terk ediyordu. Rüzgar ağaçların tepelerinde ıslık çalarak homurdanıyor , çiçekleri de sallıyordu. Heidi ağaçların altında ordan oraya koşuyor rüzgârın sesuni dinliyordu. Ihtiyar , kulubenin önündeki tahta kanepeye oturmuş sigarasını içiyordu. Bu sırada bir ıslık duyuldu , ihtiyar ve küçük kız sesin geldiği tarafa doğru baktılar. Peter sürüyü önüne katmış getiriyordu, Heidi sevinçle onlara doğru koşmaya başladı, Peter geldi, gülümsedi ve içeri girdi. Keçiler oradan oraya zıplıyordu. Sürüden ayrılan iki keçi ihtiyarın yanına geldi, Heidi bu iki keçiyi pek sevmişti. Büyükbabasını soru yağmuruna tuttu : - Bunlarin ikisi de bizim değil mi ? Burada bizimle kalacaklar mı ? - Sen içeri gir şimdi , bir parça ekmek getir. Sonra da , geceliğini al , ben de keçileri yerlerine götüreyim , hadi iyi uykular! - iyi geceler dedeciğim!
Bir süre öylece kaldı , sonra biran önce öğrenmek istiyormuş gibi sordu : - Büyükbaba ! Bu keçilerin isimleri nedir? - Beyaz renkli olanının Schwanli ! Diğerinin ismi ise Barli. ( Arkadaşlar bu isimleri aklınızda tutun. Gelecek bölümlerde lazım olabilir ;-) )
Heidi iki keçiyede iyi geceler diledi : - iyi geceler Schwanli ! Sana da iyi geceler Barli ! Sonra tahta kanepenin üstüne yattı. RÜZGAR şiddetli esiyordu. Heidi kalkıp içeri girdi , geceliğini aldı, geceliğini giydi , sonra örtüyü açarak içine girdi.
Prenseslerin yattığı kuş tüyü yataklardan birinde olduğunu sanmış gibi uzandı , pencereden dişariya gokyuzune baktı. Yildizlar ateş böcekleri gibi yanıp sönüyorlardı. Çok sürmeden uykuya daldı. Biraz sonra büyükbaba işlerini bitirip kulubeye döndü yatmak icin hazırlandı. Çünkü her sabah erkenden kalkardı. Sonra o da yattı. Rüzgar da şiddetini arttırmıştı , kulubenin her tarafı sallanıyirdu.
Gece yarısı ihtiyar uyandı. Heidi ' yi merak etmişti. Kendi kendine söylendi: - Belki korkar , gidip bir bakayım!
Ihtiyar , yatağından kalktı, merdivenleri tırmandı. Küçük kızın yatağına yaklaştı. Heidi mışıl mışıl uyuyordu. Ihtiyar, Heidi ' ye baktı, sağ kolunu başının altına almış tam bir rahatlıkla ve huzur içinde uyuyordu. Herhalde çok güzel rüyalar görüyor olmalıydi. Sonra parlak ay bulutların arasına girdi, ortalık karardı. Büyükbaba da artık rahatça uyuyabilirdi , küçük kızın uykusunu bölmemek için yavaşça aşağı indi ve yatağına girerek derin bir uykuya daldı....
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Merhaba arkadaşlar, bu hikayeyi de bitirdik. Yani bölüm ü. Umarim beğendiğiniz ve Umarim eğlendiniz. Bir dahaki bölümlerde görüşmek üzere H O Ş Ç A K A L I N C A N L A R I M B Y E ♥♥ ♡ ♡ ★ ☆ ★ ☆