2. Bölüm

256 67 23
                                    

Marllen teyzeyi'de gördükten sonra artık gönül rahatlığı ile şehire gidebilirdim.Orda'da pek tanıdığım yok sadece birkaç arkadaşım var.Çöp konteyrın hemen yanına park ettim arabamı.Hemen poşetleri attım ve o da İstanbul'lu olan arkadaşım Lale'nin yanına gitmek için yola koyuldum. Genellikle her şehire geldiğimde hep yanına gelirdim.Arabamı park edip Lale'nin 2. kattaki evinin kapısına gittim.Zili çaldım ve bir süre bekledim.Kapıyı açan Lale bana pijamalarıyla ve uykulu gözleriyle;
-Hoşgeldin Demo.Lale bana genellikle Demo derdi ve bende ona Luli derdim.
-Hoşbulduk'da yenimi uyandın uykucu.Yinemi sabah uyanmak yerine uykuyu terçih ettin
-Yaa yapmakta ama Demo erken kalkıp napacaksınki?Güzel güzel uyu işte
Ben Lale'nin yanına gelince her defasında uyuyordu.Uyumayı çok seviyordu.Sonuçta bir işi yoktu ve geçimini ailesi sayesinde ilerletiyordu.Okulunaysa bir süre ara verdi.Doktorluk okuyordu ve gerçekten çok zor olduğun söylüyordu.
-Ee nasılsın günün nasıl geçti?
-İyidir işte bende tarladaki otları söktüm, gelip buradaki büyük çöp konteynırına attım da sanada bir uğrim dedim.
-İyi yapmışsın,bende daha uyuyordum sağolsun gelip uyandırdın
Lale'nin bu sözüyle ikimizde güldük.Lale kalkıp bize kahve yaptı.Kahvelerimizi içtikten sonra Lale'ye veda edip eve gitmeye koyuldum.Şehir ile kasaba arası 40 dakikaydı, sıkılmamak açısında yolda giderken müzik dinledim.Ben genellikle Türkçe müzik dinlerdim ama İngilizce'de dinlediğim olurdu.Eve vardığımda hava karanlık olmuştu.Eve geldiğimde karanlık olacağını ve yorulacağımı düşündüğüm için şehirden hazır yemek aldım,hazır yemeklerle pek aram yoktu ama bu halde yemek yapamazdım, çok yorulmuştum.Yemeğimi masaya hazırlayıp yemeğe başlayınca birden telefon çaldı;
-Alo,merhaba kimsiniz?
-Merhaba ben Kaan, müsaitmisiniz?
-Evet müsaitim de birşey sormak içinmi aradınız?
-Aslında birşey değil birçok şey soracağım size.
-Evet dinliyorum sizi,
-Şimdi bana inanmayabilirsiniz ama ben bildiklerimi size anlatacağım.Ben İstanbul'da yaşıyorum,bir gün evime bir mektup geldi.Orda sizin benim ablam olduğunuz yazıyordu.Sizin nerde yaşadığınız,yaşınız,hakkınızda herşey yazıyordu hatta telefon numaranız bile.Bende günlerce düşündüm,çünkü benim annem ve babam ben küçükken ölmüşler,ben yetimhanede büyüdüm.Ben tek kardeş olarak biliniyorum.Bu mektubu alınca bende çok şaşırdım ve inanmadım.Yinede aramak istedim ama şimdi telefonu kapatıp hayatınıza devam edebilirsiniz ama bunu unutmayın ben bu olayın peşini bırakmayacağım.
Telefonda duyduklarım bedenimi bir anda donup kalmasına sebep oldu.Sebebini bilmiyorum ama bir kardeşimin olması benim için çok garip olurdu çünkü hayatım boyunca annesiz babasız yaşadım ve hiç kardeşim yoktu.Bir akşam birisinin telefonda söyledikleri acaba gerçek olsa hayatımı nasıl etkiler diye düşündüm.Telefondaki ses tekrar seslendi adı herhalde Kaan'dı;
-Alo,ordamısınız?
-Sizin dediklerinize kesinlikle inanmadım ve sizde bunların hiçbirine inanmayın.Birisi sizi oyuna getirmiş ve bu konuda burada kapansın.Lütfen beni bir daha aramayı.Telefonu kapattım,ellerim saçlarımda bir süre öyle bekledim ve düşündüm.Neyi düşündüğümüzde bilmiyordum.Bir telefonla nasıl etkilenebilirdim ben?Bu duyduklarımdan sonra zaten iştahımda kalmamıştı.Masadakileri topladım be bir duş almak için banyoya gittim.Zaten bir telefonla kafamı çok yormuştum bu konuyu bir daha düşünmeyecektim,saçmalıktı zaten.Duşumu aldıktan sonra üstümü giyip,okuduğum kitabı elime alıp yatağıma girdim.En sevdiğim yazarın kitabını en az 2 kere okumuşumdur.Kitap okuduktan sonra yeni bir güne başlamak için uykuya daldım.

-Sen benim kardeşimsin.
-Hayır senin kardeşin değilim, biz kardeş değiliz.
-Benim kardeşimsin işte neden inkar ediyorsun.
-Hayır değilim,değilim.
Rüyamda gördüklerimle birlikte ter içinde uyandım,neden bir saçmalığın rüyama girmesine izin vermiştimki ben?İstemsizce gözlerimden yaşlar aktı.Kendimi engelleyemiyordum.Tekrar tekrar düşündüm.Ama hayır bu olamazdı.Yatağımdan kalkıp bir elma alıp terasa çıktım.Gerçekten hava almam gerekiyordu.Bugün kahvaltı yapmadım,zaten içimdende gelmiyordu.Bugün evime 20 dakika uzaklığındaki bahçeye gidip  sebze tohumu  alıp dikecektim.Zaman kaybetmemek açısından hemen yola koyuldum.Arabama binerken yine müzik açıp dinlemeye başladım.Ne kadar düşünmek istemesemde bir türlü aklından çıkmıyordu.Nasıl olabilirdi?Bir türlü aklım almıyordu.Bunları düşünürken  dalmıştım ve arabanın nereye gittiğinin farkına varmadım,hemen arabanın direksiyonunu çevirdim sağ sol yapıp durdum.Gerçekten  çok korkmuştum,gözlerimden akan yaşlara engel olmadım.Çünkü ağlarsam rahatlayacağımı biliyordum ve öylede oldu."Neden"diye bağırdın direksiyona vururken."Neden bunlar benim başıma geliyor, neden diğerleri gibi benimde anne babam yok,neren sığınacağım kimse yok neden?"Gerçekten çok yorulmuştum.Dar güne düştüğümde derdimi anlatacağım kimsem yoktu.Arkadaşlarım vardı tabi ama kendi derdimle onlarıda dertlendirmek istemiyordum.Kendimi topladıktan sonra,bahçeye vardım ve sebzelerin tohumlarını alıp eve vardım.Eve vardığımda ilk duş almak istedim belki bugün dikmezdim tohumları.Duşumu aldıktan sonra kendime yemek yapıp yedim,etrafı toparladıktan sonra biraz dinlenmek açısından uyumak istedim.

Kalktığımda saat 8:20 olmuştu başım çok ağrıyordu,bugün istemsizce çok yorulmuştum belkide çok düşünmüştüm.Bir ağrı kesici alıp tekrar uyumak için yatağıma gittim ve akşam yatmadan önce annemi ve babamı düşündüm onları gerçekten hatırlamıyordum.Hafızamı hep zorluyordum ama hayır aklıma gelmiyordu.Zaten bu küçük kasabaya gelmemde pek hatırlamıyordum sadece hasta olmuştum ve dedemle burada kaldığımızı söyledi.Bende hastanede çok kaldığım için bu evi hatırlamıyorum diye düşünmüştüm hep.Dedeme hatırlamadığını söylemedim üzülmesin diye zaten hastaydı.Artık gözlerim kapanmaya başladı,bende dedemin söylediğine göre annem ve babam bana küçükken alan küçük oyuncak köpeğe iyi geceler deyip uyumaya başladım.

Lütfen okuduktan sonra eleştirin.

Hayatın Umutsuz DeryasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin