Neden bu başlık altında yazdığımı bilmiyorum. Ama hani çocuk eve huzur getiriyor hani mutluluk bereket getiriyor ya nedense ben doğduğum da öyle bir şey olmamış. Yani en azından ben öyle düşünüyorum. Ailede huzursuzluk hat safhaya ulaşmış. Bereketli bir yuva gitmiş iflasa sürüklenen bir yuva gelmiş. Aile içi şiddetli geçimsizlik başlamış. Haliyle bu bize de yansımış. Gittiğimiz okulumuz köye uzak ve haliyle bizlerde yatılı kalıyoruz. Her şeyin devlete ait olduğu yatılı bir okul, aileye ve sevgiye muhtaç onca çocuk.. Okuma isteğim küçükken o kadar fazlaydı ki şu hatıramı anlatmadan geçemeyeceğim. "Okula başlamadan annen bizlere okuma yazmayı öğretmişti. Yaşımdan önce okula gitmek istedim. Babam kayıt için götürdü beni ama almadı müdür yardımcısı. Ney efendim çok küçükmüşüm. Hani okumanın yaşı yoktu. Neden almıyorsunuz ki yani amaç nedir yani. Her neyse beni almayınca okula herkese küstüm çocukluk işte eve gelince annemin bana üstünde okuma yazma öğrettiği ablam ve abime ait olan tüm ilk okuma kitapları makasla atomlarına ayırdım tabi annemde beni çok azarladı ama bu benim kişiliğimdi herkese ve her şeye çabuk küsen ayran gönüllü biriydim. Ama yine de hayata gülümseyen mutlu bir çocukluk geçirdiğime inanıyorum. Çokluğum bir kaç acı ve tatlı hatıralarımdan ibaret. Abim, ablam i ve diğer kardeşlerimle geçirdiğim kısa bir çocukluk..
Sadece diğerlerine nazaran daha çabuk büyümüşüm. Küçük yaşta gurbete çıkmış, babamın isteği üzere başkalarının ağız kokusunu çekmeye mecbur bırakılmış ve aileye muhtaç büyümeye başlamışım.
Sonra alışınca zaten hiç bir şey ve hiç kimse umrunda olmuyor. Oradan hayallerine ulaşmak için bu günlere gelen ben...
-----
