1.BÖLÜM

318 49 53
                                    

#Melis#Sinir bozucu telefon alarmının sesine uyandım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

#Melis#
Sinir bozucu telefon alarmının sesine uyandım. Kapattıktan sonra uyuşuk uyuşuk kalktım. Esnedim ve gerindim. Rutin olarak lavaboya gittim. Dişlerimi fırçaladım ve yüzümü yıkadım. Sırada Seda'yı uyandırma işkencesi var!
Hiç bir zaman işe yaramayacağını bildiğim halde hafifçe dürttüm."Sedaa,Seda kalk geç kalacağız.??" off "SEDAAA!!" Azıcık kıpırdandığını görünce bu sabah çok fazla uğraştırmayacağını sanarak heyecanlanmıştım ki koala gibi yorganına daha da sarılarak uyumaya devam etti. "Benden günah gitti." diye düşünerek yorganı çekmeye çalıştım. Ama malesef sadece çalıştım. Yorganıyla bütün olmuş, yok bırakmıyor. Ama yılmak yok,yola devam!
Ucunda kuş tüyü olan kalemimi aldım ve burnuna dokundurmaya başladım.Önce biraz mızmızlandı.Sonra aniden hiç beklemediğim bir anda atağa geçti ve şeytanileşerek;
-Ne var be?! İnsan uyuyor değil mi şurda?Yeter ya bıktım her gün her gün! Bir rahat uyku yok mu şu yurtta! gibi isyan cümleleri kurduktan sonra bir anda yastığına başını koyup uyumaya devam etti. "O zaman bugün sana bir iyilik yapıp yerinden bile kaldırmadan yüzünü ben yıkayayım canım arkadaşım." diye düşündükten sonra komodinin üzerinden sürahiyi aldım ve yüzüne boşalttım. Çığlık atarak uyandı ve;
- Neden normal bir şekilde uyandırmazsın ki beni? diye saçma bir cümle kurdu.
-Ne?Sabahtan beri ne mücadeleler verdim seni uyandırmak için haberin var mı?! Daha haklıymış gibi söyleneceğine kalk hazırlan.Bu arada siyah hırkanı ver onu giyeceğim bugün.
-Dolaptan al işte kendin. Sanki dolabımı karıştırıp çikolatalarımi aşıran kendi değilmiş gibi davranıyor bir de.
- Peki canım diye sırıttım ve dolaptan çıkardım.
Seda'nın lavaboya gittiği sırada ben de okul kıyafetlerimi giydim ve üstüne hırkayı geçirdim.Aynanın karşısına geçtim ve saçlarımı taradıktan sonra örmeye başladım. O sırada bir hapşurma krizine tutuldum. Arada Seda'nın "çok yaşa"sözlerini duyar gibi oluyordum. Birkaç kere daha hapşurunca Seda başını kapıdan çıkarıp:
-Ölümsüz olmaya mı çalışıyorsun? diye sordu.
-Saçmalamasana kızım.Dün tutturdun dondurma dondurma diye küçük bebeler gibi üstüne bir de su savaşi yaptırdın hasta olduk işte.
-Bunları ben de yaptım canım. Sapasağlam duruyorum karşında. Şimdi kimmiş narin hanım?
-Ya bırak bir-iki hapşurdum alt tarafı.Hemen meraklısın kendine pay çıkarmaya. Narin hanımın sen olduğuna dair kararımı da değiştirmedim.
Seda cevap vermeden hazırlanmaya devam etti. Ben de saçlarıma tokayı tutturduktan sonra masanın üstünden birkaç kitap defter alıp Seda'ya;
-Ben hazırım,diye seslendim.
-Birgün de şu ders programını doğru hazırla ya bugün edebiyat yok bile.
-Peki,dedim ve farkında olmadan cografya kitabını masanın üstüne bıraktım.Seda iç geçirdi ve;
-Hadi inelim kahvaltıya,dedi.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yemek sırasındayken korktuğum başıma geldi ve burnum akmaya başladı. Burnumu çektikçe sanki çok acayip bir şey yapıyormuşum gibi insanlar bana bakmaya başladı.Seda'nın da dönüp baktığını görünce "ne var?" der gibi baktım. Yaklaşıp;
-Ben ikimizin kahvaltısını alırım. Sen git burnunu temizle. Yemekhanede fış fış ses çıkarman biraz garip azcık da iğrenç oluyor. dedi ve sırıttı.
-Sensin iğrenç. Hiçbir yere gitmiyorum. Şikayetçi olan varsa gelsin söylesin.dedim ve ardından burnumu tekrar çektim.
Sıra Seda ve bana geldiğinde kahvaltımızı aldık ve bir masaya geçtik. Burnumu çekmeye devam ederek kahvaltı yaptım. Seda artık alışmış olacak ki umursamamaya başladı.Karnımı doyurduktan sonra
-Yediysen kalkalım hadi. O teyzeye yakalanmadan okula ışınlanmak istiyorum. Bugün de bir kız isteme merasimi yaşansın istemiyorum.
Seda ağzına bir lokma daha aldıktan sonra "gidelim"dedi.
Yurttan çıktık ve dolmuş durağına doğru yola koyulduk. Yine o teyze dolmuş bekliyordu ve keskin şahin gözleriyle beni görmüş olacak ki sırıtmaya başladı.
-Hayırlı sabahlar güzel kızım.
-Hayırlı sabahlar Gülten teyze ,dedim zorla gülümsemeye çalısarak.
-Sen hala bana teyze mi diyorsun bakayım? Kaç kere dedim ben de senin bir annenim diye.
-Eksik olmayın Gülten TEYZECİĞİM
-Güzel olduğun kadar inatçısın da,neyse canım gülü seven dikenine katlanır.
Bugün şansım yaver gitmişti de dolmuş erken gelmişti. Aceleyle
-Biz okula geç kalmayalım Gülten TEYZE,dedim ve kendimi araca attım.
Dolmuş kalabalıktı-her zamanki gibi- Seda'nın da bindiğinden emin olunca akbili bastım ve tutacaklara tutundum.Dolmuş hareket ettikçe yolcular binmeye devam ediyordu. En son dayanamayıp;
-Kaptan! Zaten sıkış-tepiş olmuşuz,tepemize mi binecekler? deyince bana hak veren mırıltılar aracı doldurdu. Şoför ise sadece dikiz aynasından bakmakla yetindi.
O sırada Seda bana iyice yaklaşmıştı. Daha doğrusu yapışmıştı. O bana yaklaştıkça yanındaki genç de yaklaşıyordu. Seda'nın bu durumdan rahatsız olduğu aşikardı. Gözlerimi gence dikip gıcık gıcık baktım ama o oralı bile olmadı.
Az sonra sağ elini-Seda'nın tarafıdaki-tutacaktan indirip diğer eliyle tutundu ve yanlışlık izlenimi vererek Seda'nın bacağına dokundu.Seda çantasını gençten tarafa çekerek bana daha da yaklaştı. Tekrar aynı hareketi yapmaya kalkışıyordu ki izin vermedim.
-Heey!! Sen ne yaptığını sanıyorsun?! Seda geç bu tarafa! diyerek Seda'yı arkama aldım. Oğlanın yakasını bir elimle tutup diğer elimi yumruk yaparak burnuna geçirdim. Burnu kanamaya başladı ve geriye doğru sendeledi. Bu hareketi benden beklememiş olacak ki şaşkınlıkla bakakaldı. Kendine gelmesine fırsat vermeden bir tane daha geçirdim. Ve şoföre seslenip;
-Ağabey aç kapıyı! Aç da şu adi herifi dışarı atayım!
Şoför aniden aracı durdurup bize dönerek soran gözlerle baktı.
-Bu herif sapığın teki! O sırada arkadan bir kız;
-Evet,beni de rahatsız etmişti ama söylemeye cesaret edememiştim.dedi utana sıkıla. Ağabeyi olduğunu düşündüğüm genç, kıza bağırdı;
-Niye bana söylemedin?! Sahipsiz misin sen?!! Herkes haddini bilecek!diyerek sapık adamı yakasından tutup dışarı attı. Hırsla pataklamaya başladı. İttirerek yere düşürdü ve bu kez küfürler eşliğinde tekmelemeye başladı.İyice benzettikten sonra tamamen kine bürünmüş bir suratla araca bindi ve hızla kardeşinin yanına giderek iyi olup olmadığını sordu. O an bir kez daha aile yokluğunun farkına vardım."Sahipsiz misin sen?" demişti ağabeyi. Sahipsiz olunca ne oluyordu ki? Kendimi savunabilmiştim ben.
Hemen bu düşüncelerden kurtulup Seda'ya döndüm.
-İyi misin?
Dolu gözlerle bana baktı. Sonra aniden sarılarak
-İyi ki varsın,sen benim tek ailemsin. diyerek ağlamaya başladı.

İlk bölümümüzün sonuna geldik. Eleştiri ve oylamalarınızı bekliyoruz.😊😊

AçelyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin