1. Kendine Gel Ahu

8 1 0
                                    


Multide Ahu

"Bak Tuğçe orada işte. Sağ elinde sigarası var,sol eli cebinde. Gördün  mü? Ha gördün mü? Nasıl? Salı gününden beri orada. Her okul çıkışı geliyor. "

Tuğçe ye üç gündür okul çıkışı gelen çocuğu gösteriyordum. Her ne kadar Tuğçe bana O çocuktan uzak durmamı O'nu görmezden gelmemi istese de O'nu yok saymak imkansızdı. Gerçekten imkansızdı. O oradaydı.
Buraya bakıyordu. Bilemiyorum. Tuğçe neden öyle dedi.

"Bana bak sen yoksa O'nu daha önce gördün mü? Tanıyor musun O'nu? "

Tuğçe kekelemeye başladı. Anlaşıldı kesin tanıyor. Çünkü ikimiz de yalan söylediğimizde kekeleriz.

Tabiki ben daha ele veriyordum kendimi. Mesela parmaklarımı oynuyordum,saçımı geri atıyordum....vs.

"Y yok canım. Ne ne tanıması saçmalama ya sende . Ne tanıyacağım. Kim O ilk defa görüyorum. Bilmiyorum yani." Yalandan gülümsemeye çalıştı. Ah salak .

"Kim O? Nereden tanıyorsun O'nu?"

Sessiz kalmaya devam etti. Çünkü tanıyordu. Tamam o zaman madem sen bana söylemiyorsun ben gidip öğrenirim.

Çıkışa doğru koşmaya başladığımda arkamdan deliler gibi bağırıyordu.

"Ahu dur. Bekle. Ahu gitme sakın oraya!"

"Neyin var senin! Kendine gel! Kim O ?
Neden gitmemi istemiyorsun. Tuğçe kim O?"

"Ahu bak söyleyemem. Ben anla beni nolur"
"Ne seni anlamak mı? Tuğçe sen delirdin mi benden bi haltlar saklıyorsun. Ama bana söylemiyorsun. Neden?Kim O ? Son kez soruyorum söylemezsen kendim gider öğrenirim"

Tamam sen söyleme bakalım.
Kaldırımda derin bir nefes alıp O'na doğru yürümeye başladım. İçimden bir ses kesinlikle gidip ne olduğunu öğrenmem gerektiğini söylüyordu. Genellikle içimdeki sesi dinlediğimde başıma büyük belalar alırdım muhtemelen yine öyle olacaktı. Ama öğrenmeden de duramazdım.

Karşı kaldırımdan  bana içimi yakacak şekilde derin  bakıyordu. Öyle bir bakıyordu ki,öyle derin bakıyordu ki gözlerinin yeşilini farketmemek elde değildi.
O'na baktım aramızda iki adım vardı. Ne diyecektim O'na? Kimsin diyebilirim galiba. Ya da neden birkaç gündür buradasın?

"Buraya gelmemeliydin."

Bu ses tonu? Neydi bu böyle? Neler oluyor böyle mideme? Kelebek denen yaratıklar mı yapıyor bunu? Ah kendine gel Ahu. Kendine gel.

Arkama bakındım bana mı söylüyor diye. Kimse yoktu Tuğçe hariç. Tuğçe "Seni seviyorum" gibi birşeyler dedi sonra el sallayarak gitti.
Işte şimdi yalnızdık.

"Burada olmamalımıydım?" Ellerimi belime yerleştirerek "Nerede olmalıyım peki?" Dedim.
Meydan okur gibi olmuştu ama olsun.

"Madem geldin artık zamanı geldi." Dedi beni yok sayarak. "Pardon? Neyin zamanı geldi acaba bayım? Hasat falan mı yapılacak?"

"Keşke güzelim. Keşke."
"Bana bakın bana kimse güzelim diyemez. Hem de tanımadığım bir yakışıklı asla!" Ne?
Gözlerim kocaman oldu. Ne dedim ben az önce? Ah birisi bana bunu bir rüya olduğunu söyleyebilir mi?
"Ya yani şey insan demek istemiştim. Dilim sürçtü. Yani normal her insanın dili sürçer dimi?" Batırdın Ahu tebrik ederim kendimi.
Kendime alkış efekti istiyorum.

"Gidelim mi artık?" Dedi gülümseyerek.
"Eee özür dilerim ama siz beni başka biri ile karıştırdınız galiba. Ben gitsem iyi olacak. İyi günler." Al işte iç sesimi dinlememem gerekiyor. Ama olmuyor bu merak izin vermiyor.

Tam arkamı döndüm kolumu tutup "Gerçekten gidebileceğine inanıyor musun Ahu?"

Ahu? İsmimi O'nun ağzından duymak garip gelmişti biraz. Oha dur bir dakika ismimi nereden biliyor? Hızla arkama dönüp kaşlarımı çattım.
"SEN ismimi nereden biliyorsun?"

"Sadece bunu mu merak ediyorsun? Bence daha fazlasını merak etmelisin güzelim. "

"Bana güzelim diyip durmayın lütfen. "

"Kızıyorum artık bin hadi evimize gidelim. Orada konuşuruz. "

"Evimize? Bizim evimiz mi varmış? Ben neden bilmiyorum?"

Derin bir nefes alıp yukarı baktı. Sonra bana bakıp kolumdan tutup arabaya bindirdi.

"Hey! Ne yapıyorsun sen? Ya bırak manyak kaçırıyor musun beni? Soruya bak tabi ki kaçırıyorsun. Ya kime diyorum? Sen görürsün beni bulacaklar Tuğçe gördü bizi. O söyler polise eğer şimdi bırakmassan şikayet ederim seni. Bak hala ya"

Ön koltuğa oturttuktan sonra kemerimi taktı. Ben bağırırken bana baktı. Işte o anda sustum.
Çok yakındık. Baya yakındık ama. Çok garip oldum.
Anladığım kadarıyla O'da öyle hissetmişti. Çünkü dudağıma bakıyordu. Dudağıma?

"Sen benim dudağıma mi bakıyorsun?"
 ●●●●●
BORA

Ah bu kız. Gerçekten bu kadar mükemmel olmayı nasıl başarıyordu?
Bu kadar kusursuz olmayı nasıl başarıyordu?
O kadar zıttık ki birbirimizden.
O temiz, saf, güzel, hatasız.
Bense.... Ben  benim günahlarımın sayısı yoktu. Çok günah işlemiştim. En çokda O'na karşı. Belki yaptıklarımı duysa benden koşarak uzaklaşırdı. Benim nasıl bir cani, kendimi beğenmiş ve pislik olduğumu bilse.....

Ama öğrenmeyecekti. İzin vermem. O'nu öz ailesinden ayırıp yanımda tutmak için başka aileye verdiğimi bilmeyecekti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 28, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KORUYUCUM (BÜYÜK SIR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin