1.Bölüm

56 6 4
                                    

Her yer çok karanlıktı. Işıklar kapalıydı. Burası çok farklı bir yere benziyordu karanlıkta ama benim odamdı emindim. Peki neden ışıklar kapalıydı?

Hızlı adımlarla salona geldim. Annemi ve babamı çağırdım, yoktular. Peki onlar neredeydi? Birden tuhaf sesler işittim. Bu ses... Hayır, bu ses ölen ablamın sesiydi. Beni çağırıyordu. Ablama seslendim ama sanki acı çekiyordu. Çok korkmuştum. Işıklar açılıp kapanmaya başlamıştı. Etrafıma baktım, kimse yoktu. Ablamın sesi kaybolmaya başladı. Ama hala sesler geliyordu. "Rüya, Rüya" gözlerimi kapadım ve yataktan direk doğrularak gözlerimi açtım. Annem yanımdaydı. Yanaklarım ıslanmıştı. Ağlamış olmalıydım. Meğer her şey bir kâbustan ibaretmiş.

"Rüya n'oldu kızım." anneme baktım. Anneme sarıldım ve ağlamaya başladım.

"Ablamın sesi rüyamdaydı, ama kendisi yoktu."

"Merak etme kızım. Sadece bir kâbus." Bana su getirmişti. Gerçekten çok korkmuştum. Ablam öleli tam beş ay olmuştu. Onu hiç unutmamıştım. Tabii unutmak mümkün mü?

Ablamın doğal dalgalı, kumral renginde beline kadar uzanan kıskanılan saçları vardı. Gözleri koyu kahverengi, burnu da çok küçük ve çok tatlıydı. Çok güzel bir kızdı ablam. Bunu ablam olduğu için söylemiyorum, cidden güzeldi.

Ablam hiç erkek arkadaş edinmemişti. Aksine çok çalışkan biriydi. Üniversiteye gidiyordu. Tıppı okurdu. Her zaman tek dileği iyi bir kalp cerrahı olmaktı.

Ablam bir trafik magandası yüzünden ölmüştü. Allah'ın cezası hem sarhoş hem de kırmızı ışıkta son gazla geçmişti. Bunu hatırladıkça gözlerim doluyordu.

Biz üç kardeştik. En büyüğümüz ağabeyimdi. Ondan sonra ölen (benim için ölmemiş) ablam sonra da ben gelirdim. Ağabeyimin  adı Emir' di, ablamın adı da Şule. Ağabeyim siyah saçlı, mavi gözlü ve oldukça yapılıydı. Sadece liseye kadar okumuştu. Sonra okumak istemediği için okulu bırakmıştı.

Annem beni kahvaltıya çağırdı. Banyoya gidip yüzümü yıkayıp, dişlerimi fırçalayıp ve saçımı tarayıp çıkmıştım.

Herkes sofraya benden önce oturmuştu. Babam gözlerini üstüme dikmişti. Kötü birşey yaptığımı zannettim birden.

"Eğer kötüysen bugün okula gitme." annem her şeyi babama anlatmış olmalıydı. Haklıydı tabii. Beni o durumda görünce çok korkmuştu.

"Hasta mısın?" ben daha cevap vermeden ağabeyim sormuştu ters ters bakarak. Başımı iki yana olumsuz şekilde salladım. Ardından babama döndüm.

"İyim ben, bugün okula gidebilirim." babam da başını onaylarmış gibi salladı. Kahvaltımı yaptıktan sonra üstümü giyindim. Siyah eteğimi ve beyaz gömleğimi giydikten sonra odamdan çıktım. Günlerden çarşambaydı. Ağabeyim bugün beni okula bırakabileceğini söylemişti. O da hazırdı. Buz mavisi dar bir kot ve beyaz bir t-shirt giymişti. Nisanın sonlarında olduğumuz için hava sıcaktı.

Siyah spor ayakkabımı, ağabeyim de beyaz spor ayakkabısını giyip çıkmıştık.

AŞK RUHUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin