Aynalardan geçmeyi bir an düşünüyorum daa. Belki olabilir. Hayallere inanınca ve çabalayınca gerçekleşebilir. Fakat olmaz yaa. Aynalardan geçemekk, hııhh daha nelerr! Okuldan gelmiştim. Babam, salona çağırdı. Üstümü değiştirip yanlarına gittim. Kızacakları kesindi. Çok korkuyordum. Acaba şimdi ne yapmıştım? Annem koltukta oturuyordu. Babam da yanında. Bir süre beni süzdüler. Sessiz kaldık. Neyse ki sessizliği babam bozdu.
Babam:Kızım, annenle senin için endişeleniyoruz. Tamam, hayal kurmak güzel bir şey,çok seviyorsun. Ama artık gelecekteki hedeflerini, bu hedeflere ulaşmak için de yolunu çizmen gerek. Böyle devam edersen kafayı üşüteceksin! Kendini düşlere, olanaksız şeylere öyle kaptırmışsın ki yolda kendi kendine konuşuyormuşsun!! Komşularımız hakkımızda konuşurken bunu annen duymuşş...
Ben:Tanrımm! Siz büyükler zaten beni neden anlamazsınız kii! Hayal kurmak benim yaşam felsefem. Anlamıyormusunuz? Bu kirli dünyada benim için en güzel şey hayal kurmak... Gözlerimi kapattığımda acılarıma rağmen mutluluk dünyası canlanıyor benim için. Dünya sayısal şeyler, para ve çalışmaktan ibaret zaten siz büyükler için! Ne anlarsınız halimdenn...
Annem :Lezy artık aklını başına al ve derslerine çalış. Biz senin ailen olarak geleceğini düşünüyoruz sadece! Çocukça hayaller kurmaktan vazgeçmelisin. Çünkü hayallerin gerçekleşmeyecek!!
İşte o duyduğum son söz beni çok incitmişti. İçim çok yanıyordu. Ağlayarak odama çıktım. Onlara acıyordum. Yazık!! Daha düşlemek nedir, nasıl yapılır onu bile bilmiyorlardı. Sadece çalışmak... Onlar için önemli olan şey. Bir gün boyunca odamdan hiç çıkmadım. (tuvalet ve su dışında). O kadar halsiz ve üzgündüm ki. Bi yanım da annem ile babamın haklı olduklarını söylüyordu. Sonuçta aynanın içinden geçmeye benden başka kim inanırdı ki? Sadece bana inansalardı. Biraz da olsa... Artık kendime bir çeki düzen vermeye kararlıydım. Geleceğimi ne olursa olsun düşünmek zorundaydım. Biraz uyumaya çalıştım. Rüyamda çok değişik şeyler görüyordum. Aynalar gördüm. Hem de bir sürü. Ama biri öyle bir ışıldadı ki aynaya bakamıyordum. Aynanın yüzü şeffaf bir jöle kıvamına geldi. Bir an dokunmak istedim. Elimi uzattım. Birden çok garip bir şey oldu. Elim aynaya girdi. Sanki aynanın arkasında başka bir dünya vardı. Sonra da annemin kahvaltıya çağıran sesiyle uyandım. Çok garipti. Rüyaların gerçek olmadığını hepimiz biliriz. Ama gerçekleşmeyeceği hakkında bir şey söyleyemeyiz. "Kim bilir belki de gerçekleşir" diyordu bir ses. İçimden gelen çok küçük bir ses. Yüzümü yıkamaya gittim. Tuvaletin küçük aynasında birden beyaz saçlı, teni buz renginde bir kadın gördüm! O kadar korktum ki oracıkta ölmek istedim. Hemen tuvaletten çıktım. Kapının aralığından baktım gizlice. Kadın bana bakıyordu. Şunları söyledi :
"Korkmana gerek yok. Ben aynalar kraliçesi. Ayrıca seni görebiliyorum. Saklanma. Hayallerinden asla vazgeçme. Ne olursa olsun! Çünkü hayallerin sana asıl yol gösterecek şey. Yarın saat 03.00 'e kadar hazır ol. Aynamın kapısı sana açılacak"
Çok şaşırmıştım. İnanılmazdı. Yarını heyecanla beklemeye koyuldum. Acaba nasıl bir yerdi aynanın içi? Bu dünyadan daha karanlık olamazdı herhalde. Belki de öyleydi...
Valizimi hazırlamaya başladım. Küçücük, kolay taşınabilen bir valizi alıp okuma kitaplarımı ve gerekli kıyafetlerimi valizimin içine özenle yerleştirdim. Sonunda büyük gün gelmişti. Sırada saat 03.00 'ü beklemek vardı. Salona bir çita hızında koşup (!) duvardaki eskimiş saate baktım. Saat daha 12.00'dı. Tek çaree beklemeekk
!! Aaaaa neredeyse unutacaktım. Annemle babam beni çok merak ederdi. Onlara not yazmalıydım. Yazdım da! Şöyle:Sevgili anneciğim ve babacığım,
Sizler benim en değerlilerimsiniz. Sizleri çok seviyorum. Belki yıllarca geri dönemeyebilirim. Bir geziye çıkıyorum. Ama şunu unutmayın ki sizleri asla unutmayacağım. Sakın şimdi endişelenip ağlayım demeyin! Kızınız sizin ağlamanızı istemez öyle değil mi?Biricik kızınız Lezy...
Onları çok özleyecektim. Fakat düşlerimin peşinden gitmek zorundaydım. İçim çok acıyordu... Saat 03.59 olmuşş!! Koşarak (valizimi tabiki de unutmadım) ayakkabılığın oradaki boy aynasına gittim. Bekledim. Sadece bir dakika. Birden ayna ışık saçmaya başladı. Evet, yine aynı ışık. Sonraaa yine aynı jöle kıvamı. Elimi, aynanın yavaşça içine soktum. Önce elimi, sonra da tamamen girdim. Bembeyaz bir odanın içindeydim. Biri kırmızı diğeri yeşil olmak üzere iki düğme belirdi kapının önünde. Birinde, "DÜŞLE SADECE", diğerinde ise "ÇALIŞ SADECE" cümleleri yazıyordu. İçimden düşlemek, aklımdan ise çalışmak geçti birden. Öğretmenimiz kalbimizin sesini dinlememiz gerektiğini söylemişti. Öyle yaptım. Kalbimin sesini dinleyip yeşil düğmeye bastım. Bir kapı açıldı. Ama çok küçüktü. Bir fare oradan ancak geçebilirdi. Terlemeye başlıyordum. Ne yapacağımı bilemeden diğer düğmeye de bastım. Bastıktan bir saniye sonra da çok pişman oldum. Duygularımı kontrol edemiyordum galiba. Boynum, alnım ter doluydu. Hissedebiliyordum. Kalbimin atışları hızlanıyordu. Aklımı kullanıp düşünmem lazımdı. Sırtımı duvara yaslayarak yere oturdum. Düşün,düşün ve düşünn...
Tabiii yaa. Düşlemekti çözüm. Tek yapmam gereken buydu. Düğmenin üstünde de yazdığı gibi "DÜŞLE SADECE". Hayal kurmak bütün sorunları giderirdi. Gözlerimi kapattım. Düşlemeye başladım. Kapının büyümesini çok istiyordum. Büyük bir kapı düşledim önce. Sonra kapının arkasındaki diyarı.AYNALAR DİYARI'nı... Gözlerimi açtığımda inanamadım. Kapı büyümüştü. Kapıdan yavaşça içeriye girdim. Burası muhteşemdii!! Ağaçlarda sanırsam şeker, kitap, oyuncak yetişiyordu.Çiçeklerin içerisinde küçük, canlı, ince sesli yaratıklar yetişiyordu. Çok güzeldi burası. Her canlıyı görmek mümkündü. Her yerde yeşillikler vardı. Ağaçlar, çiçekler, hatta şirinler adındaki filmde çıkan şirinlerin renkli mantar evleriyle doluydu bu değişik orman. Hissettiklerim:heyecan, mutluluk, şaşkınlık (açıkçası şuan bütün duyguları yaşıyorum. Hissettiklerim belirsiz yanii) Bir yanım da ailemden ayrıldığım için çok üzgündü. Şaşkındım. Galiba bir hayal ya da rüyamın içerisindeydim şuan.) Bu yaşadıklarımın hepsi olanaksızdı. Burası dünyaya hiç benzemiyordu kii...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBUR SAMAN İÇİNDE
FantasíaDünya, rüyalardaki kadar güzel miydi? Yoksa sadece ıslak, taze bir hayal mi? Ya rüyalar, onlar da gerçekleşebilir miydi? Sonunda hayal kırıklığı olduğunu bildiğim ama yüzümde buruk,çocuksu ve küçük bir tebessüme yol açan düşlerim vardı. Gerçekleşm...