1.Bölüm

94 5 5
                                    

Bugün muhteşem ötesi bir gündü. Okulun son günüydü ve nihayetinde evime dönmüştüm. Notlarımın yüksek olmasının verdiği şerefle dans ederek odama çıktım. Son ses hopörlörümden en sevdiğim müziği açtım. Nakaratı mükemmeldi ve hiç bıkmadan dinliyordum. Şarkıyı söylemeye, kendi kendime etrafımda dönmeye ve bu yaz yapılacaklar listemi hazırlamaya koyulurken, annem odaya aniden giriş yapınca, yaptığım şeyin farkına varıp kendime çekil düzen verdim. O kapı boşuna icat edilmemişti anne ya. ''Tatlım sana kötü bir haberim var. Ama eminim ki alışıcaksındır inan bana'' Birden aklıma gelebilecek tüm kötü olanakları düşündüm. Ne kadar kötü olabilirdi ki? Ben ağzımı açmadan annem sözüne devam etti. ''Babanın işi nedeniyle başka bir şehre taşınacağız'' Histerik bir kahkaha attım ve kaşlarımı çattım. B-buda ne demek? Başka bir şehir, başka arkadaşlar, garip komşular yo hayır  bu imkansız. ''A-ama anne ben babam işinden memnun sanıyordum?'' Anne yanıma gelip yanıma oturdu. ''Elsa baban burada ki işinden pek memnun olamadı hayatım. Şirket ile anlaşamadılar. Baban Manhattan'ın daha uygun olacağına karar verdi. Hem değişiklik iyi olmaz mı? hem Jason'u unutmak için'' Onun ismini duymamla gene gözlerimi devirdim. ''Anne seni anlıyorum ama ben buradaki okulum ve arkadaşlarımla çok mutluyum. Birde şu Jason'un ismini bir daha anmazsan sevinirim'' Annem derin bir iç çekti. ''Senin için endişeleniyorum. Bir daha sarsılmanı istemiyorum, düşünsene her şeye sıfırdan başlayacaksın'' Annem yanağıma öpücük bırakıp odayı terketmeden ''Seni seviyorum tatlım düşün sadece'' Annem kapımı kapatınca, oturduğum yatağımda bacaklarımı kendime sıkı sıkı çekip yattım. Gözümden akan yaşlara hakim olmaya çalıştım. Onu unutmaya çalıştıkça sürekli aklıma geliyordu. Jason beni aldatmıştı. Tanrım bunu unutamıyordum. Gururum o kadar kırılmıştı ki. Bana barışmak için abuk subuk attığı mesajlarına bile geri dönmemiştim. Sonra telefonuma ondan mesaj gelmişti. İki ay içerisinde başka bir kızla çıkmaya başlamıştı. Ayriyetten bana o kızla fotoğrafını atmıştı. O mutluydu ve ben hala ne saçmalıyorum lanet olsun. Annemin dediklerini düşünmeye başladım. Yeni insanlarla tanışmak. Bu benim için çok zordu. Ben evde takıla takıla asosyal bir canavara dönüşmüştüm. Utangaçtım ve insanlarla kolay iletişime geçemiyordum. Ama biraz değiştim gibi. Şuana kadar hiç bir erkeğe yüz vermedim. Yalan. Çok arkadaşımda yoktu zaten. Buda yalan. Sessiz, kendi halinde yaşayan bir kızdım ben. Bu Doğru. Bilgisayarımla haşır neşirdim, genelde kızdan çok erkeklerle arkadaşlık ettim, çünkü kız arkadaşlarım benim oynadığım oyunlara pek ilgi göstermiyordu ve hadi ama? çok sıkıcıydı. Normal kızların yaptıklarının tersini yapıyordum. Çünkü erkeklerle takılmaktan böyle bir ruh haline bürünmüştüm. Pişman felanda değildim. Eğleniyordum ya. Kızlar en ufak bir şeyde ay tırnağım kırıldı. Ay şuram kırıştı, of makyajım bozuldu. Tanrım ciddimisin sen? sen kız değil misin Elsa? diyorsunuzdur. Ama canlarım ben o kadarda değilim ya. En yakın arkadaşımı aramaya ve onu bu durumdan haberdar etmeye karar verdim. Onu çok seviyordum, en azından zor anlarımda yanımda olmuştu. Numarayı çevirdim. ''Ash! nasılsın?'' Onun o mutlu sesini duyduğumda o hüzünlü halime geri dönüyordum ki kendimi tutmayı başardım. ''Els! Tanrım aramana çok sevindim. Bugün okul çıkışı çok manyak şeyler oldu, yani sen gittikten sonra kulaklarına inanamayacaksın! ve sen ağladın mı?'' Birden gözlerimi sildim ve o beni hissetmişti. Üç yıllık canım arkadaşım. ''Şey, yok be ne ağlaması, ben aslında sana önemli bir şey söyleyecektim'' Ashley'in kalp atışlarını hissedebiliyordum. ''Elsa seni beceriksiz yalancı, beni korkutuyorsun. Sesin neşeli gelmiyor ve bu hoşuma gitmedi'' Bunu nasıl söyleyeceğimi düşündüm. O benim sevdiğim tek kız arkadaşımdı. Onunla tanışmış olmak bile benim için çok özeldi. Onunla geçirdiğim bütün güzel anılar, güzel maceralar birden gözümün önüne gelince dahada kötü hissettim. Burnumu çektim ve boğazımı temizledim, devam ettim. ''Biz Manhattan'a taşınıyoruz. Babamın şirket meselesi yüzünden...'' Bir dakika boyunca telefonda büyük bir sessizlik ve gerilim gibi geçmeyen dakikalara. Ashley'in garip nefes alış verişlerini duyabiliyordum. ''Yani sen temelli gidiyor musun?'' Dişlerimi birbirine bastırdım. ''Sanırım, yani evet?'' Ashley birden telefonu kapattı. Tanrım üzülmüştü kahretsin.  Birden ondan mesaj gelince gözlerim büyüdü. 'Hemen oraya geliyorum seni kaltak' yüzümdeki üzüntünün yerini kocaman bir gülümseme aldı. Bu kızı gerçekten seviyordum.

AMETİSTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin