Garip bir günün ardından dün olanları düşünüyordum. Ben orada... onun karşısında kıpkırmızı kesilmiştim. B-bu çok utanç vericiydi. Küçük bir kasabaydı ve adam yan komşum çıkıvermişti. Ne bekliyordum ki aman, hepsi manyak bunların ya. Masama uzanıp leptopumu kucağıma aldım. Yatağımda kestirmek en zevk aldığım şeylerden biriydi. Özellikle yanınızda bir paket çikolata bulunduruyorsanız, şekerleme yapmanız bir üst safhaya ulaşırdı. Sonra birden Ashley'i görüntülü aramaya karar verdim. Onu gene özlemiştim... Ashley'e görüntü çağrısı attım, anında çevrimiçi oldu, canım benim ya. Birden o çoşkulu ve sabırsız sesiyle beni soru yağmuruna esir almıştı. "Els! nasılsın? alışabildin mi oraya? yakışıklı çocuklar var mı? anlatsana kızım!" Gülmeme engel olamadım. ''Kızım ben daha geleli bir gün oldu yavaş sor. Yeni eve zor tabi ayak uydurmak ama yavaştan alışmaya çalışıyorum ve yan evde oturan bir taş varlığıda göz önünde tutarsak ben harikayım!'' Ashley'in gözü büyüdü. Romantik bir ıstık çalıp göz kırptı. "Y-yoksa Elsa Watson'ın yeni aşkımı?" Gözlerimi devirdim. Elimle saçlarımı kırıştırdım. ''Adı Deacon Dark. Bizim yaşıtımızda, çocuk çok karizmatik ama fazlasıyla ukala bir öküz'' diye homurdandım. Ashley 'Numaracı bakışı yolladı' "Sinsi seni, sende az değilsin. Bu arada Jason benim evimi bastı dün gece. Sana söyleyemedim, sürekli seni sordu ve sanırsam sevgilisi o gece ki olaydan sonra kıçına tekmeyi fena basmış'' Histerik bir kahkaha attım. Zafer edasıyla ellerimi birleştirip enseme koyup. ''Ah... çok üzüldüm sonra ne oldu?'' Ashley tam gaz devam etti. ''Seni sordu ve ağzı aşırı derecede alkol kokuyordu. Bende sizin taşındığınızı ve seni bir daha asla göremeyeceğini söyledim. Kız gibi ağlayarak gitti dostum, görmeliydin'' Yapacak bir şey yoktu. O düşünmeden, benim duygularımı önemsemeden başkasına koşmuştu. Pişmanlığında boğulsun yinede umurumda olmazdı. Ben iki ayımı onun yüzünden mahfetmiştim. Depresyondan çıkmama ise Ashley yardım etmişti. Ona bunun için minettardım. ''Bugün pek bir planım yok aslında ama en yakın Avm'ye gidip alışveriş yapacağım, tek başıma'' Son cümlemi sessizce söylemiştim. Gerçekten yanlızdım. Ashley sıkılarak derin bir nefes verdi. ''Babamı ikna edebilirsem bir süre sizin yanınızda kalmak istiyorum. Cidden sensiz olmuyor ya'' Kocaman gülümsememle ona öpücük yolladım. ''Bende seni seviyorum ve bu harika olur! en azından yarım kalan çılgınlığımıza burada devam edebiliriz'' dedim bir solukta. Genelde konuşurken çok heycanlı ve aşırı hızlı konuşurdum. Ashley bunu hep dile getirirdi ama artık oda alışmıştı. ''Bende Else! neyse şimdi gitmeliyim. Üvey annemin zımbırtılarını almalıyım, sonra görüşürüz'' Vedalaştıktan sonra leptopumu masanın üzerine geri koydum. Son çikolata tanesini de mideme yolcu ettikten sonra yerimden kalkıp pencereye doğru yürüdüm. Birden karşılaştığım manzara ile geriye sıçradım, Deacon Dark camdaydı. Tanrım üstünü değiştiriyordu. Kasları bu yaşta ki bir erkeğe göre aşırı gelişmişti. Sapık gibi izlemeyi kesmelisin Elsa. İç sesime katılıyorum. Ama benim kadar güçlü olamazdı. Yani genelde cılız görünsem de gerçekten bir kıza göre fazla kuvvetliydim. Ben kimim ki kendimi onunla kıyaslıyordum. O bir erkek sen ise bir kızsın. Gözlerimi devirdim. Kapı çalınca anneme ''Ben bakarım'' diye seslendim ve aynaya son bir kez baktıktan sonra kapıyı açtım. Karşımda omuzlarına kadar uzanan esmer saçlı, mavi gözlü bir kız duruyordu. Bana anime karakterlerini anımsatmıştı. Fazla sevimliydi. Ellerini önünde birleştirdi ve gülümseyerek konuşmaya başladı. ''Şey merhaba! Ben Annie Dark. Yan komşunuz, Dün taşındığınızı abimden öğrendim. Abim bizim yaşımızda bir kız yan eve taşınmış diyince de hemen koştum geldim'' Çok samimi bir dille konuşunca yüzüm ister istemez gülümsemişti. ''Biliyorum biraz ani geldim ama, sadece arkadaş olmaya çalışıyorum, içeri gelebilir miyim?'' Kendimi aptal gibi hissettim. Kızı içeri davet bile etmemiştim. Kafamla onayladım ve ona odamı gösterdim. ''Vay canına odan çok güzelmiş Elsa. Ama anlamıyorum burası biraz eski bir kasabadır. Siz niye burayı tercih ettiniz ki?'' Ellerimle oynamaya başladım. ''Babamın burada çok iyi bir işi oldu. O nedenle taşınmak zorunda kaldık. Dün yani'' Gözleri parlıyordu ve çok pozitifti. Çabucak kanım kaynamıştı. O çok tatlı bir kızdı. Aklımda ise tek bir soru vardı, Abisi beni nasıl tanıtmıştı ona kim bilir... ''Burada başka arkadaşların var mı?'' diye soru yönelttim. Çevrem genişleyebilirdi. En azından bütün yazımı boş boş oturarak geçirmezdim. ''Ah var tabi ama çok görüşmüyorum. Aram açıldı, şimdi ise bir evde üç erkek kardeşimle didişerek yaşıyorum'' Şaşırarak tek kaşımı havaya kaldırdım. Üç tane 'Deacon' Aman tanrım devam ettim söze "Vay canına, bende dün onlardan bir tanesiyle didiştim. Senin için bu epey yorucu olmalı'' Kahkaha attı. ''Sen Deacon ile tanışmışsın o çok şeydir, kendini beğenmiş bir odun ama özünde iyi bir çocuktur'' Ah ne demezsin canım. Kısa bir süre sonra annemle Annie'yi tanıştırdım. İkinci günden arkadaş edindiğim için çok sevinmişti. ''Bu akşam lunaparka gidelim mi? hem diğer kardeşlerimle de tanışırsın eğlenceli olur'' Değişikliğin iyi geleceğini düşünerekten bu fikri geri çevirmeden direk onayladım. ''Saat sekiz'de kapıda buluşalım'' Annie' yi geçirdikten sonra hızla koşarak odama çıktım. Sırıtarak kendi kendime gülmeye başladım. Çılgın popo dansımdan sonra gardolobumdan mavi kot şort çıkardım. Üstümede askılık ve şortumla uyumlu kot ceketimi giydim. Saçlarımı sıkı at kuyruğu yaptım. Ashley'in verdiği şu dolgun gösteren ruju sürdüm ve sırıttım. Neyin havasıydı bu üstümdeki? Deacon'a güzelliğimle hava mı atcaktım. Sahi benim neyime bakcaktı ki o? Ah nediyorum o kaba biri. Annem beni yanına çağırdı ve gözleri yuvalarından fırladı. ''Elsa, bebeğim... çok güzel görünüyorsun'' Annem bana göz kırptı. ''Şu markette karşılaştığın çocuk demek yanımızda oturuyor ha?'' Gözlerimi devirdim ''Anne hiç başlama istersen'' Annem bu duruma iyice bozulmuştu. ''Elsa senle de bir şey konuşulmuyor kızım. Arada anne kız dedikodu yapmalıyız'' Annemin yanağından makas aldım ''Yaparız anne, bu arada babama da selam söyle seni seviyorum''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMETİST
FantasyGittikçe Ametist kristalinin içinde bulundurduğu gücü hissediyordum. Tanrım hayatımı riske atmıştım. Markette karşılaştığım Deacon Dark isimli ukala serseri ve garip olaylara şahit olan ben, bu işten nasıl kurtulacağımı merak ederken bütün bu olanla...