Kimsesiz Günlük - Bölüm 2

10 0 0
                                    


Midemdeki guruldama sesi ile alarm veriyordu açlık hissi. en son ne zaman yemek yedin diye soruyordu, irtifa kayb ederken kanşekerim. çok yükleniyordum vucuduma nikotin ile başlayan gün ve yüksek promil alkol ile son bulan gece. beynim en kısa sürede infilak edecekti bu gidişle. bu günleri atlatmalıyım dedim içten içe ve ölü adamlar atarak lavaboya ilerledim aynadan kendime bakınca her şey çok belirgindi, akşam kaldırımlarda dolaşırken insanların neden suratıma avvel avel baktıktan sonra birer adım daha uzaktan hareket ettiğini anlamıştım. Bir uyuşturucu bağımlısından daha kötüydü göz altlarım o kadar alt'taydıki güneş işıklarının ulaşamadığı mariana çukurunun en dibi kadar siyahtı. aylardır kesilmemiş saçım ve sakalım medeniyetten uzak bir mağara adamının illüstrasyonu edası katmıştı bana. Her gün en az 1,5 litre içtiğim bira ise benden önce hareket eden bir balkon yaratmıştı önümde. bunlar sadece bedensel problemlerdi. ruhanii boyutunun ipini kaçırmıştım zaten. avucumun içine doldurduğum temiz suyu pislik içinde boğulan ruhumun kalıbına çarparken sakallarımdan akmaya başlamıştı çamura dönen su. aynı işlemi küçüklüğümden beri 3 defa yapıyordum neden 2 değilde 3 ? neden 4 değilde 3 ? bozmadım geleneği. kuruladıktan sonra indim merdivenlerden indim, dibe doğru, zemine vardığımda dışarı çıkıp ne kadarda tiksinç güzel bir gün dedim içten içe. insanlar arabaları ile sağır ediyordu yayaları. karınca gibi ait oldukları düzende bir yerlere gidiyorlardı. benim gidecek bir yerim yoktu yemekhaneden başka çünkü ben bir düzene ait değildim. düzen benim için düzensilikti her şeyin yerli yerinde olması problemdi. başkalarının yarattığı sistemde benim yeri yoktu belkide bu yüzden aykırı bir siyasi tavır içindeydim komünist olmak bunu gerektiriyordu. aslında komünizmde daha büyük bir sistem vardı şimdikinden daha katı ama daha şefkatli illa bir sistem olacaksa bu komünizm olmalıydı. sol elimde yer alan küçük ''kızıl yıldız'' dövmesine baktım ve tebessüm ettim.

-bir umut var...

diğer bloka girip merdivenleri saya saya çıkıyordum sabah egzersizmdi bu benim birazda takıntım. 1. kat ile 2. kat arasında 17 basamak vardı ahşap ve dönen basamaklar. 2. kat ile 3. kat arasında ise 16 basamak, ahşap ve dönen basamaklar. yoğun sigara ve hareketsiz yaşam zayıflatmıştı ciğerimi nefes nefese kalmıştım. mutfak kapısını açtığımda karşımda ''Filiz abla'' vardı. bu sıralar muhhabbet etttiğim tek insan. hatta tek arkadaşım. yaşam enerjisi hep %100 dü mimikleri sadece gülmek için yaratılmıştı. hayret ediyordum onu her görüşümde ve nasıl sorusunu soruyordum kendime: -nasıl hep gülüyor?. neden sadece ben ağlıyorum diyordum hep konuşan iç sesim bu soruda susuyordu sadece. Bunlar kafamdayken gelen ses dağıttı toz dumanını.

-Günaydın, Enes bey :)

+Günaydın, Filiz abla.

-Bana baksana bir.

+Buyur abla, ne oldu?

-Gece yine mi içtin sen? kendine çeki düzen verecem kıracam o kafanı en sonda.

+Peki abla, bırakıcam...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 09, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kimsesiz Günlük.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin