Erayla oturup çekirdeği yarıladığımızda ona herşeyi anlatmıştım, yani anneannemin bu günki tuhaf tavırlarını.
"ah! Eray ne yapacağımı bilmiyorum, onun moralini nasıl yerine getirebilirim?"
"Valla senin moruğu biraz tanıyorsam, sakın dokunma derim"
Acaba sınıf arkadaşımın anneannemi iki, üç kere görmesine rağmen hiç düşünmeden verdiği cevabımı dinlesem? Yoksa acaba eve gidip anneannemin neden böyle davrandığını öğrenmek için saçınımı çekiştirmem lâzım?.
"Ne bileyim, hani onu dinlesem, o bana anlatsa, çünkü böyle yapınca benim canım sıkılıyor resmen bir bataklığa girmiş gibi hissediyorum"
"Anlatılcak birşey varsa bile o moruk dayanamayıp anlatacaktır"
" Yani 'dikime gitme dediğime git, yoksa senin gözlerini oyar kurbağaya yediririm' diyorsun"
" Neden olmasın, başka deneylerde yapabilirim"
"Yok kalsın, tatlı moruğumun yanında olmam lazım" deyip ayağa kalktım.
" Sevgiliiii mercan, sen sadece o huysuz moruğa iyi geldiğini bilsen yeter , bir kaç güne kalmaz yine o huysuz hâline geri döner, abartılcak birşey yok bence , biliyorsun sayılı günleri kaldı"
Derken ayağa kalktığı gibi koluna vurmam için birnevi bana yardımcı oldu."Böyle konuşma hayatımdaki tek varlık o,kafanı kırarım"
"Sen mi? Hiç zannetmiyorum, sen karıncayı bile incitmezken hayatındaki tek yakışıklıyımı inciticen" derken çoktan beni minik evime bırakmak için yürümeye başladık.
*************
Karanlık odadaki anneannemin tombul melek yüzünü görmemle sanki yıllardır görmüyormuşumda yıllar sonra ilk defa görmüşüm gibi bir rahatlık hissettim, yıllardır neşesini sadece bana değil etrafımızdaki herkeze yansıtan kadın bir günde çöktü resmen, kapıyı yavaşça kapatıp ayaklarımı kendi odama yönlendirdim, odama girip hemen üstümü giyip yatağa girdim, yarın sanırım kahvaltıdan sonra hemen neden böyle davrandığını sorucam.
Sabah kalktığımda Çok garip ki anneannem tam bir anneanne, yani eski anneannem işte yine o güzel gülüşü ve dayakçı nerminle yani anneannemin meşhur terlik arkadaşı sabah odama uğradılar, herzamanki neşeli ve dünki halinden daha iyi gözüküyor, bu yüzden sormakla sormamak arasında kaldım ki sorsam bile cevabını vermeyeceğini çok iyi biliyorum.
"Ben okula gidiyorum"diyip sandalyeye astığım çantamı koluma geçirdim.
" Mercan yine o şapşik oğlanla mı gidicen okula"
"Evet tatlı moruğum, çünkü o benim sınıf arkadaşım"
"Hiç hoşlanıyorum o çocuktan" deyip burnunu kırıştırınca içimdeki adaletçi mercan ' oda seni sevmiyor zaten moruk' derken içimdekileri kusmamak için kendimi zor tutuyorum çünkü ben bunları söylersem anneannemin kızartma yapmak için değilde erayın kafasını koparıp kelle paça yapmak için aldığı tavayı kullanacağına yüzde yüz eminim.
Gerçi kelle paça yapmak için tava gerekmiyor ama neyse." Anneanne yapma böyle, o çok iyi ve esprili bir çocuk"
"Evet geçenki kafamı kuma gömmek istememi sağlayan soğuk ve kendisi gibi itici bir espiriydi, sizi anlıyorum ben moruk ve çekilmez olduğum kadar sizde gıcık ergenlersiniz"
Bizde buyduk işte,dilimizde iyi kötü ayırt etmeden söyler ama darılmazdık, ama bunu herkes benim tatlı moruğum gibi kaldıramıyor, bunun yüzünden erayın bana birçok kez kız gibi küstüğünü bilirim ama ikimizinde en sevdiği çiğköfteyi aldığım zaman ben kapıyı çalmadan açar 'kimin kankası' der ve beni hemen affederdi, herneyse.
" Ben çıkıyorum"
Kapıda ayakkabılarımı giyerken anneannemin tatlı, uyarıcı ve bir o kadarda ciddi sesini duydum.
" Öldüğümde yine o çocukla konuşmaya devam edersen hiç şüphesiz bir gece gider çocuğu iyice tembihlerim"
"Hiç şüphesiz"
Diyip onu taklit ederken eraydan sonra onunda kendi hakkında ölümle ilgili konuşması canımı sıktı.Sabah yine neşeli ve mutlu kadın neden yine içimdeki o yanlız mercanı hissetmeme sebep oluyor anlamıyorum ki işte.
'Moruk ne olacakki'
Diyen samara mercan sinirini az da olsa en fazla bu kadar ona hakaret ederek kendini dizginledi.
Kapının önündeki saçıyla oynayan tatlı ve benim tek arkadaşım olan eraya baktım, ne yazık ki okuldaki tek arkadaşım ve o bir erkek, anneannem sürekli başka arkadaşlar edinmem gerektiğini söylerken kız olarakta dip not geçiyor ama ben o tatlı çocuğa çoktan alışmıştım bile, belkide hayatımdaki sırada anneannem birinciliği korurken ikinci olarak eraya alışkın bir kızdım, en azından eray gibi sosyal medya takıntısı değildimki bu baskıyı kuran anneannem oldu.
Eray bana 'gizliden hesap açalım' diye bulunduğu tekliflerde kendine güvenmeyen mercan ağır bastığında reddediyordum.
" Selam" dedikten sonra ayaklarımı havaya kaldırıp eraya daha iyi sarılma fırsatı yakaladım.
" Selam güzellik"
"Dikkatli! Gel kızım"
Diye camdan bakan tatlı moruğuma baktım, sanırım beni kıskanıyordu.
" Biran önce kaçalımmı yoksa az sonra sensiz okula ışınlanacağım"
Gülerek tamam diyip hemen hareketlendik.
Bu son ders olduğu için daha çok bunaldığımı hissettim ve sanırım zil için sabırsızlanmaya başladım.
" Yeterrrrrr! Anlatma artık" diye yanımda böğüren ergene baktımda sanırım tam bir çatlak, bugün bu böğürmeden sonra artık tam emin oldum. Senenin başından beri hocanın zoruyla oturduğum sarı manyak yüzünden senenin sonunda tatile değil tımarhaneye gidicekmiş gibi hissediyorum. Erkek olduğu gibi eray ilk zamanlarda çocuğa yiyecekmiş gibi baksada artık alıştı, çünkü okuldaki diğer hıyartolar gibi değil hatta bana hiç bakmaz veyada sınavda silgisi olmasa bile bendeen istemez bana dokunmazdı.
Bazen erayın onu tehdit ettiğini düşünürdüm ama bunu umursamayacağı da aklıma gelince vazgeçiyordum.Zil çaldığı gibi herkez resmen birbirini ezerek çıkarken biz erayla birlikte arkada durmayı tercih edip beklemeye başladık. Eray onlara bakıp hallerine kıkırdarken onun bu komik tipi hoşuma gittiği için ilk önce tebessüm ettim sonrada kocaman göz devirdim.
" Hadi ama komik değilmi"
"Yapma ama komikte olsa insanları küçümsüyormuş gibi davranmayı bırak"
"Onları küçümsemiyorum!"
Diye itiraz edince daha fazla birşey demek istemedim, herkes çıkınca bizde yavaş adımlarla çıkmaya başladık.
"Ne yapıcan daha doğrusu şöyle sorayım bir planın var mı?"
"Hayırdır, canın tava çekti sanırım"
"Senin moruğu boğmak istiyorum, hem ne olmuş biraz gezsek, seni boğmaktan başka bir bok yaptığı yok" diye sitem edince sinirlendiğini anladım, sanırım biraz yumuşatma vakti, koluna şirince girip sırıtmaya başladım yoksa tersi çok pis olur.
"Aşkım affet beni ama yapcak birşey yok sende biliyorsun ki son iki aydır beni hiç biryere yollamıyor heleki en son olayda ağladı inanabiliyormusun"
" İnanıyorum bebeğim ama beni de düşün, iki sürtükle bütün gün yatıp mesajlaşacağıma prensesimle gezerim daha iyi"
Biz erayla sevgimizi, kardeşliğimizi böyle güzel sözcüklerle gösterirken bir yandan da çaresizce ne yapacağımızı düşünmeye başladık...
Umarım beğenmişsinizdir......

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLK SEVGİLİM
RomanceKüçücük bir kolye doğduğundan beri annesine özendirip,annesi gibi kolyenin ona hayatının en büyük aşkını yaşatacağına inanan küçük hanımın büyük aşkı... ************** İnanmak ve inanarak hayal kurmak insan için en büyük nimettir. Hayal olabilecek ş...