*Berceste'in ağzından*
Ah kafam! Bu ağrıda nereden çıktı?, diye düşünürken içeriye uzun boylu pos bıyıklı iri yarı bir adam girdi. O anda dün olanlar aklıma doluşmaya başladı. Demek kendim istemeyince kendisi bir şekilde buraya getirmiş beni. Eyvah öldürme planları yapıyor olabilir. İşte akılsız başın cezasını vücud çekermiş. Bu atasözü böyle değildi galiba. Ben ne saçmalıyorum adam beni öldürecek kalkmış atasözü analizi yapıyorum.
İçeriye giren adam korktuğumu anlamış olacak ki hiç sesini çıkarmadı. Çalışan olduğu her halinden belliydi.
- Hanımefendi, hanımefendi.
-...
- Biliyorum niçin burada olduğunuzu merak ediyorsunuz ama ondan önce sizin tehlikede olduğunuzu ve asla size zarar vermek istemeyecegimizi anlayın, dedi. Benden cevap gelmeyince:
- Bunları Ahmet Bey size daha ayrıntılı anlatacaktır, diye sürdürdü konuşmasını.
-...
- Hadi gelin herşeyi öğrendikten sonra gitmek isterseniz gidersiniz. Önce olayı anlamanız gerekiyor, dedi sakin bir şekilde.
Ben aşağıya inmek için odadan çıktım. Adam önde gidiyordu. Ben de arkasından takip ediyordum. Merdivenlerden inerken etrafı inceleme şansı buldum. Merdiven boyunca altın varaklı çerçeveler içerisinde siyah beyaz fotoğraflar asılıydı. Merdivenin son basamağına geldiğimde çok büyük ve mor gri tonları olan salonla karşılaştım. Kumral olduğu saçından belli olan bir adam büyük bahçeye açılan ve harika deniz manzarasına bakıyordu. Adım seslerini duymuş olacak ki bize taraf döndü. Yanımdaki adama bizi yanlız bırak anlamında işaret verdikten sonra oturmam için eliyle rahat görünen gri tekli koltuğu gösterdi. Ben oturduktan sonra o da tam benim karşımdaki mor olanına oturdu. Tanımak istercesine gözlerini üzerime dikti. Bir kaç dakika devam edince rahatsız olduğumu belirtmek için yerimden kıpırdandım.
- Senin adın ne?, diye sorunca:
- Sanane hem niye beni buraya getirdin? Hem dün ne olmuş? Bak hatırlamıyorum bile ne olur beni bırak, dedim.
- Sana olanları anltınca kendin burada kalmak isteyeceksin. Şimdi anlatmaya başlıyorum. Sakın atlayıp kesme. Dün elinde bıçak olan adam ünlü bir iş adamıydı. Birgün şirketinin rakipleri şirketi basıp kadın adam demeden bağlayıp ateşe vermişler. O anda adam yurtdışında olduğu için karısı onun yerine şirketteymiş. Canlı canlı yanarken çığlıklarını kayıt altına alıp yollamışlar. Adam ilk önce sinir bozukluğu geçirilip hastaneye kapatılıyor. İyileştikten sonra ise olayları unutmamak için herşeyi bir günlüğe yazıp saklamış. Zaten hem yetim hem öksüz olan bu adam kendini kötü işlere vermiş. Uyuşturucu kaçakçılığı, kadın tacirliği derken katil olup çıkıyor. Sen ise dün bir adamı öldürürken gördün onu. Bu yüzdendir ki seni de ortadan kaldırmak isteyecektir. Ben kurtardım seni ve seni bu eve getirmeye çalıştığımda engel olunca kafana odun vuruldu. Ben vurmadım yardımcım vurdu. Bayıldın, diye konuşmasını bitirdi.
- iyi halt ettiniz. Bende kafam niye ağrıyor diyordum, diye yakındım.
- Sana da iyilik yaramıyor. Neyse konumuza dönelim. Ben bir plan düşündüm fakat sana bağlı ya burada kalıp sen kendini korursun ya da çıkıp gidersin sen bilirsin, dedi tehditvari bir şekilde.
- Ben sana nasıl güvenecegim peki, diye sordum.
- Sen bilirsin kapı orada, hı eğer kalırsan seve seve yardım ederim, dedi ukala bir şekilde.
- Düşünmem için bana iki gün ver. Çünkü eğer senin söylediğin gibiyse hayatım tehlikede tam tersi ise sen kocaman bir düzenbazsın demektir, dedim.
- Tamam iki gün süren var. İki günlük sürede burada kalabilirsin. Mutfakta Ayşe teyze çalışıyor sorun olduğunda ona söylersin, dedi emrivaki şekilde.
- Peki arkadaşım ne olacak? , diye soru yönelttim.
- Evinin adresini ver ya da telefon numarasını yardımcılarım gerekli açıklamayı yapar, dedi.
- Size daha güveniyorum o yüzden telefon numarasını vereyim 0543 6...., dedim.
- Tamam aratırım. Bu arada adım Ahmet, dedi. Bende gülümseyerek:
- Berceste, dedim.
********
Ben ne yapacaktım bir yandan seri bir katil diğer yandan niyetinin ne olduğunu bilmediğim bir adam. Şu an kararımı vermiş sayılmam ama sanırım cevabım olumlu yönden olacak. Baktım olmuyor kaçarım bende. Güvenilir gibi duruyor, belli olmaz ya offf ne yapacağım? Neyse bu oda da amma büyükmüş. Bizim kiralık evin boyutu kadar. Acaba bu oda kimin odasıdır? Belki kardeşinin, abisi olamaz çünkü bir erkek bu kadar düzenli olamaz.
Karnım acıktı mutfak ne taraftadır ki acaba. Bir dolaşmaktan sorun çıkmaz herhalde. Merdivenlerden aşağıya indiğimde sol tarafta büyük bir kapı gördüm. Mutfak olduğunu düşünüp içeri girdim. İçeride gördüklerim karşısında şok oldum. Yemek tezgah mutfak aletleri görmeyi beklerken, spor aletlerini görmeyi beklemiyordum. Hele adı Ahmet olan adamın spor yaptığını görmeyi hiç hiç beklemiyordum. Bu tarafta işleri olanlar silahlarla nişan almayla, kaçma taktikleriyle ve yeri geldiğinde adam öldürme sanatı felan yaparlar bu adam istisna olmalı herhalde. Ben o görmeden hemen çıkıp odama girdim. O günden sonra bir daha da onu görmedim.
Arkadaşlar ilk bölümü çok kısa yazdığım için bu bölümle telafi etmek istedim. Umarım beğenirsiniz.::::)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçak
RomanceAşk kovalamaktan çok kaçmaya görmekten çok düşlemeyi sever öyle haindir ki aşk nerede imkansız varsa gider onu sever, dedi bilge taksi şoförü.