Bölüm 2 - İSTANBUL

1.8K 230 140
                                    


Zorlu bir yolculuk olsa da sonunda İstanbul'a gelmiştik. Sabah saatleri olduğu için hava hafif esiyordu. Ön koltuktan arka koltuğa uzanıp polarımı aldım. Hakan öylece yola kilitlenmiş, yüksek ses şarkı açmış ve uyumamak için kendini zor tutuyordu. Yorgunluğunu gözünün kızarıklığından anlamıştım. Bende epey bir yorgun olduğum için ona el şakaları bile yapamıyordum. Aslında biraz da canım sıkılmıştı. Ayağımın dibinde olan çantama uzandım ve ön fermuarını açıp kitapların arasında kaybolmuş dipteki kulaklığımı çıkardım. Çantanın fermuarını kapatıp yerine geri koydum ve kulaklığımı takıp başımı cama yasladım. Rastgele çalma butonuna bastım ve "Take Me To Church" çalmaya başladı. Dışarıyı izlerken bu şarkıyı dinlemek kadar huzur veren bir şey olamazdı herhalde. Kahvemiz eksik olsa da idare ediyoruz işte. Hakan hiç sesini çıkarmıyordu, öylece yola odaklanmıştı. Bu seferlik onun rahatını bozmayacaktım, yazıktır garibime.

Yaklaşık yarım saat falan geçtikten sonra kiraladığımız evin yakınlarına gelmiştik. Bu evi aslında Hakan buldu ve beni gelmek için ikna etti. Tabii bu işte onun da çıkarı vardı. Hakan İstanbul'da tek başına ayrı bir evde kalıyordu, ben de Ankara'da tek başıma ayrı bir evde kalıyordum. Aslında ikimizin de bir arkadaşa ihtiyacı vardı. Ayrıca ben o rezalet evden ve sinir bozucu ev sahibinden bıkmıştım. Yeni eve taşınmakla çok iyi ettik çünkü kirayı ortaklaşa ödeyecektik. Ayrıca sadece kira da değil, yemekleri sırayla yapacaktık, ütüleri sırayla yapacaktık, hatta hatta en zoru olan bulaşıkları bile sırayla yıkayacaktık. Ve daha neler neler... 

Evimi değiştirdim, ama bununla kalmadım tabii ki de. Benim bir okulum vardı... E tabi zeki bir insan olduğum için onu evi terk etmeden önce halletmiştim bu işlerimi. Kaydımı yakınlardan bir devlet lisesine aldırdım. Hatta Hakan ile aynı okula gidicez, sınıflarımız ayrı ama olsundu. Şurada bir duralım yaa. Peki ya PARA??? tabi ki onu da düşündüm. Yakınlarda bir cafe var internetten iş ilanını görmüştüm ve işletme sahibi ile iletişime geçmiştim, mesajlaşıp her şeyi aramızda halletmiştik. Hatta en yakın zamanda yani bugün veya yarın görüşmeye geleceğimi söylemiştim. 


Artık yeni bir evim vardı. Yeni bir şehir, yeni insanlar, yeni iş, yeni kültürler, yeni okul. Ev arkadaşım eski ama idare edicez artık. Aslında şöyle bir uzaktan bakarsak her şey tıkırında gidiyor diyebiliriz...

__________

İşte evin önüne geldik. Hakan el frenini çektikten sonra başını kaldırıp eve baktığında derin bir nefes alıp "Hadi bakalım" dedi. Eski hayatından vazgeçtiği için biraz üzgün gibi görünüyordu. Yada bir şeylerden korkuyor gibiydi. 
Ben: Ne o eski evinimi özledin ana kuzusu?
Hakan: Yok be oğlum, sadece ilk ütüyü kim yapacak onu düşünüyordum.
deyip piçimsi bir gülümseme belirdi yüzünde. Onun piçimsi gülümsemesine karşılık bende kendimi tutamayıp piçimsi bir gülümseme attım. Sakın gülmeyin bence çok iyi anlaşıyoruz. 

Yüzümüzü tekrar eve çevirdiğimizde ikimizde aynı anda derin bir iç çektik. Ev neredeyse mükemmeldi. Ev 2 katlı villaya benzer bir evdi, artı olarak çatı katı vardı. Eve girmeden önce bizi geniş bir bahçe karşılamıştı. Bahçenin sınırlarında beyaza boyalı ahşap çitler, evin sağ tarafında çok geniş ön bahçeyle birleşik bir bahçe daha. Her yer yemyeşildi. Bir ağaç vardı ileride, altında ise masa ve 4 adet sandalye. Onun sol tarafında ise 2 adet salıncak. Evin sol tarafında küçük bir garaj vardı, arabamıza yetecek kadar. Evin rengi beyaz ve krem rengi ağırlıklıydı. Resmen saray yavrusu gibiydi. Etraftaki evlerde bizimkinin aynısıydı ama renkleri ve bahçeleri farklıydı. 

Bunları gördükten sonra Hakanla birbirimize baktık. Sonra evin anahtarının arabada olduğu aklımıza geldi ve ikimizde arabaya hücum etttik. O evin açılışını ben yapacaktım. Arabanın kapısını açtım ama nerede olduğunu bilmiyordum. Hakan bulup eve doğru koşmaya başladı. Bunu fark edince ben hemen onun üstüne atladım ve çimenlere yığıldık. Biz anahtarı almak için boğuşurken karşı komşu sesimizi duyup cama çıktı. Biz bunu fark edince bir an duraksadık, teyzeye baktık, sonra hemen ayağa kalkıp üzerimize çeki düzen verip teyzeye el salladık. Daha eve girmeden rezil olmuştuk.

----------

SİZİ SEVİYORUM UGURİST AİLESİ

SULUGÖZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin