Paket

33 6 16
                                    

Ege'den

Derin benim çocukluk aşkımdı. Birlikte büyüdük. Onun yanında hep mutluydum. Ama bu eve girdiğimde ilk kez huzursuz hissettim kendimi. Sessizlikten ürktüm. Derin uykusunda sayıklamazdı eskiden. Şimdi garip kelimeler söylüyor.

"Jaban, jaban, jaban..."

Korkuyor gibiydi. Uyandırmak istemiyordum ama endişeleniyordum onun için. Tam uyandırmak için harekete geçtim kapı çaldı. Yavaş adımlarla kapıya yöneldim. Arkamdan benimle birlikte yürüyen birileri varmış gibi hissediyordum. Kapıyı açmak için hamle yaptım. Sıkışmış olmalı eski bir evdi sonuçta açmaya çalıştıkça daha çok kapanıyordu sanki. Bir kez daha zorladım. Kapı birden açılınca kendimi yerde buldum. Hay Allah ya.. Dışarı da kimsede yoktu. Yere biri bir paket bırakıp gitmişti. Paketi aldım içeri masaya bıraktım üzerinde not varmı diye baktım ama yoktu. Saman kağıdıyla kaplanmıştı birazda tozluydu. Derin iyice terlemiş ve ses tonu biraz daha yükselmiş halâ sayıklıyordu.

"Jaban, jaban, jaban...."

Uyandırmak en doğrusu olurdu bu durumda. "Derin uyan güzelim" ses vermiyor hatta sesi dahada yükselerek söylediklerini tekrarlıyordu. Bir elimi sırtına diğer elimi başına koydum. Amacım korkutmadan uyandırmaktı. Şuan yeterince korktuğu belliydi çok terlemişti ve yüz ifadesi değişikti. Bir anda gözlerini açınca kendimi geri çektim.

Derin'den

Ne paketiydi ki şimdi bu? Gözlerim masanın kenarına kaydı. Özenle paketlenmiş gibi görünmüyordu. Ege'den destek alıp ayaklandım. Sırtım yanıyordu hala. Paketin üzeri tozluydu elimle silip "Kim getirdi?" Diye sordum. Umarım korktuğum cevabı almazdım. Biraz sessiz kaldı konuşmakla konuşmamak arasında kalmış gibiydi. "Kimse yoktu kapıda sadece paket vardı." Cevabı üzerine gerilmeye başladığımı belli etmek istemedim. Sakin hareketlerle paketi dizlerimin üzerine alıp kağıdı yırttım. İçindeki kutuyu görünce anlık çığlığıma engel olamadan cama doğru koşup aşağıya attım. Ege de arkamdan gelip sarıldı destek olmaya çalıştığı aşikardı. "Neler oluyor Derin?"  Ağlıyordum. Elimde olmadan kimsenin yanında ağlayamadığım gibi ağlıyordum. Daha sıkı sarıldı sarılmasıylada acıyla inledim. Sırtımdaki yara geçmemiş ve giderek büyüyordu sanki. Ege yanaklarımı avuçlarının içinde alıp "Derin sırtında ne var? Elimi ne zaman sırtına koysam bağırıyorsun? Tüm bu olanlar ne demek oluyor ailen nerde?" Şuan ne düşündüğünü anlayamıyordum. Endişelenmiş, korkmuş, kızmış, ya da mutsuzdu ama hangisinin daha ağır bastığını anlayamıyordum. "Sırtımı dün sehpaya çarptım. Ondan yanıyor.Herşeyi anlatacağım. Sadece doğru zamanı bekliyorum." Elini sırtıma götürüp "Yaraya bakabilir miyim? " diye sordu. Ne yani sırtımdaki yaratanı bakacaktı. Ben bile merak edip bakmamıştım. Kafamı onaylarcasına salladım. Eli bluzumu kavrarken parmaklarının değdiği yerler alev alıp eriyordu sanki. Buzunu açtıktan sonra yutkundu. Yutkunma sesi kulaklarımda yankılandı ve bundan korkmuştum.

"D-de-derin bunu kim yaptı sana?"

Omzuma bir öpücük kondurdu ve bir ıslaklık hissettim. Arkamı döndüm yüzüne baktım gözleri dolmuş ve damlacıkların yavaş yavaş yanaklarından süzülmesini izledim.

"Ağlama lütfen birşey yok acımıyor o kadarda. Sadece masaya çarptım." İçim acıyordu. O benim geçmişimdi. Onun üzülmesine dayanamazdım. Gözlerindeki yaşı silip ciddileşti. Telefonumu istedi. Sırtımı dönderdi. Sonra telefonu koltuğa fırlattı.

"Git bak Derin!" Dedi parmağıyla koltuğu gösterirken. Bağırmıştı bana sadece sırtımı çarptığım için. Elim titreyerek telefonu aldım. Galeri kısmına girdim.

Ege'den

Derin fotoğrafı gördüğü gibi titremeye başladı. Düşmesine engel olmak için kolundan tutup koltuğa oturttum. Yanına oturup birşeyler söylemesini bekledim ama sadece susuyordu. "Derin bunu kim yaptı sana" dedim. Birşey demiyor konuşmuyordu. Hareketsizdi. Fazlasıyla korkmuştu. Yerinden kalkıp ilerlemeye başladı. Tek kelime etmiyordu arkasından ilerledim. Üçüzlerin odasına doğru ilerledi. Kapıyı açıp açmamak arasında kalmış gibiydi.

"İçeride ne görürsen gör sakın bağırma. Korkup kaçmaya çalışma." Ne demekti şimdi bu. Bu evde neler oluyordu. Arkamızda biri varmış gibiydi. Nefesi boynuma çarpıyordu.

"Derin arkamda biri var!" Derin başını çevirdi. Yüzünde hicbir ifade değişmeden önüne dönüp kapının kolunu tuttu.

"Kimse yok arkanda. Çünkü arkanda olanlar  şuan içerdeler." Ruhsuz bir şekilde güldü. Ve kolu indirdi. Kapıyı açtı. İçerden sert bir rüzgar yüzümüzü yalayıp geçti. Odaya göz gezdirdim. Duvarlarda arap harfleriyle yazılmış kelimeler, nehirin sırtındaki o kesik semboller, örümcek ağları ile doluydu oda. Adımlarımı geriletirken. Kapı kapandı. Oda sarsılmaya başladı. Derin pencerenin önüne gidip hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı onun bu halini ilk kez gördüm. Yanına koştum belini tek hamleyle kavrayıp kucağıma aldım. Başını boynuma gömdü ve özledim onları demeye başladı. Daha sıkı sarıldı bana. Hızlı adımlarla dışarı çıkardım.   Evden uzaklaşma kadar durmadım. Kucağımda hıçkırıyor ağlıyor ve sayıklıyordu. Uzaklaştığıma emin olduğumda bulduğum ilk banka oturdum. Derin dizlerime başını koyup konuşmaya başladı.

" 2 yıl önce babam çok sinirliydi içmişti eve geldi bizde herzamanki gibi odalarımıza geçtik. Üçüzler o gece hayata gözlerini kapadı. Annem ruh sağlığını kaybetti ve hastanede yatıyor. Babam hapishanede. Annemle görüştüğüm zamanlarda bana kız kardeşlerimle konuştuğunu söylüyordu. Bende gerçekten olabilirmi böyle bir şey diye araştırmaya başladım. Bir medyum buldum bir kaç gün önce. Onu aradıktan sonra garip şeyler yaşamaya başladım bugünkü gelen kutu daha öncede geldi o medyumun ismi yazıyordu. Umursamadım çöpe attım. Ama tekrar tekrar gelmeye başladı. Sürekli bi gölge görüyorum. Seni ilk gördüğümdede omzunda karanlık bir el gördüm. Bana 'Jaban' diyorlar sürekli. Sırtımdaki izi kim yaptı bilmiyorum. Benimle konuşmaya çalışan beni izleyen biri var."

Hem ağlıyor hemde yaşadıklarını anlatmaya çalışıyordu. Olanlar karşısında ağzımı açıp tek kelime edemedim. Bunlar mümkün değildi. Bir yandanda evdeki huzursuzluğum, arkamda hissettiğim nefes, Derin'in sırtındaki iz, o oda aklıma geldi. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Neyin içinde olduğumuzu da. Bir psikoloğamı gitmeliydim yoksa medyumamı bilmiyorum.

"Derin aradığın medyuma gidelimmi birlikte?" Dedim biranda. Doğruldu hızlıca. Gözlerini gözlerime sabitleyip "Gelir misin  benimle gerçekten?" Diye sordu. Elbette giderdim. Onu bu halde yalnız bırakacak değildim. Ama somuttu ve devam etti. "Ama adresi yok sadece bir telefon numarası ve ismi var bende "dedi buruk bir ses tonuyla. Bulurdum onun için herşeyi göze alırdım ben. Sıkıca sarılıp destek olmaya çalıştım.

"Derin ne olursa olsun senin yanındayım."

                                                  Iyi okumalar😊





KORKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin