YUH AMA ARTIK!

24 0 0
                                    

"Gir."dedi hoca. Sınıf'ın kapısı açıldı ve içeriye o bahçede bana çarpan hödük girdi. Oha!!!

"Yuh daha neler!"dedim. Orta sıranın en arkasından.

"Ne var kızım" dedi Ceyda. Tabi o bilmiyordu o şahsiyetin meymenetsiz sıfatını. Çarpılacam kesin neresi meymenetsiz beee.

"O çocuk. Hani anlatmıştım ya bahçede bana çarpan kişiyi. İşte o!"dedim sadece Ceyda'nın duyabileceği bir ses tonuyla.

"Ne! Mal mısın sen kızım baksana şunun tipe taş taşş."

"Ee saçmaladın be"dedim bıkkın bir şekilde.

"Geç kaldım hocam özür dilerim."dedi.Yuh! Bizim sınıfta mı lan bu?? Tabi lan ben hiç karşılaşmadım bununla yoksa mutlaka hatırlardım. "Bir arkadaşın tekmesine maruz kaldım da." Diye devam etti köpek. Bide vurgulaya vurgulaya söyleyişi yok mu? İyice sinir oldum.

"Geç bakalım."dedi hoca benim sıramın yanındaki boş sırayı gösterek. Tesadüfünde bu kadarı...

"Tekmen de sertmiş be atarlı kız"dedi. Sırıtıp sıraya otururken.

Ceyda malı dirseğiyle dürttü beni. Ona baktığımda sırıtıyordu.

"Ağzına çarparım Ceyda adam akıllı dur. Ne o kaş göz işaretleri. Kaşlarını tek tek kopartırım senin.!" Dedim.Ceydanın duyabileceği bir sesle.

Hoca yoklamayı almaya başladı.

"Pınar Gürsoy"
"Burda"

"Selim Acar"
"Burda"

"Ömer Pektaş"
"Yok"

Yoklama böyle devam ederken sıra ceyda' ya geldi.

"Ceyda Soylu"
"Burda"

"Melis Zorlu"
"Burda"

"Demek adın Melis ha atarlı kız."dedi sırıtarak amma sırıtıyodu şu adını bile bilmediğim şahsiyet.

"Dönsene sen bi önüne"

"Mete Karahan"dedi hoca.
"Burda"dedi hödük. Adı Meteymiş demek.

"Olmasaydın keşke."dedim Mete'ye.

"Ne yaptım kızım ben sana derdin ne benimle! Niye böylesin!" Dedi sinirli bir tavırla ve önüne döndü.

Acaba gerçekten de çok mu üstüne gitmiştim? Banane be o da yavşak olmasaydı. Dedim içimden ve omzumu silktim.

                       ¤¤¤

Tenefüs zili çaldı.Ceyda'yla birlikte lavobaya gittik. Benim süslü sarışınım makyajını tazelerken bende onu izliyordum nasıl bu kadar güzel makyaj yapıyordu bi türlü anlayamıyordum.

"Hadi çıkalım bitti benim  işim" dedi Ceyda.

"Nihayet" dedim rahtlayarak.

       
                    ¤¤¤

Ceyda'yla lavobadan çıktığımızdan bu yana 3 ders geçmiş ve ben bu üç derste uyuyakalmışım. Herkez ben uyurken çok tatlı göründüğümü söyler. Her neyse konumuz bu değil konumuz öğle arasından sonra toplantı varmış o yüzden ders işlenmeyeceği için okul yokmuş bana da Ceyda anlattı. Yani o zaman bir ders sonra eve gidecektim.
Olley!

"O değilde Melis benim sana daha önemli bişey söylemem gerekiyor"dedi Ceyda. Sanki bişeyler biliyormuşta bana şuanda söyleyecekmiş gibime geldi.

"Alt tarafı üç ders uyudum be ne olmuş olabilir bu kadar önemli."

" Meliiiss! Kızım hani sen uyuyordun ya. Sen uyurken yeni çocuk varya Mete."diyip duraksadı acayip heycanlı görünüyordu.

"Eee devam etsene be kızım"

"Mete sen uyurken bir saniye bile gözünü senden ayırmadı sanki çözemediği bir şeyler varmış gibi bakıyırdu sana."dedi jet hızıyla.

"Bakabilir yani kızım. Güzelim sonuçta da yani çözemediği bişey olunca bana mı bakması gerekiyor?"

"Anlasan şaşardım zaten.."dedi ve sesli bir şekilde nefes verdi. Kafam karışmıştı. Bişey diyemedim.

                     ¤¤¤

Ders Coğrafya'ydı yani en nefret ettiğim ders.

Sıkıntıdan defterimi karalıyordum. Ceyda da dersi dinliyordu. Benim aksime o bu derse bayılıyordu.

Mete sabah bana kızdıktan sonra bidaha hiç konuşmamıştık. Aslında kendimi gerçekten çok kötü hissetmiştim. Galiba Mete haklıydı.

Bir not yazdım Mete'ye içinde ise 'Galiba haklısın kusura bakma çok sert davrandım.' Yazmıştım.

Mete zaten benim hemen yanımdaki sırada oturduğu için vermekte zorlanmıyacaktım. O da dersi dinlemiyordu. Ne kadar hocaya baksada dinlemediği belliydi. Bir yandan ayağını sallıyordu bir yandan da ellerini sıraya vuruyordu.

Kağıdı sırasına attım.

İlk başta bana baktı. Gözlerii... gözleri kahverengi'ydi.. Ve o güzel gözlerinde korku,öfke ve hüzün hissedebiliyordum. Bunu nasıl yapmıştım bilmiyorum ama oldu hissedebildim.

Notu açtı okudu ve. Vee bana geri attı not yüzüme çarpıp geri yere düştü. O anda ağlamak istedim. Ama yapamazdım üzüntüden aplıyacaktım tabikide. Ben normalde sinirden de ağlayan bir insanım ama şuanki sinir değildi. Kırgınlık ve üzüntüydü. Kağıdı alıp yırttım.

"Az bile yapmışım. Her şeyi hak ediyorsun HAŞİN ÇOCUK!"diye bağırırken gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Sınıftan çıkıp okul'un arka bahçesine gittim. Çünkü en huzur bulduğum yer orasıydı...

~Mete Karahan'dan~

Melis ağlayarak sınıftan çıkarken içimden kendime sövdüm. Bana ne oluyordu. Daha bu kızı tanıyalı beş saat olmuşken onu görünce neden böyle hissediyordum. Bunun adını koyamazdım. Hoşlanmak desen değil sevmek desen o da değil. Hele AŞK hiç değil. E o zaman neden onu görünce kalbim deli gibi atmaya başlıyordu. Ona çarptığımda da böyle hissetmiştim....

Korkuyorum onu sevmekten.

Korkuyorum onu üzmekten.

Korkuyorum eğer onu seversem onun beni sevmemesindem....

   Onu ağlattığım için kendimden nefret etmemin sebebi ne peki?.. Neden bunu açıklayamıyorum kendime?

Ona bağlanmamak için. Onun benden soğuması için ona böyle kötü davranmalıyım..

      Özür dilerim Melis..


























Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 19, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Seni Seviyorum Haşin ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin