3. Bölüm

11 3 2
                                    

     Ayaklarıma kara sular inmişti. Epeyce yol yürütmüştük. Bir zamanlar her yere arabamızla giderdik. Ah o günler! Keşke geri getirebilseydim. O günleri geri getirebilmek için ne çok şey yapardım. Şimdi, yaşadığım hayatın ne kadar mükemmel olduğunu anladım, ama neye yarardı ki?

     Yolun yarısından fazlasını yürütmüştük. Bazıları ağır yaralı olduğu için devam edemedi. Anne ve babam da yaralı olduğu için biraz dinlenmeye karar verdik. Hava kararmaya başlamıştı. Karanlıkken yolculuk yapamazdık bu yüzden nerede uyuyacağımızı düşündük.  Çok şükür ki yaz mevsimindeydik. Yoksa sabaha kadar donmaktan ölebilirdikte.

      Çadırlarımızı kurmaya karar verdik. Bu çadırları hastaneden çıktıktan sonra bir yardım vakfı dağıtmıştı bizlere. Biraz acıkmıştık. Birkaç kişide birkaç tane ekmek vardı. Yaklaşık 30-35 kişiydik. Elden ele dolaştırarak hepimiz ekmekten bir parça aldık. Oysa önceden ne çok çeşit yemek konulurdu masamıza. Hiçbirini beğenmezdim. Şimdi bir çeşit yemek bile olsa bana yeterdi.

      Ekmeklerimizi yedikten  sonra hepimiz çadırlarımıza girdik. Annem bavuldan bir battaniye çıkardı. Mecburen hepimiz onu örttük. Uyumaya çalışırken yaşadığım olaylar aklımdaydı. Olup bitenleri halen aklım almıyordu. Bunun bir rüya olabileceğini ve uyanacağım zamanı bekliyordum.

     Sabah olmuştu. Erkenden uyanıp yola koyulmak zorundaydık. Çadırlarımızı topladık. Hiç vakit kaybetmeden yola çıktık. Epeyce yürüdükten sonra bir deniz kenarına geldik. Yanımızdaki birkaç kişi buradaki sandalları ayarlamıştı. Sandallara bindik. Asıl yolculuğumuz sımsıkı başlıyordu. Nelerle karşılaşacaktık acaba?

    Sandal çok sallanıyordu. Her an düşecek gibi oluyorduk. Nihayet sınıra vardık. Birkaç tane Türk askeri vardı. Üstümüzü ve eşyalarımızı aradıktan sonra nereden geldiğimizi sordular. Biz ise Suriye'ye bomba atılması nedeniyle can ve mal güvenliğimizin tehlikeye girmesi üzerine Türkiye'ye kaçmaya karar verdiğimizi söyledik. O zaman bize izin verdiler. Sonra tekrardan o uzun yolculuğumuza devam ettik.

      Sanırım Hatay iline gelmiştik. Şehir merkezine vardık. İnsanların hepsi bize yan gözle bakıyorlardı. Küçümseyici bakışları beni çok üzmüştü. Kıyafetlerimiz çok kötüydü ama bizim elimizde olan birşey yoktu. Bizlerde istemezdik böyle olmasını. Ama gelin görün ki bunları, onlara anlatmamız mümkün değildi. Neredeyse akşam olacaktı. Hemen uyuyabileceğimiz bir yer aramaya başladık. Şehrin biraz dışında bir yeşillik alan vardı. Çadırlarımızı kurmaya başladık...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 21, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gökkuşağının Siyah Rengi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin