BÖLÜM 2

20 4 3
                                    

Sınanın ağzından(günümüz)

Başımın dayanılmaz ağrısıyla uyandım. Aylardır olduğu gibi kalbimdeki acıyı unutmak için yine ölesiye içki içmiştim. Elimi yan tarafa doğru attım ve Semra hanımın komidine bıraktığı iki ağrı kesiciyi hemen içtim. 5 dakika daha kalkmak  istemeyerek gözlerimi kapasam da uyuyamayacağımı bildiğimden zorlamayarak kalktım yerimden yalpalayarak banyoya attım kendimi ve ayıltıcı bir duş aldım.

Bugün sıradan rutinimi gerçekleştirip önce Merte yeni bir bakıcı bulacak daha sonra Canın ödevlerine yardım edecek ve Çilemi Beril in geri gelecegine yeniden inandıracaktım. Berilin benden istediği gibi.. İşte her gün ki sıradan şeyler.

Mertin odasına geçtiğimde her gün alışık olduğum ama yine de dayanamadığım manzara karşısında kendimi toparlamak isteyerek odaya girmeden bekledim biraz icim acıyordu oğlum günden güne eriyordu gözlerimin önünde ve ben hiç bir şey yapamıyordum.

O kara gün yaşandıktan sonra tek kelime etmemisti, sadece olayın yaşandığı günün gecesinde yanıma gelip 'onu bulana kadat şeninle konusmicam' demişti ağlayarak, 4 yaşında bi cocuk annesinin yasını tutmaya başlamıştı ve ona öylesine sadıktı ki bir gün olsun konuşmamıştı. Ben her gün yanına gidip kendi kendime konuşuyurdum oysa sadece beni dinliyordu. Aslında o kadar haklıydı ki, o büyürken yanımda olan ben değildim Berildi, ağladığında yanında olan ben değildim Berildi, hasta olduğu zaman yanında olan ben değildim Berildi. O onun öz annesiydi kim ne derse desin.

'Oğlum bugün yeni bakıcı ablalar gelicek sende benimle beraber olmak ister misin' dedim kabul etmeyeceğini bilerek her gün yeni bir bakıcı buluyor akşamına da ücretini verip yolluyordum. En sonunda ikimizden biri pes edecekti ama eminim ki bu kişi bendim. Mert kafasını sağa sola salladı hayır der gibi, zaten benimle tek iletişimi de bundan ibaretti. 'Pekala öyleyse lunaparka götüreyim mi seni? Can abin de gelir' bunu söyler söylemez yaptığım hatanın farkına varmıştım. Mert işittiklerine inanamayarak önce konuşup konuşmamak arasında kaldı sonraysa yavaşça camın önünden kalktı ve yanıma yürüdü gözleri dolu doluydu, minicik omuzlarında bu yükü taşıyamıyordu artık. Tam benim önümde durup gözlerini gözlerime sabitledi titreyen dudaklarıyla 'senden tek bişiiy istedim annemi bul dedim yapamadın baba yapamadın' konusmasının sonunda kendini tutamayarak hıçkırıklara boğulmuştu onu hemen kucağıma aldım ve sım sıkı sarmaladım minik bedenini.

Aylar sonra konuşmuş olmasına o kadar çok sevinmiştim kii. 'Anneni bulacağım oğlum her ne pahasına olursa olsun söz veriyorum' dedim. Bir süre sarmaş dolaş kaldıktan sonra Mert ağlamaktan harap olmuştu onu sarsmamaya özen göstererek yatağına yatırdım, oda itiraz etmemiştı.
Mert ve Berili uyurlarken bir çok kez izlemiştim Mert Berilin göğsüne yatıp sım  sıkı sarılıyordu Berilse Mertı sarıyor ve dudakları başının üstünden ayrılmıyordu. Sabaha kadar nasıl öyle kaldıklarını bilemesemde hep o görüntüye imrenmiştim. Ve aynı karenin içinde yer almayı hala her şeyden çok istiyordum. Merti yavaşça göğsüme yatırdım ve onu sarmaladım dudaklarımıda başına yerleştirdim. Oysa ne beni itmiş nede sarılarak karşılık vermiştı. Uyandığımda Mert yanımdan gitmiş bu iş giderek zorlaşıyordu. Beril benden çok Mert için gerekliydi onu hemen bulmalıydım..

'Ulan ne bicim adamlarsiniz siz! Araba plakası belli kaçıran kişi belli bulamadınız yengenizi' derken ortamda kırılmadık bişey bırakmamıştim en son elimi odadaki aynaya geçirdim 'abi iyimisin' diyince biri daha da sinirlendim 'size bir hafta veriyorum eğer yine bir ipucu bulamazsanız aranizdan biri sevdiklerine veda etsin duydunuz mu beni' hepsi başlarını önüne eğmiş kurbanlık koyun gibi bana bakıyorlardı 'çıkın dışarı' diye son kez bagirdim. Herkes hızlı adimlarla bosaltti odayı. Bunu bana yapan eski karimdi onunla herşey başta o kadar normaldi ki.

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin