1. Bölüm

59 19 6
                                    

~Keyifli okumalar¡¡¡~
Multimedya: caddelerde rüzgar- nilüfer videosu.

Etranın saçları ve etra
***
Uzun duvarlar spreyliler. Hava soğuk olsada durgun. Elimde çantam siyah kot pantol ve bordo kazakla eve gitmek için yürüyüş mesafesini en yavaş şekilde adımlıyorum. Yürümek sevdiğim şeyler arasında yer alıyor. Sokaklar soğuk olmasına rağmen çocuklar tarafından oyun alanına çevrilmiş. Evimin önüne geldiğimde içeriye girdim. Çantam her zamanki yerini alırken kendimi yatağımın üzerine attım. Dinlenmek iyi gelebilirdi. Ama dinlenmeyi yanlış anlayan biri olarak, yatağımdan kalktım ve mor duvarları mavi yatağı ve yeşil bir kitaplığı olan odamın içerisinde en köşede duran gitarı aldım. Kendi terapimi  ve öğrenci harçlığımı çıkartmamı sağlayan gitarla birlikte evden çıkmak için harekete geçtim. Ayakkabılarımı giyip kapıyı kapattım. Fakat henüz dört adım atmıştım ki geri döndüm. Kapıyı tekrar açıp ayakkabıları çıkarttım. Çantamdan telefonum ve bir yirmilik alarak geri sokağa çıktım. Hava ikindi ve akşam arası olduğundan kızıllaşan gökyüzü ve yavaş yavaş esen rüzgar kartpostallık bir görüntüyü sergilemekle birlikte his de ettirmişti. Son üç aydır yaptığım gibi bugünde aynı bankımda yer aldım. Yine kalabalık olan cadde bugün daha sakin hareket eden insanlarla huzur dağıtıyordu. Gitarım elimde, gitarın kapağı yerde. Gözlerim kapalı rüzgarı,sesleri,sıcaklığı hissederek yine kendim için. En içten duygularımla çalıyorum vazgeçilmezimi.
***
Caddelerde rüzgar,aklımda aşk var
Gece yarısında
Eski yağmurlar
Şarkı söylüyorlar
Sessiz usulca
Özledim şimdi çok uzaklarda
Deli dolu günler hayat güzeldi
Kahkahalarıyla günler geçerdi
Ellerim uzanmaz dokunamam ki
Özledim şimdi çok uzaklarda
O da özlüyormuş benim bir tanem
Hep ağlıyormuş ben olmayınca
Öyle yazıyor son mektubunda...
Caddelerde rüzgar,aklımda aşk var
Gece yarısında
Eski yağmurlar
Şarkı söylüyorlar
Sessiz usulca
Özledim şimdi çok uzaklarda...
***
Ben şarkıyı söylerken siyah aralarında mor olan belimin üzerindeki kısa saçlarım şarkıya uyum içerisinde dans ediyorlardı. Yanağımı yalayıp geçen tatlı bir mayhoşluk veren bu his rüzgarla iletişimim gibi hissettiriyordu. Elimdeki gitarı dizlerimin üzerine koyup gözlerimi açtım. Her zaman ki gibi yine ilk önce onu sonra beni alkışlayan insanları gördüm. Her günkü gibi bir şarkıyla sonlandırıyorum. Gitarı içerisine koyup kapatıyorum. Telefonum cebimde sırtımda gitarım spreyli sokaklara gelmemek için daha yavaş yürüyorum. Sahildeki taşların üzerine, suya en yakın yere oturuyorum.Elimi kaldırıyorum. Aklımda ve her zaman zihnimde olan şarkıyı mırıldanıyorum. Ellerimi hareket ettiriyorum rüzgar birkaç su damlasını alıyor avucumun üzerinde dans ettiriyor. Gözlerimi kapatıyorum. Bir çiçek. Hayalim bir çiçek. Açıyorum gözlerimi su avuçlarımda papatya şeklinde. Avucumu yavaşça kapatıyorum. Hafif tebessümle ayağa kalkıyorum. Yürümeye başlıyorum en sonunda sokağın başına geliyorum. O geniş duvarların köprü gibi görünen dar kenarının kesiştiği yerde duvara yaslanmış sağ elinde tüm bir sigara sol elinde bitmiş sigaranın külleri var. Yanına gitmek istiyorum, merak ediyorum. Yüzü bana bakıyor,biraz samimi fakat mesafeli şekilde. Adımlarım köşeye gidiyor. Sorar gibi bakıyorum. Cebinden çakmak çıkartıyor kül olan ellerini kapatarak. Ve yakıyor tüm olanı. Geri çakmağı cebine koyuyor. Yapacak başka bir işim olmadığından sırtımdaki gitarı çıkartıp kenara koyuyorum. O ve ben sigara ya dokunmuyor  bitmesini bekliyoruz. Konuşmuyor gözlerle anlaşıyoruz. Gözlerim onda onunkiler bende. Sigara bitiyor. Sağ eli boşalıyor. Sol elini sağ ile birleştirip avcunu bana yaklaştırıyor ve üflüyor. Gözlerimi kapatıyorum ve ellerim gözlerime siper oluyor. Hiçbirşey hissetmiyorum. Gözlerimi açıyorum. Küller onun siyah saçlarında. Bana bakıp tebessüm ediyor."rüzgar hep seninle etra" adımı bilmesine şaşırmıyorum. O benim küçük sırrımı biliyordu. Adımı bilsede olurdu."külleri temizle böyle olmuyor fatih" tebessümü genişliyor ve ellerini hareket ettirmeden temizliyor saçlarını. Biz birbirimizin küçük sırlarını biliyoruz. Adlarımız temsilide olsa birbirimizi tanıdığımızı hissettiriyor. Gitarımı sırtıma alıp onun yanından uzaklaşıyorum. Evimin önüne gelip sokak başında hala duran fatihe bakıyorum son bir defa ve içeriye giriyorum.
Fatih
Şarkıyı söylemeyi bitirdiğinde mavi gözleri her zamanki gibi beni buldu.
Ellerine gitarını alıp uzaklaşmaya başladı. Yine böyle yapıyordu. Son üç aydır yaptığı gibi. Bugün onu üç ayda on sekizinci defa görüşüm. Her zaman kızıllıkta söylemeye gelir aynı şarkıyı her gelişinde bir defa söyleyip uzaklaşıyordu. Onu altıncı defa gördüğümde sırrını fark ettim. Uzaktan iyi bir şekilde izleyen birisi zorda olsa fark edebilirdi. Mor saçları hiç uzamıyor ve onların boya olduğunu sanmıyorum. Gözleri her iki kırpışında ve üçüncüye kapatıp açmayana kadar olan süre zarfında rüzgar onunla resmen oynuyordu. Ve bundan onunda zevk aldığını söyleyebilirim. Sahilin su kıyısına gidip orada biraz kalıyor. Aslında ne yaptığını az çok tahmin edebiliyorum. O oradayken her zamanki gittiği sokağın köşesine gidiyorum. Artık kendininde tam emin olmasını istiyorum rüzgardan. Beni ona çeken küçük sırlarımız olmalı. Boşuna üç ay önce birleşmiş olmamalıyız. Küçük bir oyun hazırlıyorum. Sokak başında beni fark ediyor ve yanıma geliyor. Gitarını kenara koyup yaktığım sigaranın bitmesini bekliyor. Mor saçları ve siyah saçlarının boya olmadığına yakından görünce artık eminim. Sigara bitince külleri bir araya topluyorum ve yüzüne üfürüyorum. Tepkisi rüzgarı harekete geçiriyor. Saçlarımın içerisine  hareket ediyor küller. Bana bakıyor tebessüm ediyorum."rüzgar hep seninle etra" onu araştırmıştık. Arkadaşlarımında haberi vardı bizim küçük sırrımıza ortak olan bir kız olduğundan. Ve bu onu araştırmamızda büyük bir etkendi. "Külleri temizle böyle olmuyor fatih" o taneciklerin saçlarımdan çıktığını hayal ediyorum ve küller yeri boyluyor. Adımı bilmesine şaşırmıyorum.O arkadaşlarımın olmasada benim küçük sırrımı biliyordu. Gitarını aldı ve evine ilerledi. Bana son bir defa bakıp içeriye girdi. Sokakları geçip gidiyorum. Sahili yine geçip gidiyorum ve biraz uzağında olan evimize giriyorum. "En azından içimizden birinin de onun gibi olduğunu biliyor" direkt onlar sormadan söylemek istemiştim. Emre koltuktan dönüp bana baktı. Devrim mutfaktan çıktı. Yiğit merdivenlerin başından bana bakıyordu. İlk önce emre konuştu ama durmadılar ki cevaplayayım devamını getirmeye devam ettiler."sonunda fotoğrafını gösterecek misin?" "Bizi bilmiyor mu hala?" "Ne zaman bizde tanışacağız?" Bir emre bir yiğit soru sorarken devrim benim cevap vermemi bekliyordu. Ağır başlıydı. Hepsine hayır deyip bir sonraki görüşümde onlardan bahsedeceğimi söyleyip cevapladım sorularını. Fotoğrafını çekmek yerine onu bir iki defa videoya almıştım. Hem değişiklikleri fark etmek için hem de onu dikkatlice incelemek istedim. Saçlarını,gözünü,tebessümünü. Bakımlı bir kızdı. Ve çok asil duruyordu. Onu küçük sırrıyla bilmek çok farkı hissettiriyordu. Etrayı onlarla birlikte araştırmıştık fakat fotoğrafı hariç her bilgisini biliyorlardı. Mesela egeye olan hayranlığı, eski arabalarla aşk yaşadığı,konservatuar öğrencisi olduğunu...
***
Bölümün sonu!!!
Bu hikaye çooook büyük olaylar içermeden mütevazi bir bilim kurgu olacak. İnşAllah beğenirsiniz.

Emreyi nasıl biri hayal ediyorsunuz?

Yiğiti nasıl hayal ediyorsunuz?

Ya devrimi?

Dış görünüş olarak nasıl hayal ediyorsunuz?
Saç renkleri,güzleri,boyları,yüzleri...
Fiziksel özellikleri.
Kim olarak düşündüdüğünüzü de yazın lütfen. Allaha emanet olun.
Size tam bin sekiz tane kelimlik bölüm yazdım.

Küçük Bir EsintiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin