2. Bölüm

41 16 14
                                    

Sen rüzgarsın; esip serinleten, yavaşça hissedilen, büyüdüğünde yok edensin.
Yanında sürükleyip yokluğu hissedilen.
M.B
***   
(All of me-Jhon legend...etranın üniversitesi... )

"Daha yavaş, daha ritimli yapın şu işi gençler" ellerimdeki gitarı daha ne kadar yavaş çalabilirim acaba! En yavaş haliyle çalsakta kadın beğenmiyordu. Ellerini iki defa birbirine vurup bizi durdurdu. Enstrümanları yerlerine koyup dinlemeye başladık. "Sizleri yıl sonu için görevledirdiğimi hatırlıyorum. Solistiniz nerede" "hocam zümra yapmamakta kararlı. Kendimize yeni bir kişi arıyoruz" tualpin dediğine sinirlenmemişti belli ki. Ama yinede bize hesap sormayı biliyordu. Zümranın yerinde olmak isteyen onca kişi varken zümranın bunu yapması çok bencilceydi. Hoca ünüversitede öğretim üyesi olmuş olabilir ama bizim görümüzde bir hoca kadar olamıyordu. Çok eskilerde kalan ayrımcılık hissini bizlere derinden hissettiriyordu. Zümra, kaya, derin ve diğerleri özel grup olmamıza rağmen onun için ön planda olmaktaydılar. Eftal beni öne doğru iterek fısıldamaya başladı. "Hadi çıldırt şu kadını" kafamı ona çevirdim ve kaşlarım hafif çatılı ama gülerek sağa sola baş salladım. Bu hareket onu memnun etmiş olmalı ki kıkırdadı. "Hocam zümra yerine katılmak istiyorum." Seslenmem üzerine hoca ile birlikte çoğu kişi de dönmüştü. "Solist olmaktan mı bahsediyorsun" "evet"
Beni daha önce gitar hariç başka bir enstrüman çalarken veya söylerken görmemişti, bu onun için de ilk deneyimdi. Yüzünde kendini bilmişlik maskesi ile birlikte alaylı bir gülümseme belirdi. Elleri ile sahneyi göstererek "buyur bakalım,sahne senin" benim söylerken onların da eğlenmesi gerekiyordu. Amfinin arkasında olan pencerelerin sadece birkaçı açıktı ve bu bana yeterdi. Sahne için merdivenleri tırmandım ve şarkıyı kısık sesle eftale söyledim, neredeyse 92 kişilik amfiye bir göz attım. En önde oturan hoca alaylı gülüşüyle bakmaya devam ederken ona bir tebessüm bahşettim ve gözlerimle son bir kez amfide dolandırıp kapadım. Gri mikrofon önümde enstrümanlar yanımda, şarkıya göre hareket etmek için çalıyordu. Ellerimi arkama alıp kimsenin görmemesini sağladım. Ayaklarımı açıp sahneyi coşturmak için hareketlerimi kısıtlamamalıydım. Derin bir nefesle..artık başlayabilirdim.

***

What would I do without your smart mouth?
Drawing me in, and you kicking me out
You've got my head spinning, no kidding, I can't pin you down
What's going on in that beautiful mind
I'm on your magical mystery ride
And I'm so dizzy, don't know what hit me, but I'll be alright

My head's under water
But I'm breathing fine
You're crazy and I'm out of my mind

Gözerimi açıp tebessüm ettim ve hafif sallanırken zıplamaya karar verdim.

'Cause all of me
Loves all of you
Love your curves and all your edges
All your perfect imperfections
Give your all to me
I'll give my all to you
You're my end and my beginning
Even when I lose I'm winning
'Cause I give you all of me
And you give me all of you, oh oh

Rüzgarıma bir istekte bulundum. Yerimde zıplarken amfidekiler alkışla eşlik ediyorlardı ve bazıları da benim gibi zıplıyordu. Havadaki serin rüzgar sağdan ve soldan bastırarak saçları ve bazı kağıtları uçuşturuyordu.

How many times do I have to tell you
Even when you're crying you're beautiful too
The world is beating you down, I'm around through every mood
You're my downfall, you're my muse
My worst distraction, my rhythm and blues
I can't stop singing, it's ringing, in my head for

My head's under water
But I'm breathing fine
You're crazy and I'm out of my mind

'Cause all of me
Loves all of you
Love your curves and all your edges
All your perfect imperfections
Give your all to me
I'll give my all to you
You're my end and my beginning
Even when I lose I'm winning
'Cause I give you all of me
And you give me all of you, oh oh

Ellerimi kaldırıp salladım ve hareketlerle sonlandırdım. Onlarda sessizlikle ve sakinlikle dinlemeye başladı.

Give me all of you
Cards on the table, we're both showing hearts
Risking it all, though it's hard

'Cause all of me
Loves all of you
Love your curves and all your edges
All your perfect imperfections
Give your all to me
I'll give my all to you
You're my end and my beginning
Even when I lose I'm winning
'Cause I give you all of me
And you give me all of you

I give you all of me
And you give me all of you, oh oh
***

Artık yerimdeyken sallanıyor ve mikrofonu tutuyordum. Gözlerim kapalıyken derin bir nefes alıp açtım.
Büyük bir alkış alarak ıslıkları karşıladım tebessümle. Hoca ellerini çırparak yanıma geldi. "Başarılı olduğunu bilmiyordum." Tebessüm ettim."teşekkürler" hoca elini omzuma koyup sıktı. Değişime uğrayan sadece amfi değildi sanırım..hoca da uğramıştı. "Solistsin" diyerek topuklu ayakkabılarını yere vura vura gitti. Eftal, ezgi, yusuf, tualp ve bir kaç kişi daha sarılalım derken yerde ters döndük. Tebessümler gülümsemeye, gülümsemeler kahkahaya dönüştü.
Sakin geçen birkaç konuşmadan sonra gitarımı telefonumu ve çantamı aldım. Amfiden çıktım, yüzümde bir gülümseme. Gitarı sırtıma taktım. Ellerimi yumruk yaptım ve güldüm. Sokaklara girmeden sadece oturmak için sahil kenarındaki banka gittim. Ayaklarımı tamamen uzattım banka ve gitarı üzerine koydum. Güneşin üzerine bulutlar gelip gölgelik yaptığı yeryüzüne efil efil esiyordu. Deniz dalgaları açık maviden laciverte doğru renk akımı gönderirken ellerimi gözlerime kapayıp esnedim. Tuzlu deniz kokusu baharat ve kakule kokusu ile karıştı. Mis gibi kokuyu içime çekip gözlerimi açtım.
Denizin bulunmayan mavisi karşımdaydı. "Yer var mı? *l th"
Tek kaşımı kaldırıp ona baktım."ne dedin sen?" Tekrar etti."yer var mı?" "Hayır ondan sonra" tebessüm etti."l th dedim." "Yani?" Ayaklarımı çekti ve kendine oturmak için yer açtı. "Teşekkür gibi bir şey" dedi. Biraz yan yana oturduk. Sonra konuşmaya başladı. "Nasılsın?" "Iyi...sen?" Kafasını bana çevirip baktı. "İyi" hemen kestirip atmıştı. Elini ensesine götürdü ve kaşıdı. Panik olmuştu aynı benim gibi. Boncuk boncuk terler akıyordu.. ellerimi kaldırıp avuçlarımla rüzgarın siyah saçlarımdan gezmesini izledim. Güldü. Birden saçlarım havalandı. Anın şokuyla bir ses kaçtı ağzımdan "ovv,,vaov" kaşlarım havalandı. Bende gülüp ona baktım. Ben ellerimi indirdim o da saçlarımı. "Bunu denizde deneyelim" kafa salladım. Gitarı aldım. Telefon cebimde, bileğimden tutmuş hafif koşuyorduk. Denizin kıyısına geldiğimizde avcuma bir miktar su doldurdum. Gözümü kapatıp balancuk olarak hayal ettim. Gözlerimi açtığımda küçük küçük baloncuk olmuştu. Güldük. Ona bakıp elimi gösterdim kafamla. Zaten bana baktığından görüyordu."havalandır, kaptan.." "pekala, sen istedin l th"
"Niye teşekkür ettin?" Kaşlarını çattı ve "işçisin sen işçi kal" dedi. Kahkaha attım. "Yani sus diyorsun" "çok zekisin l th" Konumuzdan sapmış bir şekilde elimdeki suları havalandırdı.

 "Yani sus diyorsun" "çok zekisin l th" Konumuzdan sapmış bir şekilde elimdeki suları havalandırdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İzmiri seviyordum. Ama sadece izmiri. İnsanlarını o kadar çok sevmiyordum. Bana göre yapmacıklardı. Ama izmirin yeri ayrıydı. Hemde o kadar çok ki.. bağırdım izmirin mavi lacivert sularına karşı.
"..Bu şehir süslü boyalı kadın,izmir sen benim anamdın..." yankı yapan ses. Fatihin bana dönmesi. Suların havalanmasının hızını alamaması. Saçlara çiğ düşmüş gibi olup, deniz kokusunun kakuli ve baharat kakusuyla karışımını benim eski kitap gibi kokumla karışıp gökkuşağı görünümlü kokuyu ortaya atması..hayran olunulmasını engelleyemiyordu...
***
*l th: incim.
Demek.
Bölüm sonu!!!
Umarım beğenmişsinizdir. Turuncu yıldıza tıklamayı unutmayın..
                    -M.B.-

Küçük Bir EsintiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin