3.Bölüm

22 14 0
                                    

"Bana kendinden bahset, bilmediklerimi
Sineye çekmeyeyim"

Tell Me Lbout Love~Eldar

~Keyifli okumalar~

***
Fatih

"Oğlum koşun lan! "

"Ne var lan! ne var iki dakika rahat vermedin ne var!?"

"Nesi mi kaldı lan! Kalk kalk."

"..."

"Lan devrim oğlum kime diyorum?"

"Yada vazgeçtim kanka,sen o koltukta pineklen"

"Emre bi' çık git oğlum lan. Fatih sen de al lan şu emreyi başımdan!"

Sessiz sakin huzurlu sabahımın içine eden arkadaşlarıma bir bakış attım.
Emre elindeki kağıt topları belli ki devrime geçiriyordu.
Siniri alnında atan damardan belli olan devrim 'yakarım lan burayı' modunda hava katıyordu ortama.

"Ne oldu oğlum sabah sabah? Niye bulaşıyorsun lan çocuğa!?"

"Fatih,lan sınavlar tersten girdi. Devrim de tersime denk geldi oğlum. Uğraşmazsam olmazdı."

"Ya tamam yat zıbar sabah sabah"

"Ne sabahı lan? Saat bir! bir!"

"Ne biri oğlum?"

Devrime dönüp garip bakışlarımı ona yönlendirdim

"Biz saat kaçta uyuduk?"

"En son yiğit yüzüne yoğurt sürüyordu. O zaman saat iki buçuktu ama sonrası yok"

"Kaç şişe içti bu gerekmez?"

"Ne bileyim oğlum? Gelince kendine sorarsın."

"Nerede ki şimdi?"

Emre elindeki su bardağıyla kapıyı gösterdi.

"Evde yok, sabah evden benimle birlikte çıktı."

Boşverip lavaboya ilerledim. Elimi yüzümü yıkayıp lavabo mermerine dayandım. Yüzümdeki damlacığın mermere damlamak için havalanmasıyla olduğu yerde durdu.
Gözlerimi kapatıp bir sabır çektim.
Çok sinir bozucuydu. Elimi sallayıp havadaki damlayı yok ettim.
Eczane dolabındaki iğneği elime aldım. Bunu en son kullandığımda ve şu zamanda kaybedilen hiçbir duygu yoktu.
En son bir ay önce kullanmıştık.
Aciz,sap saman, çöp gibi hissettiriyordu. Ona bağımlı yaşamak.
İğneyi sol koluma batırmamla bir çift ayak görüş alanıma girdi.
Emrenin düz bakışları iğne ile mekik dokurken iğneyi mermere fırlattım ve elime bir tane daha alıp emrenin yanından geçerken umursamazlığımı koruyarak ona seslendim.

"Süre dolmuş, sen de dikkat et!"

Kafası eğikti,bir kez onaylama amaçlı aşağıya salladı.

Salona girip dünki kıyafetleri üzerimden çıkartmadığımdan oyalanmadan üzerime gri bir kapşonlu alıp kapıya ilerledim.

Üzerime atılan kağıtla devrime döndüm.
Kafasını 'hayırdır' der gibi sağa sola sallıyordu.
Elimdeki iğneyi hafif öne uzatıp seslendim.

"Etra'ya."

"..."

"Sende git yap şu iğneyi"

"Zamanı gelince yaparım"

"Zamanı ne zaman gelecek kardeşim!? Hadi ben neyse havada eşya asılı kalıyor, emre de cam buz tutuyor, yiğitin sesi gidiyor, ya sen! Sen kan kusuyorsun lan! Zaman maman dinlemem git erken mi yapıyorsun ne yapıyorsan yap!"

Küçük Bir EsintiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin