Aksel'in ağzından devam ;
"Ne saçmalıyorsun sen ya!"
Melis benden bir cevap beklerken bir an kafam durdu. Tabiki de Keremle Zeynepin birlikte olduğunu söylemicektim!
Dün olanlardan sonra bu Melis'e çok ağır gelebilirdi. Birde dün akşam ki olayın benden dolayı olduğu aklıma geldiğinde kendime lanetler ettim. Bir daha benim yüzünden incinmesini izleyemezdim!
Melis'in ağzından;
Tanrı aşkına asıl büyük oyunu onlar sana oynuyor da ne demek? Benim bilmediğim daha neler var! Kafamı Aksel'e
çevirip bir cevap beklerken ne söyleyeceğini bilimiyormuş gibi bakması iyice şüphelenmeme neden oluyordu.
Sonra derin bir nefes aldı ve koca çenesini açmayı sonunda başardı.
"Ne oyunu olucak Melis, dün akşam Kerem'in sana yaptığı şeyden bahsediyorum. Yoksa oyun değil de yanlışlıkla falan yaptığını mı düşünüyorsun?" deyip alay edermiş gibi bakdığında kalbim daha çok acıdı. Çünkü Kerem'in bilerek yaptığını biliyordum. Bian aklıma yine dün akşam geldi. Kerem'in herkesin içinde beni rezil ettiği, yüzüme dahi bakmadan çekip gittiğ an. En azından nasıl hissettiğini bilmek istemiştim ama o har zaman ki gibi yaptı ve kaçtı. Klasik Kerem Sayer ! Bunları geçirirken içimden Aksel'e döndüm.
"Hatırlattığın için saol" deyip sitemli bir şekilde ona bakarken yüzünün düştüğünü gördüm. Sanki dediklerine pişmanmış gibiydi. Tanrı aşkına neden bu kadar taktı ki! diye düşüündüm . Sonuçta iki günlük bir tanışıklığımız vardı.
"Hatırlatmak istemezdim ama yine de Kerem'in nasıl biri olduğunu görmeni istedim." deyip banden tepki beklerken önüme dönüp yürümeye devam ettim. Hatta bian Kerem'e olan sinirimi çıkartmak istermiş gibi koşmaya başladım.
Sonra Yanımda birini hissettiğimde Aksel'inde yanımda koştuğunu gördüm. "Beni takip mi ediyorsun.?" dediğimde
Aksel çok rahat bir şekilde "Hayır, gördüğün gibi koşuyorum." Yine her zamanki bilmiş tavırlarından vazgeçmiyordu. Bay Ukala! "Bana neden beni takip ediyormuşsun gibi geldi, Bay Ukala!" Son söylediğime sırıtmıştı. Tamam ona bakmıyorum ama anlayabiliyordum sırıttığını. Tanrı aşkına tamam bir iki saniye bakmış olabilirim siz kazandınız sürtükler! "Seninde söylediğin gibi sana öyle gelmiş Bayan çokbilmiş." dediğinde durdum ve ona döndüm.
Benim durmamla o da durmuştu. Bir iki saniye birbirimize baktıktan sonra daha fazla kendimizi tutamayıp gülmeye başladık. Hayır! Kahkaha atıyorduk resmen Ne kadar da güzel gülüyorduç Onun her saniye böyle gülmesi için insan herşeyini verebilirdi. O dudakları sanki öpülmek için yaratılmıştı. Lanet olsun neler düşünüyorum ben! Kendine gel Melis ! İy,ce sapıklaştın diye içimdeki sapığa söz geçirmeye çalışıyordum.
"Seni gülerken görmek güzel" dediğinde tebessüm edip seni de gülerken görmek çok güzel dememek için savaş veriyordum kendimle! "Her zaman böyle gülmem kıymetini bil." diye mırıldandım. Aksel'in "Anlamadım?" deyip yüzüme bakmasıyla farkettim sesli düşündüğümü. "Hiç, sadece uzun zamandır bende ilk defa zorla değil isteyerek gülüyorum." dediğimde tebessüm edip "O zaman sık sık gülmelisiniz . Bayan çokbilmiş" dediğinde sırıtıyordu. Tamam! Sanırım şu birbirimize ad takma olayına devam ediyorduk .
"O zaman size kötü bir haberim var . Ben kolay kolay gülmem Bay ukala" deyip son kelimeyi bastırarak söylemiştim . "Tamam, o zaman hadi gidiyoruz." dediğinde suratına anlamamış gibi bakıp "nereye?" diye sordum.
"Ben çok acıktım . Eminim sende acıkmışsındır." Elini karnına koydu ve devam etti. "Şurda bildiğim güzel bir yer var gidip bir şeyler yiyelim." dediğinde ne kadar da rahat davranıyor diye düşündüm.
Daha dün akşam tanışmıştık. Tamam teorik olarak önceden onu tanıyordum -Keremin düşmanı olarak ve benimde- ama şimdi onu böyle yanımda görmek garipti ama bir yandan da iyi hissettiriyordu. Ne kadar sadece yanımda olmak istediği için burda olduğuna inanmak istesem de dün akşam acı bir şekilde insanlara güvenmemem gerektiğini öğrenmiştim. Ama yinede gitmek istiyordum.
"Üzgünüm ama eve gitmem gerek " dediğimde Aksel'in bunu bekliyormuş gibi bir tavrı vardı.
Sanki bian nedense sinirlendim. Ben böyle söylediğimde onun ısrar etmesi gerekmiyor muydu? Hep öyle olmaz mıydı? Böyle yapması benim düşündüğüm gibi beni önemsemediğini düşünmeme neden oluyordu. Belkide sadece gitmek için bir sebep arıyordum. Ve Aksel'in ısrar etmemesi sonucu bu ihtimal gitmişti. Bilmiyorum gerçekten bilmiyorum neden bu olayı bu kadar abarttığımı!
Aksel bana bakıp "Gelmiceğini biliyordum zaten. Ama nedense sormak istedim. Niye böyle bir şey yaptıysam sonuçta sen beni hala düşmanın olarak görüyorsun. Öyle değil mi?"
dediğinde bende Aksel bey nerde diye düşünmeye başlamıştım zaten diye geçirdim içimden.
Aksel benden bir cevap beklerken ben de kendime aynı soruyu sorma gereği duymuştum. Gerçekten ben Aksel'i ne olarak görüyordum. Düşman? Hayır, hayır ! İki gündür bir düşmanın yapması gereken şeylerden fazlasını yapmıştı. Hatta bir an beni düşünen tek insanın Aksel olduğunu bile geçirdim içimden. peki ne? Arkadaş? Ah Hayır! Arkadaşlık bağlarının böyle olmadığına eminim. Hem neden bir insan iki günlük arkadaşına böyle davransın ki? Bu , bu daha fazlasıydı bundan eminim!
"Sen benden önce benim seni nasıl gördüğüme karar vermişsin zaten ! Neden bana tekrar soruyorsun ki?" dediğimde Aksel'in yüzünde anlamamış gibi bir tavır vardı. Ama sonra sırıttı ve gözlerimin içine bakarak "Beni düşmanın olarak görmüyorsun yani?" dediğnde hala gözlerime bakıyordu. Bir ana onun büyüsüne kapılık sonradan pişman olucağım şeyleri söylemek istemediğimden hemen toparlanıp gözlerimi kaçırdım ve "Ben öyle birşey söylemedim." deyip yürümeye başladım.
Şuan suratındaki ifade ne? Nasıl hissediyor hiçbirini bilmiyordum . Ama eğer Aksel'i biraz tanıdıysam eminim sinirden köpürüyordur. diye içimden geçirirken kolumda bir el hissettim ve o el beni sert bir şekilde tutup kendine çevirdi. Ben korkuyla Aksel'in yüzüne bakarken o tam aksine oldukça sinirliydi.
Bedenlerimiz Aksel'in beni çevirmesiyle birleşmişti. Hatta yüzümü iki santim daha yaklaştırsam dudaklarımız birleşebilirdi.
Ben ateş gibi yanarken Aksel bana biraz daha yaklaştı ve kulağıma eğildi.
"Sakın bir daha benle oynamaya kalkma! Yoksa sen bile olsan sonuçları kötü olur güzelim." deyip yüzüme döndüğünde korkudan mı heyecandan mı bilmediğim bir korku kapladı vücüdumu.
Alev alev yandığımı hissettim . Sonra Aksel'in gözleri dudaklarıma kaydı ............