Başlangıç

454 31 18
                                    

Genç kadın derin bir nefes alarak,aynadaki yansımasına baktı. Yan odadan gelen çağrılmaya aldırış etmemeye çalışarak,saçlarını düzeltip önüne düşen saçlarını toparlamaya çalıştı. İkinci belki de üçüncü kez ismini duyunca iç çekerek ses tonunu yükseltti.

-Efendim canım? Dedikten sonra,saçlarına bir modelde karar kılıp ayaklandı ve büyük,gömme dolaba doğru yürüdü. Koskocaman odada,küçücük eşyalarına karşılık,dolabı devasaydı. Yeni hayatına başladığı andan itibaren tüm eski kıyafetlerini atıp,yerine çok daha modernlerini almıştı,çünkü bunu hak ediyordu. Her zaman her şeyin en iyisini hak ederdi. Büyük dolabı açıp,elbise yığınına bakarken dolgun kırmızı dudaklarını büzdü,klasik kız triplerinden birini yapıp "giyecek hiçbir şeyim yok." Demeyi çok isterdi ancak dolap bu

lafını yalanmak için ona bakıyordu. Bir süre kararsız bir şekilde bakındı dolaba. Siyah elbisesinde karar kıldığında ise,dolabın görünen kısımlarında gözüne çarpmamıştı. Hafifçe iç çekerek elbiseleri askıdan çıkarmaya başladı,asıl elbiselerin olduğu kısımda bulamadığında ise sinirlenmemek için alt dudağını dişledi. Nişanlısının "yeni tuttuğu" hizmetçilerin eşyalarını karıştırmasından nefret ediyordu,alt çekmeceleri açıp didik didik etmeye başladığı sırada gözüne bir fotoğraf karesi çarptı. Eski günlere ait olan bu karenin içindekiler kadının hayatını tam anlamıyla mahvetmişlerdi,bunları düşünürken yavaşça güldü. Yanılıyordu,asıl o onların hayatını mahvetmişti. Fotoğrafı eline alarak,dolaptan uzaklaştı,odanın kapısını kapatarak yere oturdu ve fotoğrafı incelemeye başladı. Bu fotoğraf bir zamanlar ağlayarak baktığı fotoğraftı. Yanındaki her erkeğe tek tek baktı,geçmişte tek bir kişiye odaklanırken o kişiyi pas geçip şuana kadar asla odaklanmadığı kişiye bakarken hıçkırdı. Gözleri dolmuştu işte. Parmağıyla fotoğrafı okşarken,gözlerinden yaş akmaması için kendini sıktı ve hafızası onu o günlere geri döndürdü.

***

"Hayatının hatası" diyebileceği bir yanlış yapmıştı Sibel Yılmaz. Bu hataların hepsi suratına birer birer çarpılmaya başlandığı ise,yapabilecek bir şeyi kalmamıştı. Suçluydu,yanlış kişiye aşık olmuştu. Ama ne olursa olsun,tek istediği sevilmekti. Onu gerçekten,gönülden seven insanı kaybettiğini çok sonra anlayacaktı. Fikret Yurdakul,lise yıllarında arkadaştan başka bir şey olarak görmediği ancak aşık olduğu adam yüzünden,yıllarca sevgili rolü yaptığı insan.

Onu gerçekten çok fazla seven tek insandı. Onu kaybettiğini anladığında ise çareyi kaçmakta bulmuştu. Mahalleye yaptığı yanlışlar yankılanırken,evinden çıkamamış,okula gittiği zamanlarda ise en arka sıraya oturup boş boş duvara bakmıştı. Önceleri ona aşkla bakan gözlerden ise,tiksinti görünce dayanamamaya başlamıştı. Son sözlerini çok iyi hatırlıyordu Fikret'in yani Fiko'nun. Arkadaşları ona Fiko derdi,bir aralar o da. Ancak o adamın gözünde bir yabancıdan farkı kalmayınca araya resmiyet girmişti.

Mahallede olaylar yavaş yavaş soğumaya başlarken,dünyanın en sinir bozucu insanından haber bekliyordu Sibel. Bu olaylarda,kendi çıkarını düşünüp de olsa yanında olan Kıvançtan

başkası değildi. Bir zamanlar ki hayalini gerçekleştirmek için ona okul ayarlayacaktı Kıvanç.

Burslu bir şekilde kabul edildiğini öğrenmesine saatler kala,Sibel camdan dışarı bakıyordu. Hava çok kötüydü,kar çok kötü bastırmıştı. Dışarıda in cin top oynuyordu. Zaten bu havada dışarıda dolaşmak aptallık diye düşünürken,gözü haftalar sonra karşı duvara kaydı. O duvar,Fikret'in ona zamanında spreylerle aşk ilanları yapıp babası tarafından tüm mahallede kovalandığı duvardı. Yazılan yazıya yutkunarak baktı.

"BEN EN AZINDAN KATİLİMİ TANIYORUM. FAKAT SEN BİR GÜN SEVİLMEDİĞİN

BİR YÜREKTE,KİM VURDUYA GİDECEKSİN GÜLÜM..."

Okuduktan sonra öfkelenerek,hızla camı kapattı ve bu olaydan günler sonra mahalleden ayrılıp yeni hayatına başlamıştı ancak o öyle sanıyordu. Çünkü kader,tüm yanlış yaptığı

İnsanlarla tekrardan bir araya gelmesini sağlayacaktı.

Vuslat||FikBelWhere stories live. Discover now