-2-

280 24 10
                                    

Yazar notu:Öncelikle,hepinize merhaba. Uzun süreden beri yazdığım hiçbir bölümü paylaşamamamın sebepleri tabi ki vardı,bunu kısaca açıklayıp hemen bölümü okumaya geçebilirsiniz. 28 Mayıs'ta güncellenmiş bölümden sonra LYS sürecime çok az vakit kaldığı için ne yazık ki hiçbir şey yazamamıştım,sınav bittikten sonra ise evimde yapılan tadilatı uzun süre beklemek zorunda kaldım,internetsiz bir ortamdaydım ve sizlere ulaştıramadım bölümleri. Affınıza sığınıyorum ve 196 okuma gördüm,çok teşekkür ederim benim kalbi kırık FikBelcilerim,o kadar mutlu ettiniz ki beni. Gözlerinize ve verdiğiniz oylara sağlık,sizi seviyorum,teşekkürler ve iyi okumalar!

Yazar notu2:Bölümleri ne sırayla koyacağımı bilmediğim için,oy sayısına bakıp atmayı düşünüyorum. Yeni bölümün oyu 25,okunması da 150 olunca yeni bölümü atmayı planlıyorum. İlk bölüme kıyasla,gene az söyledim bence. Teşekkürler,tekrar iyi okumalar. Parmaklarınız ve gözleriniz şimdiden dert görmesin,sizi seviyorum!


Mahalle böyle bir çalkalanmayı daha önce hiç yaşamamıştı,art arda yaşanan olaylar herkesin dilindeyken Meral Yılmaz,dışarıya bile çıkamıyordu. Hiçbir zaman kendi gibi yetiştiremediği kızı,son kazığını da ona atıp mahalleyi terk etmişti. Camdan dışarı bakarken derin bir nefes aldı,kızacağı,bağıracağı tehdit edeceği bir kızı olmadığı için düşünmekten başka çaresi yoktu.

Duvar dibinde,çökmüş çocuğu görünce içinde hiçbir acıma olmadan tiksintiyle perdeyi kapattı. "Belalı oldu bu da başımıza..." diyerek mırıldandı ve camın önünden ayrılıp eski beyaz telefonun başına gidip artık ezber ettiği numarayı tekrar aradı. Üçüncü çalışta açarken,tereddütle bekliyordu kadın. Kızına sinirlense de,ne olursa olsun o onun kendi canından olan,küçük bir kopyasıydı. Gençliğini ve güzelliğini çalmış olabilirdi ama lanet ettiği içindeki annelik dürtüsüne engel olamayıp,bırakılan numarayı her gün en az iki kere arıyordu. Çoğunlukla açılmazdı telefon,en son bir buçuk hafta önce dördüncü çalışta açılmıştı.

Karşı taraftaki genç adamın sesini duyunca,inkar edemeyeceği bir ferahlık dolmuştu içine.

-Oğlum,kusura bakma arayıp duruyorum ama benimki de anne yüreği...

Karşı taraftaki insan,bıkkın şekilde nefes aldı,bu cümleyi her açışında duymak zorunda mıydı ki? "Ah be yaban gülü..." diye geçirdi içinden,hani o okula gidince bir daha hayatına sıçmayacaktı? Nefret ediyordu Kıvanç insanlara yardım etmekten ama bu dünyadaki tek arkadaşı olan –sevgilisi,kuzeni ve onun sevgilisi bile ona sırtını dönmüşken!- kıza acımaktan da kendini alamamıştı bir türlü.

-Kızınız iyi Meral Hanım. Yakın zamanda kendi hattını açtıracakmış... Merak etmeyin.

derin bir nefes verdi ve arabasının kapısını açtı.

-Orada daha mutlu olacak Sibel,şimdi izin verirseniz sizin acınası hayatınızdan çok daha önemli işlerim var. İyi günler.

Telefonu yüzüne kapatıp sırıttı ve whatsapp bölümünü açıp en son konuşulanlardan ismine tıkladı Sibel'in gülerek. Kız gittiği gibi hattını açtırmıştı ama o varoş mahallesinden –çomaristan daha çok yakışıyordu aslında oraya- kurtulmak için bahaneler uydurmuştu,tekrar gülüp klavyede uzun parmaklarını hareket ettirmeye başladı,telefonla işi bitince tuş kilidini kapatıp cebine koydu telefonu,deri koltuğa kurulup gidecekken gözlerini kısarak ona doğru gelen üçlüye bakarak alayca sırıttı. "Bende diyorum,bir şeyler eksik... Çomarlarmış,e tabi Çomaristan'da olup da onlarsız olur mu?" Kıstığı gözlerini açarak dudağını büzdü ve yanına yaklaşmalarını bekledi. En önce gelen çetenin baş elemanı,en ezik çomarın "aga" sıydı. Hem çomarın hem de kendi eski sevgilisiyle "öpüş kokuş" yapan. Tiksintiyle başını salladı,nefret ediyordu bu çocuktan. Pek uzun boylu olmamasına rağmen,koskocaman bir yüreği vardı ve Kıvancı asıl çıldırtan buydu. Boyuna orantılı elleri arabanın camına yapıştığında sakin kalmaya çalıştı. Aslında gidip ağzını yüzünü kırsa,kimse haksızsın demezdi. Boğuk sesini kulaklarında hissedince daha da sinirlendi.

Vuslat||FikBelWhere stories live. Discover now