Merhaba! Bir tanıtım yazmak istemedim.Tanıtım yazarken bir de baktım ki hikayenin hepsini anlatıp spoiler veriyormuşum.Büyük ihtimalle bu sizin okuma heyecanınızı bitirecekti.Tanıtım yazmadığım için pişman olacak mıyım onu da bilmiyorum.Umarım pişman olmam.Size keyifli okumalar!💗
Yere kadar inen camdan sağanak yağmuru izliyordum.Ağaçların yapraklarından bir su damlasının süzülüşü kadar durgun bir gündü ama biliyordum ki yağmurun kesintisiz yağışı kadar hareketli bir güne dönüşecekti.Elimdeki kupayı cam masaya yavaşça bıraktıktan sonra yüzlerce dosyanın başına geçtim.Dirseklerimi masaya koydum ve ellerimle gözlerimi ovuşturdum.
Şu anda tüm FBI'ın ilgilendiği ünlü uyuşturucu kaçakçısı Marcus Foster'ın dosyasını elime aldım ve incelemeye başladım.En zengin mafya babalarından,Daha önce bir kaç baskın geçirmiş...Defalarca incelediğim dosyayı belki gözden kaçırdığım bir şey vardır diye son kez incelemiştim.Tek beklenilen adamın evinde vereceği davetin tarihiydi.Yarın bu işi bitiriyorduk.Kahvemden bir yudum daha aldım ve merkeze indim.
''Hoş geldin Dylan.''
''Hoş bulduk J''
''Bir hareketlilik var mı?''
Jason kulağındaki kulaklığa elini götürdü ve gözlerini elindeki dosyalara dikti.
''Aslında bakarsanız bir sıkıntı yok.Her şey tıkırında ilerliyor.Bir şey anladıklarını sanmam.Takibe devam ediyoruz.''
''Güzel.''
Kafamı 'iyi' anlamında salladım.Bugün merkezde herkes yoğun bir gün geçiriyordu.Yavaş adımlarla Marcus'un evinin etrafına yerleştirdiğimiz gizli kameraların takibinin yapıldığı yere yürüdüm.İşi sağlama almamız gerekiyordu.Küçük bir şeyde kaç aylık operasyon batabilirdi.Dikkatlice baktığımda adamlarından bir tanesine bir şeyler söylüyordu.Yakınlaştırdım.
''Hemen şuradaki dinleme cihazını etkinleştirin!''
Sesimdeki ciddiyet ve telaş çalışanların 5 saniye içerisinde dinleme cihazını etkinleştirmelerine neden olmuştu.Kulaklığı aceleyle taktım.
'Evet.Hiç bir masrafı esirgemeyin.Kurtuluşumuzun şerefine olsun.'
Bu cümlesinden sonra kısa bir kahkaha sesi duyulmuştu.Konuşmasına devam etti.
'Bir de unutmadan söyleyeyim davette 25 koruma olsun ve saat 19.30'a alınsın.'
İşte bu işe yarar bir bilgiydi.Şimdi planın bazı kısımlarını değiştirmemiz gerekecekti.Kulaklığı çıkarttım.
''Dinleyicileri her zaman takibe alın!''
Bay William'ın yanına gitmek için sandalyeden kalktım.Odasına doğru yürürken arkamdan sesini duydum.
''Ajan D.''
''Bay William!Bende tam size geli-''
Arkamı döndüğüm anda zaman sanki bir anda durdu.Gözlerimi sonuna kadar açtığımı,şaşkınlığımı gizleyemediğimi tahmin edebiliyordum.Çünkü şu anda baktığım nokta parçalar halinde kırılıyormuş gibiydi.
''Sen.''
''Ben''
''Kahretsin!''
''Kahretsin!''
Bakışlarımı hala sabit olduğu noktadan çektim ve Bay William'ın sözlerine odaklandım.
''Evet.Bu biraz ani olabilir ama elimde böyle bir fırsat varken kaçırmak istemedim.Yeni ajanımız ve aynı zamanda senin yarınki operasyondaki görev arkadaşın Stephanie Wayne.''
Hayır,hayır,hayır.
4 YIL ÖNCE
Herkes toplantı odasında yerini almıştı.Parmak izi taramasından sonra bende toplantı odasında yerimi aldım ve bir sandalyeye geçtim.Bay William son zamanlarda FBI'ı meşgul eden büyük suç örgütüne düzenleyeceğimiz baskın hakkında son tekrarı yapıyordu.Üyeleri hakkında net bilgiye sahip olmamıza rağmen yerleri sürekli değişiyordu ama bu sefer onları kıstırabilecektik.
(...)
Depo benzeri bir yerin önüne gelmiştim.Deponun tek girişi vardı.Dışarıdan bakıldığında sadece eski, aşınmış bir yerdi ama her tarafında silahlar olduğunu,büyük bir suç örgütünün yeri olduğunu kim bilebilirdi.Elimde silahla kapının yanına kendimi yasladım.Üçe kadar içimden saydıktan sonra bir tekme ile içeri girdim.
İçeride kimse yoktu.Etrafa baktığımda bir harita bir iki silah ve her tarafta kurşun izleri,kırık cisimler vardı.Arkamı döndüğümde deponun üstüne açılan bir çıkıntı olduğunu fark ettim ve hemen eşyaların üzerinden atlayarak yukarıya tırmandım.Kendimi çatının üzerine attığımda bir kadının elinde silah ile çatıların üzerinden atlayarak kaçtığını fark ettim.
Kadının uzun sarı saçları siyah kapüşonlu üstü,siyah pantolonu,siyah postalları vardı.Tahminimce benim yaşlarımdaydı.Koşarken arkasına kısa bir bakış attığında onun çetenin üyelerinden biri olduğunu fark etmiştim.Gözlerimi kıstım,hemen silahıma yöneldim.Uzun bir çatışma ve kovalamacanın ardından sonunda onu yakaladığımda ise ikimizde silahsız kalmıştık.
Yüzüme geçirdiği ağır yumrukla çatıdan düşmek üzereydim.Ağzımdan çıkan küfürlere aldırmadan çevik bir hareket ile bacağına bir tekme geçirdim.Yere düşmesine rağmen hızlıca kalktı,beni peşinden sürüklemeye başladı.İzini kaybettiğimde elimi hızlıca savurdum ve yüksekliği az olan çatıdan atlayıp nefes nefese kalmış bir şekilde etrafıma baktım.Çünkü etrafımda gördüklerim beklemediğim bir şeydi.
Yaklaşık 20 civarı iri yarı adam ve en arkasında o kız.Bu sefer fena kıstırıldığımın farkındaydım.Çarpık gülümsemesini de alıp kayıplara karışırken içimdeki öfke durdurulamaz,buradan kurtulmak ise imkansızdı.
EVET!! İlk bölüm biraz sıkıcı ve kısa olmuş olabilir.Çünkü tam flashback'te bitirmek istedim ama diğer bölümler daha uzun olacak.Hikayede çok fazla saçmalık olmamasına özen gösterdim fakat yine de anlamsız yerler vardır.İlk bölüme verin artık ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
ActionAşk ile nefret arasındaki ince çizgiyi bulamayan, birbirleriyle geçmişleri pek aydınlık olmayan iki FBI ajanı ve aksiyonsuz geçmeyen saniyeleri. ''Sen.'' ''Ben'' ''Kahretsin!''