-umudun sonsuzluğu yalan değilmiş, sürekli var olabilenmiş
şu an saat on, aslında çok geç bir vakit değil fakat benim uykum geldi bir hayli.
fakat yazmadan edemeyeceğim ( hele de elf bu konuyu bana fısıldadıktan sonra asla yazmadan edemem)
belki başlıktan da anlamışsınızdır bu yazımda ele alacağım konuyu.
Evet, benim için biraz inanılmaz bir kavramla karşınızdayım.
umut.
beni uzun zamandır takipte olanlar elbet yazılarımı ve şiirlerimi bilirler. Genelde karamsar denizlerde yüzüp, havasız dehlizlerde soluklanmaya çalışır(d)ım.
Yazılarım umuttan hiçbir iz taşımaz(dı), genelde hiç taşımadılar diyemeyeceğim çünkü benim bile yok edemediğim bir umut vardı içimde.
Cidden inanılmaz, ne kadar yok etmek istesem de hiçbir zaman umudu tamamen bertaraf edemedim. Ve şimdi yazılarımla şiirlerimi tekrardan baştan sona dikkatli bir şekilde okuduğumda her bir köşede eksik de olsa gözüken bir umut vardı.
O hep vardı, var oldu fakat şahsımca kolayca öldürüldü( bu dirilemeyeceği anlamına gelmez)
Belli depresif bir dönemimde umudumu kesmiştim hayattan,( aslında umudumu kestiğim için depresyondaydım.)
Acılı şiirler yazıyor, karanlık betimlemeler yapıyor ve ölümü çağırıyordum.
Ama sonlar hep umut ederek bitiyordu. ( anlaşılmaz bir şekilde)
Yazılarımı ve şiirlerimi yazarken hep bu ortamdan insanlarla sohbet ederdim, etkilendiğim çok kişi oldu. Şimdi sizlere o kurtarıcıların isimlerini vermeyeceğim, eğer verirsem onlar hakkında yazmam gereken birçok methiye olacaktır ve bu da sizi farklı diyarlara götürecektir.
Şimdilik olduğunuz yerde durmanızı ve size söylediğim şu cümleyi aklınızda kovalamanızı istiyorum:
'' Umut olmasaydı, kalpler kırılırdı. ''*
Evet, işin içine yine kalp kırıklıkları ve hüzün giriyor. Aslında bakarsak da kalp kırıkları her daim var. Hüzün de öyle, lakin esaslı kalp kırıklıkları ve hüzünler umutsuzluk döneminde davet ediliyor.
farkındayım,
umut, aydınlık ve iyileştirici tarafta, umut bir merhem ve şifa oluyor bizlere.
Olmadığı takdirde ise bir kabusu yaşamaya başlıyoruz, çünkü biliyoruz ki umut etmemek, aslında inanmamaktır ve korku dolu olmaktır. Neşeli anların, sağlıklı günlerin, sevgi dolu insanların, güzel havaların gelmeyeceğine inanmaktır umut etmemek. Korkmaktır umut etmemek çünkü sebebi bellidir umut etmemenin. Kırılmaktan, hayal kırıklığına uğramaktan korkarız tepeden tırnağa.
Çünkü hem en yakıcı hem de en dondurucu azaptır hayal kırıklığı. İnandığımız ve güvendiğimiz gerçeklerin, insanların ve değerlerin bizle dalga geçercesine yıkılması bizi mahveder, bunu hak etmediğimizi düşünürüz ya da benim gibiyseniz bunu neden hak ettiğinizi, insanlara ne kötülük yaptığınızı düşünür ve en küçük kusuru bile hata sayarak hayatı kendinize zehir edersiniz. Günleriniz karanlık odalarda, ıssız banklarda oturarak geçer ve her insana soğuk bir gülümseme sunarsınız.
Umudunuz kalmamıştır, öyle sanarsınız. Kalbiniz kırıktır. Düşünürsünüz ki sizi bu hale getiren umuttur. Umut ettiğiniz için bu haldesinizdir, buna inanırsınız. Aklına gelmez belki de o an, yanlış insanlarla hayatınızı geçirdiğiniz.
Her olayın farklı kapılarının olduğunu ve o kapıların ardına kadar açık olduğunu bir anda unutuverirsiniz, aynı yaşamanızı sağlayan şeyin umut etmek olduğu gibi.
Aklınıza düşmeli,
şu bir gerçek ki, yaşadığınız hüzün umut etmediğiniz sürece daha da büyüyecek, çoğalacak. Kederden geberdiğinizi hissedeceksiniz. Çünkü hayatı kapkaranlık görmeye başlayacaksınız. size yardım etmeye çalışan insanlara bir umut belki iyi davranacaksınız ama onun haricinde hep yalnız kalmak isteyeceksiniz. Kalbinizi kendiniz de kıracaksınız, umut etmemenin bir sebebi de budur ya,
kalbinizin başkaları tarafından kırılmasına müsaade etmemek içindir.
Ve bu sonsuz bir süreçtir. Ama bilir misiniz umut da sonsuzdur aslında, en kötü günden sonra bile sabah uyanıldığında, kusacak gibi hissedildiğinde dâhi, yalancıktan da olsa umut etmeye başladığınızda ve ilk olarak gülümsediğinizde hayat da size gülümsemeye başlar. Belki saksıdaki pembe, kırmızı, sarı veya mor çiçekleriniz de gülümsüyordur size. Gülümsememeleri için hiçbir sebep yok. ( fakat benim saksı çiçeklerim yok)
Ama ne var ki dediğim gibi, umut edilmediğinde, aydınlığın ve güzelliğin varlığına inanılmadığında kendi çukurunuzda umutsuzca, bitkince ve yorgunca turluyorsunuz.
Bunları böyle neden rahat söylediğime gelirsek, neden bu kadar rahatsız edici konuştuğumun sebebine gelirsek ( ki size asla nasihat vermiyorum, bu benim haddim değil, eğer bilmeden öyle bir şey yaptıysam özür diliyorum, affedin)
bir zamanlar kendimin de böyle olmasındandır.
Belki halen daha öyleyim ama bu durumu uzunca bir süre sürdüren birisi olarak bazı gerçekler ne kadar karanlığı yaşasam da görülemeyecek gibi değildi. Yüzümü çarptılar, attılar kendilerini.
Anlatmak zorundayım size.
Ben umut etmedikçe kendimi kırıyordum, başkalarına gerek yoktu.
Ben vardım, bir de umutsuzluğum. Biz yetiyorduk kalbimin yerinden çıkacak gibi acıyla dolmasına.
Zihnimin derinliklerinin her zaman alt yapısının borularla kaplı olduğunu düşünürsek bu aynı kireçlenme gibi bir şeydi, umutsuzluğum boruları tıkıyordu ve iyi olan düşüncelerim ile hislerim geçemiyordu. Sadece gaz halinde bulunan (kısmen) hüznü, öfkeyi, hayal kırıklığını soluyabiliyordum. Ruhum köreliyordu.
Sonra ben bıktım ve hayatla belki de tanrıyla bir iddiaya girdim. Daha doğrusu tanrıya yalvardım. Biliyordum, bu halde devam edemezdim, öldürürdüm kendimi yıllar sonra.
Dedim ki '' umut etmeme yardım et, bir yol göster bana, bir kere gülümseyeyim umut edeyim ama tokatlamasınlar sevincimi, gülümsememi. ''
Elbette birçok terslik oldu fakat bir şekilde umut etmekten vazgeçmek istemez hale gelmiştim, çünkü ünlü birinin de dediği gibi umut kaybedilecek en son şeydir. Biraz onun sözünü anlamaya çalıştım, inandım, öyleydi.
Sanat yapmak için söylenmiş kuru süslerle dolu bir cümle değildi. Sahiden öyleydi. Çünkü bakmıştım da umudumda gittiğinde elimden hiçbir şey kalmamıştı bu bedende, bu ruhta.
Kendi kendime yitirmemeliydim onu, ne olursa olsun yakalamalıydım kuyruğundan.
Çok geç kalmamışım iyi ki, gerçi umut hep açıyor kollarını size.
ister istemez gülümsetti bu yazı beni, hadi birbirimize bir söz verelim.
Lütfen hep birlikte umut edelim,
hatırlayalım,
bu sonsuza kadar sürecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
saksı bitkisinden seçmeler
Não Ficçãoseninse güzeldir kesinlikle sendeyse güzelleşmiştir kafanın içi tamamen bir gökyüzü benim için felaketim olabilir belki huzuru da andırıyor gibi