Elimi bırakmamaya niyetli gibiydi.Sadece ayaklarını koşmaya zorluyor beni de onunla sürüklüyordu. Aslında tüm yük onda olsa da durmam gerekiyordu. Nefes nefese kalmasını istemezdim. Çünkü ben çok hızlı koşardım. '' Rob.'' dediğimde ayaklarını yavaşlattı ve yürümeye başladı. Ter damlacıkları alnında çok az birikmişti. Bana döndü. '' Yoruldun mu yoksa ? '' dediğinde gülümsüyordu. Gözlerimi devirdim. Sonra baldırlarıma vurarak ''Bunlar asla yorulmaz Bay , Dorn.''dediğimde dudaklarını büktü. ''Boşuna uğraştım yani ? '' dediğinde bir elini saçlarının arasından geçirdi. ''Belki. '' O sadece sırıtıyordu. Bir kaç kez daha derin derin nefes aldım ve tekrardan uzattığı elini yakaladığım gibi koşmaya başladı. Onu bu sefer yakalamak kolaydı. Zamansız değildi dinlenmiştik. Hava soğuktu. Karlardan kaymamak için dua ediyordum. Çünkü buz tutmuşlardı. Rob, ara sokaklardan giriyor , bilmediğim yerlere çıkıyordu. Sonra apartmanların yanına geldi ve yürümeye başladı.
''Görüyor musun ? '' dediğinde karşıya baktım. Yeşillik vardı. Bir adım daha attım ve tekrar baktım. Çimenlerle kocaman ağaçlar eşsiz bir manzarayı yansıtıyordu. ''Burası mükemmel.'' dedim. ''Daha önce hiç görmedim.'' diye ekledim. '' Burası özel bir yer.Herkese gösterilmez.'' dediğinde ormana gözünü dikmişti. Ona döndüm.''Bu benim özel olduğumu mu gösteriyor ?'' dediğimde bir kahkaha attım. O da bana katıldı. Gülüşmelerimiz sokağı yankı yaptırıyordu.Ayaklarımızı uyum içinde oraya götürdük. Hala elim elinin içine girmişti.Diğer elimle gözümü ovaladım ve ara sokaklara baktım. Terk edilmişe benziyordu.En sonunda dökülmüş çitlerin yanına geldik.''Sadece atla.'' dedi ve göz kırptı. Sonra çitlerin üstünden atladığı gibi elini bana uzattı. Ona çarpık bir gülümseme gönderdim ve çitlerin üstünden atladım.Beyaz boya dökülmüştü. Bu buraya farklı bir renk sağlıyordu.Çimenler uzuyordu. Tabii ki üstlerine kar yağmıştı ve buz tutmuştu. Sadece topraktan yol düzgündü. Yürümeye devam ettik. Kocaman ağaçların içine girdik. Burası dardı neredeyse Robert'e yapışıktım. Ama harika bir manzarası vardı.Rob küçük bir kavisten çıkarken bana yardım etti. Sonra biraz daha yürüdükten sonra küçük dağ gibi bir yere geldik. Oraya da çıkmama yardım etti. Burası harikaydı. Küçük bir dere , üstünde çok tatlı taşlarla çevrilmiş bir köprü yanları donmuş çiçekler ve sırf çimen ve küçük fidanlar..
Ben burayı izliyordum Robert beni.. Burası mükemmeldi. Ona döndüğümde hiç bir etki bırakmadığına emindim. Buraya çok kez gelmiş olduğunu unutmuştum. ''Burası tabiat ananın bir armağanı gibi.'' diye geveledim.
''Öyle , burası mükemmel. Yazın balıkların ve kuşların çıkardığı ses. Balıkların ne kadar duyulmasa da. Düşen yapraklar. Esen rüzgar. Mükemmel güneşin buraya çok az ışın göndermesi. Burası doğa harikasi.'' dediğinde ben hala hayranlıkla buraya bakarken ona kulağımı vermiştim.
''Doğa harikası.'' diyerek onu tekrarladım. Gülümsedi. Burasını daha önce nasıl bulamadığımı bilmek istiyordum. Kendimi toparlamam için bana zaman veren Robert , elimi bırakmış ve bir ağacın gövdesine yaslanıp neredeyse donmak üzere olan suya seyretmeye başladı. Ben ise mal mal etrafımda dönüyordum. Rahatsız eden kimse yoktu , dert yoktu , sadece sessizlik ve mükemmel oksijen kokusu vardı. Burası benim uyuma ortamım olabilirdi. Ayaklarımı Robert'in yanına götürdüm ve onun yaslandığı ağaca yaslandım. Gözlerini kapatmıştı. Ne düşünüyordu ki ? Gözlerimi onun gibi kapattım. Ama ben uyurdum şimdi. Açtım tekrardan ve başımı hafifçe ona çevirdim. Çok mutlu gibi ve harika görünüyordu.
Elimi hafifçe onun çenesinin altında olan sakallarına getirdim. Küçüklerdi elime batıyorlardı. Ama önemli değildi. O ise haraket bile etmiyordu. Biri bunu bana yapsa çok pis gıcık olurdum mesela.O daha çok hoşnut olmuş gibiydi. Ama ne olur olmaz diye elimi çektim.
''Sorun değil , hoşuma gidiyor.'' dediğinde gülümsüyordu gözleri hala kapalıydı.
''Sakalların , elime battı . '' dediğimde yalan söyledim. Cesaret ederdim ama sanırım çekmeseydim devam ederdim. Kahkaha attı. Gözlerini araladı ve bana döndü. Hafifçe derin bir nefes aldım ve omuzlarımı dikleştirdim. O da aynısı yaptı. Sonra gökyüzüne sonra tekrar bana baktığında yüzünde farklı bir ifade vardı.
''Üşüyor musun ? '' dediğinde dudaklarımı büktüm.
''Hayır. Sen ? ''
''Pek sayılmaz.''
''Yani hayır ? '' dedim. Soru sorduğumu anlaması için onun gözlerinin içine dikkatle baktım.
''Sen üşümüyosan ben de üşümem , sen üşüsen ben yine üşümem.''dedi.
Ellerimi havaya kaldırdım. Teslim olmuştum.''Pes'' dediğimde gülümsedi ve ellerimi indirdi.''Soğuk.'' dedi sanki tıslar gibi. ''Ellerim hep soğuktur.'' dediğimde bu sefer ben ona çarpık bir gülümseme attım.
''Bana öyle bakma.'' dedi. Sanki uyarır gibi.
''Nasıl ? '' dedim ve tekrar çarpık bir gülümseme takındım.
''Böyle. ''
''Neden ? '' dediğimde bir süre sessiz kaldı.
''Beni büyülüyorsun.'' dediğinde bu repliği bir yerden hatırladığımı fark ettim.
''İyi öyleyse.'' dedim ve tekrar çarpık gülümseme attım. Elini dudaklarıma bastırdı ve gülümsememi yok etti.
''Böyle de güzelsin.'' diye bana söylendi.Gözlerimi devirdim. Pekala. Hafifçe sendeledim ve ayağa kalktım.Elleri sanki eldivenimdi. Artık gitmemiz gerekiyordu. Hava kararmıştı. Ellerimi arkada birleştirip esnedim. Sonra boynumu ovdum. ''Hadi , gidelim. '' dediğimde Robertde olduğu yerden kalktı. Ben önden yürürken ceketime ellerimi yerleştirdim.
''Hey Ruby !'' bana seslendiğinde ona baktım.
''Evet.?'' dediğimde yanıma geldi.
Ellerimi ceplerimden çıkardı ve sıkı sıkı tuttu.
''Üşüyorsun , ama söylemiyorsun. Tatlısın , çünkü kendin gibisin. Özgürsün çünkü engel tanımıyorsun. Korkmuyorsun çünnkü çok güçlüsün ve bu yüzden ağlamıyorum desen de ağlıyorsun. Olmaz desende sonradan olur diyorsun. Seni çözmek zor . Ama bir o kadar kolay.'' dediğinde ben hala ona bakıyordum.Onun mükemmel kokusu burnuma şenlik kattı. Doğal kokuyordu karışık meyve.
''Kimseye benzemiyorsun , çünkü sen babasının kızısın.'' dediğinde onun gözlerinin içine baktım. Beni tanıyordu. Ama ne zamandır ? Ellerini belime koyduğunda boşlukta kalan bir elimi onun omzunun biraz altına , yani kol eklemine , diğer elimi de boynuna yerleştirdim. O da tekrardan bir elini yüzüme diğer elini belimde tutarak kendine çekti.
''Ben babamın kızıyım.'' diyerek onu onayladım. Ve onun soğuk , yumuşak ve sert ortası dudakları benim dudaklarımla buluştu.Boynunda ki elimi rampa saçlarına getirip kendi gövdeme daha çok baskı yaptım. İlk defa birinin beni tanımasından hoşlanmıştım. İlk defa biri için farklı duygular hissediyordum. Ve ilk defa birini delice istiyordum...
Ben böyle en heyecanlı yerinde bitiririm -,- :D yorum ve beğenileriniz önemli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fuck Off !
Chick-LitKötü bir grup,kötü bir kız ve kötü bir çocuk. Annesinin onu ve babasını terk etmesiyle,hayal kırıklığına uğrayan Ruby'nin hikayesi. Ve tabii ki,annesi geri dönse de onu bir türlü affedememesi. Babasıyla iyi büyümüş olsa da,ara sokaklar bu genç kızı...