bölüm üç

3.5K 312 104
                                    

12.05.2017

Bugün her zamankinden daha mutluydun. Neler olduğu hakkında kesin bir fikrim yoktu en başında ama kesinlikle o kız ile alakalı diyordum. Günün geri kalanında koridorda 'Seojung beni öptü!' diye neşeyle bağırman buna işaretti.

Bugün ilk kez senin sınıfına girdim. Sen gitmiştin ve senin olduğu fazlasıyla belli olan sıranın etrafında bütün kızlar, ellerindeki ıslak ve kuru mendillerle sıranı siliyor ve sandalyene oturuyorlardı. Kıkırdıyor ve 'Jimin gibi kokuyor.' diyorlardı. Bir tahta parçası üzerinde ne kadar koku tutabilir ki? Üstelik cilalı bir tahta.

 Sırana yaklaştığımda tüm kızların dikkatini çekmiştim. Tanımadıklaeı bu surat değer verdikleri birinin eşyasına bile yaklaştığında hemen kötü kötü bakıyor, gözleriyle dövüyorlardı beni. Bana en dışlayıcı bakışlarını attılar ve aralarından soyutladılar. Şaşırmadım, bunu bekliyordum. Ama beklemediğim bir şey oldu. Bir tanesi ise bana bulaştı ve arkasından bir bıçak çıkarıp onu kolumun üstüne sürttü.

O anki acıyı umursamadan kızı sıranın yanında devirdim Jimin-ah. Bunun yüzde 75'ini senin için, yüzde 25'ini de bana bulaştığı için yaptım.

Sınıfa sen ve senin o lanet olasıca kız arkadaşın girdi. Senin sırana yaklaştı ve beni gördü. Korktu Jimin, biliyor musun? Artık onun aklında çizdiği çizgiyi aştığımı görünce korktu.

O an onun yüzündeki pis sırıtışın nasıl söndüğünü görmeliydin. O bakışları korkuyla kaplandığındaki halini görmeliydin...

İnan bana onu o an orada öldürmek, pataklamak, gebertmek geldi içimden. Bana çektirdiği, sana çektirdiği, dolaylı yoldan 'biz' çektirdiği her şeyi ödetmek istedim orsda. Ama yapamadım. Sen vardın sınıfta.

Seni gördüğümde kesik kolumdan damlayan kan bütün kolumu sıcaklığıyla boğmuş, uyuşturmuştu. Sen ise yerdeki kıza eğilmiş ve onu ayıltmaya çalışıyordun.

Sert vurdum, kabul ediyorum. Hak etti. Bana bunu yapmamalıydı. Ve Jimin, özür dilerim, bunca zaman temizledikleri sırana da kanımdan biraz sıçratmıştım.

Bana döndün ve bağırdın. İlk konuşmamız bu şekilde oldu. Kırıcı.

'Sen bunu nası-' lafını tamamlayamadan kanlar içindeki kolum gözüne çarptı.' İyi misin?' dedin. 'Tanrı aşkına bunu sana o mu yaptı?'

Bana nasıl olduğumu sordun. Sana cevap vermek için hazırlanıyorum sanıyordum ama diyeceklerim boğazıma takılmıştı. Seni yakından görmek ve gözlerime kendi isteğinle odaklanışın... Yanıyordum sanki.

Koluma dokunduğunda vücuduma tarifi olmayan pozitif bir enerji yayılmıştı. Sanki hiç kanamıyordu kolum artık.

'Revire gitmelisin.' Boştaki elimi tutacaktın ki o lanet gelesice Seojung seni kolundan çekiştirdi. 

'Gidelim Jimin-ah.'

Seni ortamdan değil, benden uzaklaştırmak istiyordu. Benimle konuşmanı istemiyordu, benim sana söyleyeceğim, açıklayacağım şeylerden korkuyordu. Sınıfına gelmem onun için büyük bir eksiyken benim için bir artıydı çünkü.

Sen ilk kez ona farklı davrandın. Kolunu ondan kurtardın ve benim boştaki bileğimi tutup hızlıca sürükleyerek revire getirdin.

Kadın kolumu temizledi ve uzun kesiği sardı. Sen ise tam karşımda dikilip bana hiç beklemediğim soruyu sordun.

'Sen hergün o otobüsün içinden bana bakan kızsın, değil mi?'

Gerçekleri söyleyebilecek kadar cesur değildim, ama senin o salak sevgilin kadar yalancı da değilim.

'Her gün insanlara öyle bakıyorum,' dedim. 'Sana has bir şey değil.'

Dediklerimi hatırlıyorsundur. Sana orada yalan söyledim Jimin-ah. Yalancı değilim diyorum ama yalan söylüyorum. Bazı beyaz yalanlar... Gerçek bu ama:

Senin platoniğinim. Hiç bir insana sana baktığım gibi bakmadım ve bu tamamen sana özel bir şey.

'Bugün neden buradaydın?' diye sorduğunda içimde birbirine harmanlanan duyguları bilemezsin Jimin.

Değişik hissettim. Korku, endişe ve telaş. Bir de aşk.

'Ben her gün buradayım, hem...' diyebildim. Bu konu hakkında daha fazla konuşursak her şeyi söylemek zorunda kalırdım. '...seni ilgilendirmez.'

Boştaki elimi sargının üzerine koydum ve kapıya ilerledim.  Endişeden ayaklarım tirtir titriyordu. Ve sen, beni tutup kendine çevirdin.

Bunu yapmamalıydın. Ne kadar etkilendiğimi bilemezsin.

'Ben senin hakkında bir çok şey biliyorum HyeRim. Senin benim hakkımda bildiğin kadar yani.'

ur love || park jiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin