BARIŞMA

48 3 1
                                    

Sabah bir alarm sesi ile uyandım. Ama benim bugün dersim yoktu. Neyin nesi idi bu alarm? Kalkıp baktığımda sesin Beyza'nın​ telefonundan geldiğini anladım. Yine uyanamamış.
Kalkıp 10 saat uğraştım sonunda onu uyandırdım. Bugünkü iş dağılımı:
Kahvaltı: Seda
Temizlik: Feyza
Akşam yemeği: Beyza
Kalktım ve kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa gittim. Önce omlet yapmak istedim. Ama yumurta kalmadığını​ görünce patates kızartması yapmaya başladım​. Yemeği yaptıktan sonra güzel bir şekilde masayı hazırladım. Kızları uyandırdım. Yemek yemeğe başladık.
-Kızlar alışverişe gitmemiz gerek, dedim.
-Bu akşam gidelim, dedi Feyza. Hepimiz kabul ettik ve akşam markete gitme kararı aldık. Yemeğimizi yedik. Kızlar okula gitti. Ben de bugünü dinlenme günü olarak ilan ettim ve televizyonun karşısında oturdum.
Busan treni diye bir film buldum. İzledikten sonra biraz kitap okumak istedim. Kapı çaldı. Daha kızların gelmesine çok vardı. Şimdi kimdi ki bu? Kapıyı açtım ve karşımda onu gördüm.
Mete.
Bir ay önce ayrıldığım sevgilim şu an kapıdaydı. Hiçbir şey söylemeden beni itip içeriye girdi. Ne kadar yüzsüzdü bu çocuk. İçeriye girip sanki kendi evi imiş gibi kanepeye kuruldu. Onun ne yaptığını izledikten sonra kapıyı kapattım. Ona hiçbir şey demedim ve bende başka bir kanepeye oturdum. Sonra da kitabımı okumaya başladım. 10 dakika boyunca sessiz bir şekilde oturduk.
-Ne okuyorsun , dedi. Mete kitap okumayı çok severdi. Ben de severdim. İkimiz de tam bir kitap kurdu idik.
Cevap vermedim. O da yanıma geldi. Elimden sertçe kitabı aldı.
-Ne yapmaya çalışıyorsun ya , dedim.
-Sadece biraz konuşmak istiyorum , dedi.
-Konuşmamız için benim de istemem lazım hem sen bugün benim evde olduğumu nereden biliyorsun,dedim.
- Kuzenim sağolsun, dedi sırıtarak.
Feyza ....
Feyza ile Mete kuzendiler. Hatta bizi Feyza tanıştırdı. İçimden Feyza'ya küfür ettim. Ben yine sustum.
Yanıma oturdu. Sonra sıkılıp başını dizime koydu ve yattı. Bacağımı çekmeye çalıştım ama çekemedim. Sonra kitabımı okumaya devam ettim.
Mete yine sessizliğini bozdu
-Bana sevmeyi anlat, dedi. Kitabımın ismini söyledi.
- Bana gerçek amacını söyler misin ? dedim.
- Sadece barışmak istiyorum, dedi.
- Onu, beni aldatmadan önce düşünücektin, dedim.
Ben onu bir ay önce bir kızla başbaşa yemek yerken görmüştüm bu yüzden ayrılmıştık .
- Sen orda her şeyi yanlış anladın. O kız bizim bir aile dostu muzun kızı. Annelerimize gitmiştik. Sen bizi gördüğün anda annelerimiz tuvalete gitmişti. İstersen Feyza'ya sorabilirsin. O da tanıyor. Hem benim gözüm senden başkasını görebilir mı ? Beni dinlemeden kafana göre işler yapıyorsun, dedi. Yüzündeki ifadeden sinirlendigini anladım. Kalktı. Lavaboya gitti. Sanırım elini yüzünü yıkayıp gelecekti. Masaya baktığımda Mete'nin telefonunu masada unuttuğunu gördüm. Onun numarasını silmemiştim . Ama "Bitanem". Yazısını silip
"Mete". olarak kaydetmiştim. Hemen kendi telefonumu alıp onu aradım. O hâlâ benim ismimi değiştirmemişti "Can parçam" diye kayıtlıydım. Sonra kapattım. Daha sonra arama kayıtlarından silmek için telefonu açtım. Şifresi de hâlâ benim doğum günümdü. Arama kayıtlarından sildim. Birazcık rehberini karıştırdım. Hâlâ aynı kişiler kayıtlıydı. Hemen telefonu kapatıp masanın üzerine koydum. İşte o an anladım ki biz birbirimizi hâlâ seviyorduk.
Birkaç dakika sonra Mete tekrardan geldi. Sanırım sınırını atmak için elini yüzünü yıkamıştı. Çünkü yüzü hâlâ ıslaktı. Masanın üstüne telefonuna baktığında ciddiyet yerini kocaman bir gülümseme ye bırakmıştı.
- Sanırım birileri merakına yenik düşmüş, dedi.
Nasıl anlamıştı telefonunu karıştırdığımı .
Ben hiç cevap vermedim. Yine bir süre sustuk
Yine sesizliği Mete bozdu.
- İtiraf etsene hâlâ seviyoruz birbirimizi. dedi.
- Kendi adına konuş, dedim.
Yine sessizliğin ardından Mete gelip yanıma oturdu. Başını omzuma yasladı. Bu sefer kendimi çekmedim.
- Özür dilerim, dedi. Ben yine sustum. Kafamın içi bomboştu. Sadece onun yüzüne bakıyordum.
- Kabul ettin mı? dedi tekrardan. Ben yine sustum. Telefonumu masadan aldı. Şifrem olmadığı için kendime küfür ettim. Bütün yerlerden kendine koyduğum engelleri kaldırdı. Sonra rehberime girdi. Kendi ismini buldu. "Mete" ismini silip yerine "Beni seven adam" yaptı. Ben tam bir şey diyecek iken "Yalan mı ?" dedi. Ben yine hiç birşey diyemedim. Sonra kalktı.
- Ben gidiyorum. Bu özürümü affetme işini de sonra görüşürüz , dedi. Yanağına bir öpücük kondurup kapıyı biraz sertçe çarpıp gitti.
Mete'nin gitmesi ardından evi yine sessizlik esir aldı. Kitabımı kenara koydum ve Mete yi düşündüm. Aslında onu seviyorum. Bir saat böyle düşündüm.Sonra Mete bana özrünü affedip affetmediğimi sorduğunda affetme kararı aldım.Sonra kapı açılma sesi geldi.Kızlar gelmişti.
-Nasıl geçti günün,dedi Feyza. Pişkin pişkin gülerek.Ben de "Sanane!"dedim.Kızların hepsi biliyordu sanırım çünkü hepsi güldü.Sonra Feyza evi süpürmeye başladı.Beyza da yemek yapmaya gitti. Derya bilgisayara bakmaya başladı.Ben de kitabımı okudum.Yarm saat sonra Beyza seslendi.
-Kızlar yemek hazır,dedi.
Hepimiz masaya oturduk. Feyza sessizliği bozdu.
- Barıştınız mı?dedi.
- Özür diledi ama daha kabul etmedim,dedim.
- Yani sonra kabul edeceksin , dedi.
- Sanane,dedim.
Yemek yemeye devam ettik.Yemekten sonra alışveriş yapıp geldik.Eve gelince direkt olarak yatağıma uzandım.Sonra Mete mesaj attı.
- Naber..
- İyi.
- Özürümü kabul ettim mi kelebek.
Benim kelebeklere olan sevgimi unutmamış..
- Bilmem
- Ya hadi naz yapma.
-Ben sana neden dayanamıyorum.
- Aşktandır o
-Belki de
- Sen napıyorsun
- Yatıyorum malûm bugün çok yoruldum
- Yorulduysan uyu hadi iyi Geceler
- Sana da bu arada yarın da dersim yok😉
- Tmm💓

Renkli KelebeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin