Koşa koşa lavabonun yolunu tutmuştum.Saat almış başını gitmiş ama biz yeni uyanmıştık.Bünyamin hocanın o iğrenç müzikleri bile uyandıramamıştı ya helal olsun.Yine sıradan olucak bir gün için şal yapmakla fazla uğraşmamam gerektiği kanısına varıp iki iğne tıkıştırdıktan sonra koşa koşa kahvaltıya indim.İnerken yine merdivenlerle cebelleştiğim için yorulmuştum.Hızla yemekhaneye yöneldiğimde telefonumun saati sekizi gösteriyordu.Bünyamin hocamız yemekhaneyi boşaltmaları için bizimkileri ikaz ederken kenarından sığışıp bir kutu krem peynir ve iki dilim ekmek aldıktan sonra koşa koşa yemekhaneden çıktım.Geç kaldığım için kızlar beni kapıda bekliyorlardı .Hızlıca ayakkabılarımı giydikten sonra kızların yanına koştum .
Bir günü daha bitirdikten sonra merdivenlere beddua edip yatakhaneye çıktıktan sonra kendimi ranzama attım.Üzerimi bile değiştirmeden uyuyup kalmışım.
"Kanka yemek saati hadi kalk." sesini duyduktan sonra gözlerimi aralayıp anne sıcaklığında bana bakan Derya'ya baktım.Bu yurdu sevmesemde insanlarını seviyorum ya .Gökçeler de geldikten sonra yemekhaneye indik uykudan uyandığım için gözlerim şişmiş durumdaydı.Terliklerimi çıkarma gereği duymadıktan sonra her zamanki lavaboya yönelip tipimize baktık ama benim ki denize düşse yüzerdi o kadar kayıktı yani.Espirimi de alıp yemekhaneye geçtikten sonra bir anda kalbim tekledi.Karşımda duran sütun gibi bacaklara sahip mavi montluyu görünce bir an "Off off çocuğa bak be." demek istedim.Bir insana okul pantolonu nasıl böyle mavinin en pahalı kotuymuş gibi durur ya.Ağzımı kapatıp sıraya geçtim .Arkamızdan gelen Ecem'in ağzı açık olduğunu farkedince
"Kanka ne oldu ?" diye sordum Kulağıma eğilip fısıldayarak
"Oturunca söylerim kanka." dedikten sonra güle anıra sıraya girdi.Tahminime göre benimki yani mavi montlu çocuğu görünce gülmeye başlamıştı ama niyeyse bu hiç hoşuma gitmemişti hatta sinirden sağ gözüm seğirmeye başlamıştı.Yemeklerimizi alıp her zamanki en arka masaya geçtikten sonra Ecem
"Kanka valla bu çocuk bana çıkma teklifi etse kabul ederim." deyince
"O benim lan." dedim hala şaka sanan Ecem
"Kanka ikimizin olsun ." diye şaka yaptı .
"Kanka ben ciddiyim bundan sonra bu çocuk hakkında böyle şakalar istemiyorum o benim anladınız mı?" dedikten sonra yemeğimi yiyormuş gibi yapıp biraz sonra da dökmek için çöpün yolunu tuttum.Sağa çevirdiğimde kafamı onun varlığını hissettiğim ama bakmaya utandığım mavi montlu çocuğu gördüm.Bir erkek nasıl bu kadar güzel olur aklım almadı.Tanımadığım sadece gördüğüm bir çocuğu arkadaşımdan kıskanmıştım.Olucak iş değil.Üstelik o benim demiştim .O benim miydi?Değildi Çağla ne saçmalıyorsun?Sustum sadece susutum.Nasıl bu kadar kıskanç oluyordum ki?
"O kadar çok kıskanıyordum ki onu." derken Derya içeri girdi.Benim bozulduğumu anladığı için hemen yanıma gelmişti.Sarıldı bana
"Kanka benimde oluyor bazen." dedi .Hiçbir vasıfa sığdıramadığım bu çocuk hayatımdaki bir daha asla yapmam dediğim zincirlerimi kırmak için mi gelmişti?En son sevgilim olduğunda onu sevdiğim için ve kendi şehrimde onun yüzünü gördükçe dayanamayacağım için Lise tercihlerimi Bursa dışına yazmıştım .Rastgele Yalova'ya düşmüştüm.Sırf ayrıldık diye bütün hayatımı değiştirecek bir karar almıştım.Ve bir daha asla kimseyi sevebileceğimi veya en ufacık bir duygu hissedeceğimi sanmıyordum.Üzerinden kaç yıl geçmesine rağmen kimseye ısınamamıştım ama şimdi hissettiğim bu duygu neydi peki? Onu tam anlamıyla seviyorum diyemezdim ama bir hayli hoşlandığım açık ve netti.Ondan etkilendiğimi bildiğim halde kabullenmek istemedim.Kendimi yalnızlığıma o kadar alıştırmıştım ki aklımdan çıkmayan birinin olması beni hayli şaşırtmıştı.Sürüklendiğim mavi mont rüzgarında düşmekten korkuyordum.Yere çakılıp kalırsam bu sefer toplayamazdım kendimi.Korkuyorum muydum sevmekten?
