0.2

172 8 0
                                    

Lanet alarmın sesi ile güne gözlerimi açtım. Ne kadar uyumak istesemde okula gitmem lazım.' Kötü kızsın ama okula gidiyorsun' diyerek dalga geçtiğinizi duyar gibiyim. Evet kötüyüm, asâbiyim ama benim de anneme verdiğim sözlerim var. Bu söz listesinin başında da okulu 1.' likle bitirmek vardı.

Hemen ayaklanıp beyaz t-shirt ve siyah yüksek bel pantolonumu giydim. Siyah, uzun saçımı tarayıp tepeden topladım. Siyah kapşonlumu giyip fermuarını çektim ve herzaman ki gibi şapkasını örttüm. İçine rastgele kitap attığım çantamı alıp odadan çıktım.

Annem uyuyordu hala. Belis' in odasına girip onu gözetledim. Uyumuyordu ama uyuyormuş taklidi yapıyordu. Hemen yanına gidip yanağından makas aldım. Gülümsedi ama oyununu bozmadı.

  "Benim tatlı prensesim uyuyan güzel mi olmuş?"  diye sordum tatlıca. Hala ses çıkarmıyordu. Ama gülümsemesi kıkırdamaya dönüşmüştü.

Dudaklarımı büzüp ağlamaklı tonda konuştum.

"Prensesimm! Nolurr uyaann! Ben sensiz yapamaamm!"

Sonra onu gıdıklamaya başladım. O kahkahalarla gülerken bende ona eşlik ediyordum. Onun kucaklayıp yanaklarını öptüm.

"Günaydın uykucu cimcime."

"Günaydın ablaların en güzeli."

Belis' i kucağımdan indirip aşağı indim. Bir şeyler atıştırdıktan sonra beyaz, bilekli spor ayakkabılarımı giyip kendimi dışarı attım. Bizim çete herzaman ki gibi beni bekliyordu.

Bende gelip kadro tamamlanınca otobüs durağına doğru yola çıktık.

"Abi ya şimdi farklı okullarda mı olucağız?"  dedi Mert.

"Aynen ha. Yaa özliceğim sizii"

"Abatmayın lan. Alt üst bi kaç ay. Zaten geceleri bi birlikte yatmadığınız kalıyor. Her gece beraberiz zaten."

diyerek Tuğçe' nin sözünü kestim.

" Dağılın, Rihem haklı"

 
Berk,yani canım kuzenim,  herzaman ki gibi beni savunuyordu. Sonradan boyadığı turuncu-karamel karışımı saçları ve kahverengi gözleri ile çok tatlı duruyordu.

Benim otobüsüm geldiğinde diğerlerinden ayrılıp bindim. Yol boyunca sıkılmamak amaçlı  kulaklıklarımı taktım ve müzik dinledim. Onbeş dakika sonunda otobüsten inip okula doğru ilerledim.

Okulun bahçesine girdiğimde her şey gereksiz bir gösteriş içerisindeydi .
Ah şu zengin insanlar... gereksiz yere her şeye bir abartı eklemeseler olmazdı.

Koridorda ilerlerken nöbetçi masası görüş alanıma girdi. Kız olanını çevirip müdürün odasını sordum.
Kız yapmacık bir gülümsemeyle  "İleri soldan dönün son kapının üstünde müdür yazısını göreceksiniz" dedi. 

Müdürle konuşmam bittikten sonra odadan hızla çıktım. Çok fazla soru sormuştu ve ben özel hayatımdan bahsetmeyi sevmiyordum. Sınıfımın 11/B olduğunu ve dersin boş geçiceğinden dolayı benim şimdi gitmem gerektiğini söylemişti.

11/B sınıfına geldiğim gibi içeri girdim. Gözlerim boşyer aramaya başladı. Cam kenarı en arka sıra...

Tek boşyer orası olduğundan sıraya geçip oturdum. Sınıfta ki kişiler fısıltılarla konuşmaya başladığında umursamadan müziğin sesini açarak kafamı sıraya gömdüm.

Bi kaç dakikanın ardından tepemden gelen ses ile müziğin sesini kıstım ama kafamı kaldırmadım.

"Şşşt. Delikanlı oranın sahibi var. Ayağı alalım seni."

Karanlığın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin