harrynin eli kanlıydı hemen yanına gidip ona baktım sanırım ağlıyordu.
"ssen ne yaptın gel şuraya elini temizleyelim" "hayır hakkettim sana yaptıklarımdan sonra az bile "
bi an ellerini bırakıp yere bakmaya başladım evet beni üzmüş ve kırmıştı ama bu onun elinde deyildi sinir kırizleri geçiriyordu.
"harry beni üzmüş olabilirsin ama artık geçti merak etme gel artık elini temizleyelim"
harrynin elini nazikçe tutup yatağa oturttum tuvalette ilk yardım çantası vardı içinden tendirdiyot ve sargı bezi falan çıkardım geri döndüğümde harry odama bakıp beni bekliyordu beni görünce yüzünde hafif tebessüm vardı önüne oturup ilk önce tendirdiyotla yarayı temizledim sargıylada elini sardım o sırada yeşil gözleri sadece bendeydi önünden kalkıp alt kata tekrar indim biraz etrafı topladım kahvaltı hala yapmamıştım harry hala yukarda ne yapıyordu gerçekten merak etmeye başladım yukarı odama çıkıp harry e baktığımda yatağımda uyuya kalmıştı üzerini örtüp mutfağa indim kek yapıcaktım dolaptan malzemeleri çıkardım yumurta , yoğurt , şeker vs. hepsini karıştırıp kek kalıbına boşalttım ve fırına verdim sonunda bitmişti tam arkamı dönücektimki kapının eşiğinde harry beni izliyordu ona sorarcasına bakıp -onasıl oluyorsa- yanına gittim
"uyanmışsın" "evet üstümü örtmüşsün"
"evet bi sakıncasımı var"
"hayır sadece alışık değilim nora"
aslında garip geldi sanırım yalnız yaşıyordu ki böyle dedi yanisadece uyuduğu için üstünü örttüm yani kötü bi niyetim yoktu. (tacavüzmü etcektin kız asdasd)
"hadi içeri geçelim ben kek yaptım az sonra yeriz"
"hayır gerek yok zaten gidiyorum fazla kaldım"
"hayır harry kalabilirsin"
harry bana rahatsızlık vermemişti zaten hatta tek izinli günümte yalnız geçmemişti en azından
"tamam sadece biraz kalabilirim gitmem gereken bir yer ama sonra görüşürüz"
salona geçtik harry biraz konuşmak istiyordum aslında onun hakkında biraz bilgiöğrenmek istiyorum sonuçta..
"harry tam adın ne?"
"harold edward styles senin?"
"nora grace carteer"
"peki grace kaç yaşındasın" harry nin bu dediğine sinirlenmiştim bana gracee denilmesini sevmiyorum.
"18 sen kaç yaşındasın" aslında harry çok genç duruyordu bide 30 falan der şurda kalp krizi geçirirdim kesinliklle.
"20 ımm bu arada senden büyüyüm bundan sonra bana harry abi demen gerekir :DD"
"yaa harry hayır sadece 2 yaş var aramızda sana abi demem!"
"tamam yani sen bilirsin "
önüme tekrar dönüp ellerimle oynamaya başladım sessizliğimizi bozan şey harry nin telefon zil sesi oldu.
"tamam geliyorum, evet bende, hayır, bende seni hadi görüşürüz" harry acaba kimle konuşuyo du sanırım bir kadaın çünkü ince bir sesti duyulan. zaten kıskanmamıştım.
"gracee benim gitmem lağzım"
"noldu ki."
"sevgilimin yanına gitmem lağzım"
s-sevgilisi varmış tamam ya kıskanmadım ki...