Tik.
Tak.
Tik.
Tak.
Sinir bozucu olmaya başlayan saat bir tur daha döndüğünde ve karşımda duran adam kahvesinden bir yudum da aldığında sabrımın sınırlarını zorluyordum. Onunla karşılaştıktan sonra kaçacak yerimin kalmadığının farkında olduğumdan bir kafeye oturmuş konuşmaya çalışıyorduk. Şu an alakamız bile olmayan şeyi yapmayı hedeflemiştik yani. Sonunda gözlerimi ona çevirdim. Üzerinde beyaz yakalı bir gömlek vardı. Üstten bir kaç düğmesi hafif açıktı. Altında da koyu renk bir kot olduğunu görmüştüm. Tabi ki oturmadan önce görmüştüm. Saçları daha önce gördüğüm zamanki gibi uzamıştı. Omuzlarının genişliğinde gözlerimi gezdirdiğimde gerçekten de sıkı spor yaptığını görebiliyordum. Ben onu incelemeye devam ederken o gözleriyle hemen yanımızda bulunan oyun parkında oynayan Alex'i izliyordu. O an hiç olmadığı kadar büyük bir sızı kalbime saplanmıştı. Acımasızlığımı yansıtan bahaneleri siktir eden bir yanım. Ben bir çocuğu babasından ayırmıştım. Bir babayı çocuğunu görmekten mahrum bırakmıştım. Sırf benim canım yandı diye belki de hiç vermemem gereken bir kararı vermiş ve çok yönlü olan bir seçeneği seçip bir de kendimi kandırmıştım. Şu an bildiğim tek bir şey vardı ki ben hatalıydım ve bunu fark etmemi sağlayan yanımdan nefret ediyordum.
''Nerden başlamak istersin?'' Kulağıma gelen hafif gür sesle irkildim. Bakışlarımı ona döndürdüğümde dediği şeyi kavrayıp kaşlarımı çattım.
''Ne demek şimdi bu?'' Derin bir nefes vererek söylediğim şeye karşın bir süre bana baktı. Derin bir nefes alıp yakasını bıkkınca çekiştirdikten sonra bana doğru eğildi.
''Ne demek olduğunu biliyorsun. Yaptığın şeylerin en az benim kadar farkındasın.'' Sinirle gülümseyip arkama yaslandım. Hangi hakla bana hesap sorduğunu biliyordum. Ama hala bana karşı hatalıydı ve gelip de benimle bu şekilde konuşacak yüzü bulamazdı.
''Ne yapmışım?'' Sinirimi yansıtmadan sesimi tepkisiz tutmaya çalıştım. Sinirlenmemeye çalıştığının farkındaydım.
''Sen benden çocuğumu çaldın!'' Bağırarak söylediği şeye karşın tırnaklarımı sandalyenin kollarına batırıp derin bir nefes aldım. Etrafımızda bize bakan insanlara uyarıcı bakışlar atıp önlerine dönmelerini sağladıktan sonra aynı bakışları ona çevirdim. Sınırı aşmıştı. Çünkü bende sakin bir insan sayılmazdım. Artık değil. Ve o bunu bilmiyordu.
''Sakın benle bu şekilde konuşabileceğini düşünme Cameron. Konuşacaksan adam gibi konuş yoksa gerçekten bir saniye dahi burada durmak zorunda değilim.'' Sinirle gülüp ellerini saçlarından geçirdikten sonra sakince arkasına yaslandı.
''Bu bir oyun değil Darp, biz de çocuk değiliz. O yüzden sabrımı sınama. Alex'in benim çocuğum olduğunu biliyorum.'' Tek kaşımı kaldırıp ona doğru eğildim.
''Nasıl bu kadar eminsin peki bundan?'' Kışkırtıcı sesime karşın sakin kalabilmesine şaşırmadım desem yalan olurdu.
''Çocuk olmadığımı gerçekten çok iyi biliyorum Dallas. Çok uzun zamandır tek başıma çocuk büyütüyorum. Bir kadın olarak çok uzun zamandır her şeyi kendim halletmeye çalışıyorum. Bunları bana üzülmen için söylemiyorum. Ama ben senin aksine çok uzun zamandır çocuk değilim. Ve bununla gurur duyuyorum.'' Diyerek konuşmamı tamamladım.
Gözlerimin içine iyice baktıktan sonra tekrar kafasını parka çevirip Alex'e baktı.
''Tek başına yapmak zorunda değildin. Bana söyleyebilirdin. Benden böyle bir şeyi saklamaya hakkın yoktu.'' Derin bir nefes alıp sakin kalmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY WP SURPRISE | Cameron Dallas
Fanfic- Selam Darp, büyük hayranınım.Seninle tanışmayı çok isterdim. Lol. + Cameron, Tanrı aşkına sadece vazgeç - Benimle konuşmadığın sürece vazgeçmeyeceğim + Seni yine engelleyeceğim - Bende son on iki defa da olduğu gibi hattımı değiştirip tekrar mesaj...