1-YANGINLARIMI DİNDİRİR

39.9K 593 113
                                    

"Umut ettiğin kadar özgür,
Korktuğun kadar tutsak olursun."

UMUT SOYAL.
Kollarımdaki iplerden kurtulmak amacıyla ellerimi ileri geri hareket ettirmem,bileklerimi kanatmaktan başka hiçbir işe yaramıyordu. Ne zamandır buradayım, bilmiyorum. Adım, anlamını yitirmiş gibi hiçbir umudum kalmamıştı. "Günaydın."
Odaya girişiyle açılan kapıdan bir ışık demeti hür kalmıştı. Ve gözlerime çarpıyordu. "Pek havanda değilsin sanırım." diyip karşımdaki sandalyeye oturdu. 'Beni bırak.' diye yalvarmayacaktım. Bırakacağı da yoktu zaten.
"Ne oldu? Bugün 'ne olur bırak beni. Ne istersen yaparım.' temalı konuşmanı yapmayacak mısın?" dedi.
Bir de dalga geçiyordu benimle. "Ne oldu? Bugün beni öldürecek misin?"
Gözlerini gözlerime dikip acıdan tek bir ize bile rastlamadığım bir bakışla baktı. "İsminle fazla zıt düşüyorsun." Halimi gördükçe eğleniyor gibiydi.
"Umut." diye fısıldadı kendi kendine konuşurcasına.
"Senin en çok ihtiyaç duyduğun şey,ismin. Benimde ismime muhtaç kaldığım zamanlar olmuştu. Ve bende beni ismimden mahrum bırakanlardan intikam almıştım. Peki,sen benden intikam alacak mısın,küçüğüm?"
"Alacağım." diye tısladım.
"O zaman sana biraz yardımcı olayım. Çünkü cezamı hak etmek istiyorum. Tabii eğer benden intikam alabilirsen." dedi. Yanımızda duran küçük sehpadan bir neşter aldı. Gömleğimin düğmelerini tek tek açtı. Sonrasında ise neşteri karın bölgemde gezdirmeye başladı. Karnımın üzerine ufak bir çizik attığında dudağımdan küçük bir inilti firar etmişti. "İnlemeni seviyorum." dediğinde nasıl bir psikopat olduğunu daha iyi idrak ediyordum. "Sen sadist,psikopat,delinin tekisin! Eminim bulduğun her kıza bunları yapıp öldürüyorsundur. Ama bir şey diyeyim mi? Fiziksel acı şu an zerre umurumda değil!" diye bağırdım sinirle.
"Sana öyle bir zihinsel acı yaşatırım ki,bundan kollarımın arasında kaybolan bedenin de zarar görür,şu anlık zarar vermeyi hedeflerimin arasında bulundurmadığım zihnin de." dedi. Soğuk nefesi,bedenimin en ücra hücrelerinde bile hissedilirken ondan korkmadığımı iddia edemezdim. Kısa şortum yüzünden çıplak kalan bacaklarımı beline yerleştirdi. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Sana yapabileceklerim hakkında en ufak bir fikrin bile yok. Oysa ben senin yapabileceklerinin sınırını kendi sınırlarımdan bile iyi biliyorum." dedi ve oldukça ciddi görünüyordu. "Burası." diyip az önce attığı kesiğin olduğu yere dudaklarını bastırdı. "Benim cennetten cehenneme geçen köprüm." diye fısıldadı büyüleyici bir sesle. Dudaklarını kaldırmadan biraz aşağı hareket etti. "Benim cehennemim." dedi. Sonra ise dudaklarını kaldırmamak suretiyle yukarılara çıktı. Tam iki göğsümün ortasında durdu. "Burası benim cennetim." dedi. Sesi son iki haftadır duyduğum tınıdan çok uzaktı. "Ve biliyor musun,küçüğüm? İkisinde de yanıyorum."
"Neden? Cennet huzura kavuşturmak için değil mi?" diye sordum. "Elbette. Ama benim cennetim de cehennemim de beni istemiyor. Ve ben onların her reddedişinde kendimi alevler içinde buluyorum. Peki,bana cennetimi ve cehennemimi bahşedebilir misin,küçüğüm?"
"Sen,hem cennetini hem cehennemini yaktın. Ve bunu ben söndüremem."
"Yanlış. Bu yangını sadece sen söndürebilirsin. Yangınlarımı dindir,küçüğüm. Dindir ki ikimiz de tutuşmayalım."

&&&

Hikaye +16 olacaktır,rahatsız olacakların okumaması önerilir. Şiddet ve cinsellik olabilir. Şimdiden uyarıyorum,sonradan en ufak bir yükümlülük kabul dahilimde değildir.

TUTSAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin